Çrş, 27 Mayıs 2015
Bugün (27 Mayıs 2015 Çarşamba), Mülkiyeliler Birliği’nde Konfederasyonumuz ve bağlı sendikalarımızın Genel Başkan ve Yürütme Kurulu üyelerinin katılımıyla düzenlenen basın toplantısında 7 Haziran Genel Seçimlerine ilişkin tutum belgemiz açıklandı. Açıklamayı Konfederasyonumuz Eş Genel Başkanı Şaziye Köse okudu. Açıklama metni aşağıdadır.
Bizler, Kamu Emekçileri Olarak, Genel Seçimlerde Tarafız!
AKP eliyle yaşamın her alanının tek tipleştirilmeye çalışıldığı, yasama-yürütme-yargıdaki kuvvetler ayrılığı ilkesinin iktidar lehine ortadan kaldırıldığı, Cumhurbaşkanının padişahlık yetkileriyle donatılmış bir başkanlık sistemi için mevcut anayasayı ayaklar altına aldığı bir süreçten geçmekteyiz.
13 yıllık AKP dönemi siyasal alanda otoriter, milliyetçi ve muhafazakâr, ekonomik alanda neo liberal politikaların hayata geçirildiği, tek adam ve tek partiye dayalı bir sistemin adım adım örüldüğü bir süreç olarak tarihe geçmiştir.
AKP’nin “Yeni Osmanlıcılık” hayalleriyle uyguladığı mezhepçi ve etnik politikalar Suriye’nin ve Irak’ın kan gölüne çevrilmesinde etkili olurken ülkemizde de potansiyel çatışma zemini yaratmıştır.
Polis devleti uygulamaları giderek sıradanlaştırılmış, darbe dönemlerinde görmeye alışık olduğumuz toplu tutuklamalar yaygınlaşmış, farklı adlar altında kurulun özel mahkemeler aracılığıyla toplumsal muhalefet büyük bir baskı altına alınmıştır.
Kürt sorununda imha ve inkâr siyaseti farklı biçim ve yöntemlerle devam ettirilmiş, sorunun diyalog ve müzakere yolu ile kalıcı barışçıl çözümü günlük siyasal çıkarlara heba edilmiştir.
Siyasette, ekonomide ve yaşamın her alanında gerilim, kutuplaşma ve şiddet giderek tırmandırılmıştır.
AKP iktidarında kadın sadece aile kavramı içinde tanımlanmış, cinsiyetçi söylem ve uygulamalarla kadına yönelik şiddet meşrulaştırılmış, neo liberal muhafazakâr politikalarla kadın bedeni denetim altına alınmak, kadın emeği ise daha da ucuzlaştırılarak güvencesizliğe mahkûm edilmek istenmiştir.
Kadın gibi gençlik de AKP baskılarından nasibini almış, bilimsel ve akademik eğitimin önündeki en büyük engellerden olan 12 Eylül kurumlarından YÖK olduğu gibi muhafaza edilerek AKP’nin üniversiteleri kontrol etme aracı olarak kullanılmıştır. Rektör atamaları tüm alanlarda devam eden kadrolaşmanın bir parçası olarak görülmüştür.
AKP, söylemlerinin aksine başta Anayasası olmak üzere 12 Eylül’ün tüm kurum ve uygulamalarını devam ettirmiş, halkın iradesini gasp ederek dünyanın hiçbir yerinde olmayan anti demokratik %10 barajına sıkı sıkıya sarılmıştır.
Sermayenin daha fazla kar elde etmesi uğruna işçi sağlığı ve güvenliğinin piyasaya açılması ve açık ihmaller nedeniyle binlerce emekçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirmiş, sakat kalmış ya da meslek hastalıklarına yakalanmıştır.
Çalışma yaşamında ayrımcılık derinleştirilmiş, yandaşlık görevde yükselmenin temel ölçütü haline gelmiştir.
Devletin AKP’lileştirilmesi, AKP’nin devletleşmesi uygulamalarından sendikal hareket de nasibini almış, AKP’nin arka bahçesi haline gelen yandaş sendika ve konfederasyonlar eliyle emekçilerin hak ve çıkarları gasp edilmiş, gerçek TİS yapma ve grev hakkımızın kullanımı engellenmiştir.
Kanun Hükmünde Kararnameler, torba yasalar ve “dönüşüm” programlarıyla çalışma yaşamı parçalanmış, güvencesizlik, esnek istihdam, taşeronlaşma ve kayıt dışı çalışma yaygınlaştırılmış, ülkemiz ulusal ve uluslararası sermaye için “ucuz işgücü cenneti” haline getirilmiştir.
Tüm cumhuriyet tarihinden daha fazla özelleştirme yapılmış, kamusal hizmetler piyasaya açılmış, sosyal devlet uygulamaları birer birer ortadan kaldırılmıştır.
Sermayeye vergi muafiyetleri başta olmak üzere her gün yeni ayrıcalıklar tanınmış, çalışanların maaşları vergi dilimleri ile kuşa çevrilmiş, dolaylı vergilerle bütçenin tüm yükü halkın sırtına yüklenmiştir.
Gelir dağılımındaki adaletsizlik her gün biraz daha büyürken emekçilere büyümeden ayrılan pay yıllar geçtikçe düşürülmüştür.
Başta grev ve siyaset yapma hakkımızın engellenmesi olmak üzere kamu emekçileri güvencesizlik ile mevcut gidişata razı olma seçeneklerinden birini tercih etme dayatması ile karşı karşıya bırakılmıştır.
Sonuç olarak derinleşen siyasal kriz ve anti demokratik uygulamaların zirve yaptığı bir dönemden geçiyoruz.
Dolaysıyla 7 Haziran 2015 genel seçimleri tüm yurttaşlarımız kadar biz kamu emekçilerini de yakından ilgilendirmektedir. Çünkü 7 Haziran’da sadece meclisin yapısı belirlenmeyecek, asıl olarak AKP’nin dayattığı tekçi, otoriter, muhafazakâr, mezhepçi ve etnik politikalara dayalı karanlık gidişatın devam edip etmeyeceği de belirlenecektir.
Kamu emekçileri olarak; geleceğimize sahip çıkacak, eşitlikçi, özgürlükçü ve demokratik bir gelecek için taleplerimizi daha güçlü savunacak ve takipçisi olacağız.
KAMU EMEKÇİLERİ;
1-Yıllardır uygulanan neo liberal politikaların ret edilerek;
a-) Eğitim, Sağlık ve Sosyal Güvenlik başta olmak üzere herkese eşit, ücretsiz, ulaşılabilir ve anadilinde KAMU HİZMETİ,
b-) İnsanca yaşanacak bir ÜCRET,
c-) Herkesin gelirine göre vergilendirileceği VERGİ ADALETİ,
2-Çalışma yaşamının demokratikleştirilmesi için;
a-) ILO sözleşmeleri başta olmak üzere uluslararası standartlar çerçevesinde gerçek ve özgür TİS gerçekleştirilmesini, grev hakkının engellenmesinden vazgeçilmesini,
b-) Çalışanların ortak örgütlenmesini içeren yasa düzenlemesini,
c-) Kurallı çalışma, iş güvenceli ve kadrolu istihdamın sağlanmasını,
d-) Çalışma yaşamında ayrımcı, cinsiyetçi politikalara son verilerek kadınları daha fazla sefalete, yoksulluğa, açlığa mahkûm eden politikaların terk edilmesi ve istihdamda kadın-erkek eşitliğinin sağlanmasını,
e-) Atama ve yer değiştirmelerde objektif kriterleri esas alıp tarafların eşit katılımıyla komisyonlar oluşturarak, istihdamın siyasal çıkarlardan arındırılmasını,
f-) Ek ödemelerin emekliliğe yansıtılmasını,
g-) Torba Yasalar ile yaygınlaştırılmak istenen performans sisteminin geri çekilmesini,
h-) Gözden Geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı’na konan çekincelerin kaldırılmasını,
3-Eşit, özgür, demokratik ve laik bir Türkiye’de halkların kardeşçe bir arada yaşamasını sağlayacak, 12 Eylül hukukunun aşılacağı demokratik dönüşüm için;
a-) Siyasal Partiler ve Seçim Yasalarının değiştirilmesini,
b-) Seçim barajının kaldırılmasını,
c-) Bu çerçevede hazırlanacak yeni bir anayasa,
d-)Baskı, sürgün ve gözaltılar nedeniyle meydana gelen mağduriyetlerin giderilmesini,
e-) Yargıdaki Cemaat ve Hükümet örgütlenmesinin dağıtılarak bağımsız yargı için gerekli düzenlemelerin yapılmasını,
f-) Düşünce ve ifade özgürlüğü ile örgütlenme hakkına yönelik ihlallerin ve baskıların son bulması, demokratik hak ve özgürlükleri kısıtlayan TMY’nın kaldırılmasını,
g-) Özgürce toplantı ve gösteri, yürüyüş yapmanın önünde engel olan 2911 sayılı yasadaki hürriyeti bağlayıcı hükümlerin ve başta İç Güvenlik Yasası olmak üzere polis devleti anlayışıyla getirilen tüm yasaların kaldırılmasını,
h-) Kamu emekçilerinin siyaset yapma hakkının ve siyasal partilere üye olabilmelerini olanaklı kılacak yasal düzenlemenin yapılmasını,
ı-) Kürt sorununun demokratik, barışçıl ve müzakereler yoluyla kalıcı şekilde çözülmesini,
i-) Anadilde eğitimi esas alan,
Devletin ve sermayenin mutlak iktidarına, toplumun ve doğanın talan edilerek nesneleştirilmesine, insanın ve toplumun güvencesiz kılınmasına, piyasanın dokunulmazlık zırhına büründürülmesine, yaşam alanlarımız üzerinde denetim kurulmasına karşı demokrasi mücadelesi yürüten, cinsiyet özgürlükçü, sermayeden ve devletten bağımsız sendikacılığı savunan, söz-yetki-kararı gerçek sahipleri olan emekçilere, halklarımıza veren, eşit ve özgür yurttaşlığı yeni anayasanın esası olarak gören, fikir ve inanç özgürlüğünü, özgürlükçü laikliği vazgeçilmez ilke olarak kabul eden, farklılıklarımızla birlikte yeni bir yaşamı inşa eden,
SİYASAL PROGRAMLARI DESTEKLEYECEKTİR!