Sayın basın mensupları ve sayın Samsun’lular.
İki gün sonra yeni bir 1 Mayıs sabahına uyanacağız. Emek adına, özgürlük adına, barış adına yeni umutların yeşerdiği güzel günlerin hayalini kuracak, bu uğurda verdiğimiz mücadelenin tohumlarını sulayacağız. Geçen yıl sulamıştık, önceki yıl da. Hatta yetmişli yıllardan beri sulamaya devam ediyoruz. Her 1 Mayısta inatla ve ısrarla sulamaya devam edeceğiz.
Bizler tüm toplum kesimleri için güzel günlerin hayalini kurup, mücadelesini verirken, küçük bir azınlık ise AKP eli ile kendi iktidarlarının ve saltanatlarının devamı için ne gerekiyorsa onu yapmanın telaşı içine girmiş bulunmaktadır. Bunun için her türlü yolu mübah sayarak mücadelemizi kırmaya ve bastırmaya çalışmaktadır. AKP iktidarı Dost uyur düşman uymaz misali, gece gündüz demeden yeni baskı yasaları çıkartmakta, her gün emekçilerin ve halkımızın sofrasına, yaşam biçimine, kültürüne ve sahip olduğu demokratik haklarına saldırmaktadır.
İstanbul’da Taksim Meydanı hala bir mayısta emekçilere kapatılmış bulunmaktadır. AKP hükümeti 1 Mayıs gününü tatil etmiş, ancak mahkeme kararlarına rağmen taksim yasağını sürdürmektedir. Taksim meydanının emekçiler için özel bir anlamı vardır. Taksim meydanının adı 1 Mayıs meydanı olarak değiştirilmeli ve gösterilere açılmalıdır
Bu gün ülkemizde Hukuk, eğitim ve sağlık sistemleri tamamen çökmüş; sermayenin, cemaat ve tarikatların ve siyasetçilerin oyuncağı durumuna düşürülmüştür Çalışanlar, devlet güdümlü sendikalar aracılığı ile adeta sendikasızlaştırılmış, grev ertelemeleri ile toplu sözleşmeler yapılamaz hale gelmiştir. Milyonlarca insan açlık ve yoksulluk sınırında yaşarken, asgari ücret sefalet ücretine dönüşmüştür.
YÖK’ün tahakkümü altındaki üniversiteler bilim yuvası olmaktan çıkmış, ülkedeki olaylar ve hukuksuzluklar karşısında sağır ve dilsiz rolü oynamaktadır. Ülkemizde hukuk katliamları yaşanırken Hukuk Fakültelerinden çıt çıkmamaktadır.
Aynı suskunluk üniversiteli öğrencilerden de beklenmekte, sesini yükselten, kabul etmeyen ve isyan sınırına gelen öğrenciler ise her türlü idari ve adli işleme tabi tutulmakta, okuldan uzaklaştırma ve tutuklamalara maruz bırakılmaktadır. Üniversite öğrencileri üzerinde özel güvenlik ve polis baskısı had safhaya varmıştır.
Taşeron işçilik yaygınlaştırılarak, 4/C ve esnek çalışma yöntemleri ile güvenceli ve kadrolu çalışma yok edilmeye çalışılmaktadır. İş güvenliği için gerekli olan tedbirler, maliyet hesaplarına kurban edilerek yerine getirilmemiş ve iş kazaları, iş cinayetlerine dönüşmüştür. iş yerlerinde, bir savaşta bile rastlanamayacak derecede toplu ölümlere tanık olmaktayız. Bir yıl önce Soma’da kömür ocaklarında kaybettiğimiz 301 maden işçisi için döktüğümüz gözyaşları, henüz şakaklarımızdadır.
AKP hükümeti, ülkemiz için hayati öneme sahip olan barış sorununu çözmek yerine seçimlere yönelik siyasi hesaplarla oyalama politikası gütmüş, bu konuda samimi olmadığını ortaya koymuştur.
İşte 2015 1 Mayısına böylesi bir ortamda girmekteyiz. Bu tabloyu tersine yani, emekçilerden ve halktan yana dönüştürme taleplerimiz için alanları dolduracağız. Siyasi iktidarın bu taleplerimizi duyup buna göre bir değişim göstermesini de beklemiyoruz. Bunun bir sınıf mücadelesi olduğunun bilincindeyiz. Kim kazanırsa onun borusu ötecektir. Onun için kazanmaya odaklanmış durumdayız.
Kazanmak için birlik ve dayanışma içinde olmamız gerekmektedir. 1 Mayıs bu dayanışmanın gösterileceği bir gündür. Tüm halkımızı yukarıda saydığımız taleplerimizi haykırmak için 1 Mayısta bizimle birlikte olmaya 1 Mayıs mitingine davet ediyoruz.
YAŞASIN 1 MAYIS,
YAŞASIN EMEKÇİLERİNİN MÜCADELE VE DAYANIŞMASI
1 MAYIS TERTİP KOMİTESİ ADINA
Tacettin AYDIN KESK DÖNEM SÖZCÜSÜ