8.Dönem 3. MTK 26-27 Şubat 2015 tarihlerinde Merkez Yönetim Kurulu, Merkez Denetleme Kurulu ve Merkez Disiplin Kurulu üyeleri ile birlikte 54 ilden toplam 91 temsilcinin katılımı ile toplandı.3. Merkez Temsilciler Kurulumuza bir kısmı mazeret bildirmiş büyük bir kısmı da mazeret bildirmeden toplamda 19 ilden katılım olmamıştır.
- Geçmiş Sürecin Değerlendirilmesi
- Siyasal Süreç
- Sendikal Süreç
- Önümüzdeki Dönemin Programlanması
- 8 Mart “Dünya Emekçi Kadınlar Günü”
- 14 Mart “Tıp Haftası”
- 21 Mart “Newroz”
- 26-5 Mayıs “Ebeler Haftası”
- 1 Mayıs “Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü”
- 12 Mayıs “Hemşireler Haftası”
- 13 Mayıs “Soma Katliamının Yıldönümü”
- TİS Süreci
- Yönetmelikler
- Kapanış
Gündemleri ile toplanan 8. Dönem 3. Merkez Temsilciler Kurulumuza katılan temsilcilerden 28 kişi şube/temsilcilik adına 30 kişi bireysel olmak üzere toplam 51 kişi gündeme ilişkin görüşlerini bildirmişlerdir.
Sonuç bildirgesi, bu görüş ve öneriler doğrultusunda hazırlanmıştır.
SİYASAL SÜREÇ ve SENDİKAL SÜREÇ
Ard arda gelen üç seçimin sonuncusu haziran ayında gerçekleşecek. Bilinen bir gerçek var ki, bundan sonraki her siyasi adımda seçim hesapları yapılacak. Ülkemizde siyaset, seçim gününe odaklanmış bir olağanüstülükle devam edecek.
AKP, bu dönemin en inisiyatifli ve deneyimli siyasi gücü olarak seçim hazırlıklarını büyük ölçüde tamamlamış gibi görünüyor.
Erdoğan, ipleri sürekli elinde tutma çabası içerisinde hareket etmeye devam ediyor. Bakanlar Kurulunu kaçak sarayda toplaması, Afrika turu ile cemaatin okullarının kapatılmasının hedefleyen Erdoğan, cemaatle arasındaki çatışmayı kendine bir siyasal malzeme yaparak ve “mağduruz, darbeciler” edebiyatı üzerinden seçime kadar her türlü yöntemle sürdürecek gibi gözüküyor.
Erdoğan, cemaat ile uğraşırken bir yandan ve daha çok da sokağı teslim almaya çalışıyor.
Meclis Genel Kurulunda görüşülmekte olan İç Güvenlik Yasa Tasarısı, milletvekillerinin, emek ve demokrasi güçlerinin itirazlarına rağmen çıkarılmak isteniyor.
Bu yasa tasarısı yasallaştığında;
Polis, savcı kararı olmadan ve kimseye haber vermeden makul şüpheli gerekçesi ile “tedbir” gözaltılar yapacak, hâkim ve savcı kararı olmadan istedikleri kişinin üstünü, eşyasını arayacak, “cebinde taş vardı” gerekçesiyle silah kullanabilecek,
Valiler ve kaymakamlar sıkıyönetim ve OHAL dönemlerinde olduğu gibi yetkilendirilecek, kendilerini yargıç ve savcıların yerine koyup karar alabilecekler, ilan ettikleri yasaklara uymayanlar 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılacak,
Ortada suç ya da şüphe olmasa da herkesin telefonu hâkim kararı olmadan dinlenebilecek, sahte ve hukuk dışı kanıt yaratma faaliyet sistematikleştirilecek,
Sakatlanmalara ve yaralanmalara yol açan TOMA’ların sıktığı kimyasal içeren su kullanımı yasallaşacak, yoğun biber gazı saldırılarından korunmak için ağzını ve yüzünü kapatanlar 5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacak,
Kendini tehlikede hisseden kadınların yanlarında biber gazı da ya da sprey taşıması suç unsuru sayılayacak.
Bu ve benzeri uygulamalarla halkın en küçük demokratik tepkisi bile antidemokratik uygulamalarla bastırılacak.
Aslında bugüne kadarki fiili uygulamalarına yasal kılıf oluşturuyorlar.
AKP, iktidarını sürdürebilmesinin tek bir yolu olduğunu çok iyi biliyor.
O yolda, seçim yaklaştıkça halka rüşvet dağıtmak, sandıklarda üçkâğıt tezgâhlamak ve elbette ki kendisine yönelen her muhalif eylemi zor ve şiddetle bastırmaya çalışmak…
Ve gerici söyleminin dozunu sürekli arttırmak, özellikle de kadın düşmanlığı konusunda…
“Ailenin ve Dinamik Nüfusun Korunması Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmündeki kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” ve “annelik kariyeri” gibi gerici söylemi ile kadınları annelikle sınırlamayı hedefleyen AKP, kadını aileye mahkum, sermayeye köle eden politikalarını sürdürmektedir.
Kadın düşmanı bu politikalar, taciz, tecavüz, kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinin de artmasına sebep olmaktadır. 2014 yılı içerisinde 294 kadın katledilmiştir. Nerdeyse hergün bir kadının cinayete kurban gittiği ülkemizde 2015 yılının ocak ayında ise 20 kadın katledilmiştir. Özgecan’ın katledilmesinin ardından yükselen kadın öfkesi ve sokakta birleşen isyan karşısında, Erdoğan’ın kadınlar bize emanet cümlesi ise mezhepçi faşizmin gerçek yüzünü bir kez daha sergilerken, idam, hadım etme gibi insanlık dışı ceza yöntemlerini gündeme getirilmesi ise kadınların eşitlik ve özgürlük taleplerini silikleştirmeyi hedeflemektedir.
Cezaevleri ise yangın yeri…
247’si ağır olmak üzere 649 hasta mahpus cezaevlerinde yaşam savaşı verirken, sokaktan korkan AKP iktidarının cezaevlerinden de korktuğunu akla ve mantığa uymayan ve meclis gündemine gelmeyi bekleyen yasal düzenleme ile güvenlik güçlerine cezaevi içerisinde silah kullanma yetkisi vermesinden anlıyoruz.
Pozantı cezaevinde yaşananalar daha hafızalarımızda iken Van M Tip Kapalı Cezaevinden ve İzmir Çocuk ve Gençlik Kapalı Ceza İnfaz Kurumundan gelen taciz, tecavüz, şiddet haberleri ise yüreklerimizi dağlıyor.
Cezaevleri bir yangın yeri ve bu yangını söndürmek için sağlık ve sosyal hizmet emekçilerine de fazlasıyla görev düşmektedir.
Çalışma hayatını, güvencesiz esnek ve kuralsızlaştırarak cehenneme dönüştürmeyi hedefleyen AKP iktidarı, doğamızı, suyumuzu, ormanlarımızı kısacası yaşam alanlarımızı sermayenin kar hırsına açarak ülkemizi yaşanılmaz bir hale getirecek tabi mücadele etmezsek.
AKP’nin başta Ortadoğu olmak üzere dış politikası da sürekli tökezliyor.
AKP destekli Mezhepçi Faşist IŞİD saldırıları altında devrime sıkı sıkıya sarılı bir halkın direnişini görmeyen/göremeyen Erdoğan, Kobane ha düştü ha düşecek diye elini ovuştururken sokak yine bütün hayallerini yerle bir etti.
Ülkenin dört bir yanına yayılan, 12’si çocuk olan 52 kişinin yaşamını yitirdiği, 116’sı çocuk olmak üzere 456 kişi tutuklanması ile sonuçlanan direniş, aynı zamanda da dayanışmanın güzelliğini bir kez gözler önüne serdi.
Ve Kobane’de insanlık kazandı.
Erdoğan, seçim sürecine giderken, kontrolü elinde tutmaya ne kadar çalışırsa çalışsın bu dönem boyunca, yolsuzluğa, hırsızlığa, sömürüye ve talana dayanan iktidarı, ufak bir kıvılcımla dahi her an tökezleyebilir, hesap edemediği bir siyasal yıkımla karşı karşıya kalabilir. O nedenledir ki, şişe cam grevinden sonra metal işçilerinin grevini de milli güvenlik nedeniyle ertelediler.
İktidar, her alanda kriz içindedir ve seçim sürecine giderken bu krizi derinleştirmek de bu ülkenin devrimci, demokrat, yurtsever, ilerici, sosyalist insanlarına düşmektedir.
Merkez Temsilciler Kurulumuz tarafından oluşturulmuş dönemsel programı;
ÖZLÜK, EKONOMİK, SOSYAL VE DEMOKRATİK HAKLAR
SAĞLIK HAFTASI
- Dönem 3. Merkez Temsilciler Kurulumuz sağlık alanında yaşanan piyasalaştırma ve köleleştirme düzeninin sağlık hizmeti sunumunu olumsuz etkilemesi nedeniyle 13 Mart’ta alanımızda örgütlü emek ve meslek örgütleri ile birlikte acil sağlık hizmeti dışında bir günlük sağlık hizmeti üretmeme kararı almıştır.
TİS KURULTAYI
18-19 Nisan 2015 tarihinde Ankara’da gerçekleştirilecek olan TİS Kurultayı için, Şube/Temsilciliklerde çalışmaların programlanması ve tüm sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin yanı sıra sağlık ve sosyal hizmet alanındaki oda ve derneklerin de öneri ve talepleri toplanarak merkezi kurultaya gönderilmelidir.
TİS döneminde ve öncesinde yapacağımız eylem ve etkinliklerin ipuçları da TİS Kurultayında yapacağımız tartışmalarda açığa çıkacaktır.
FİİLİ HİZMET ZAMMI, EK ÖDEMELERİN EMEKLİLİĞE YANSITILMASI, KAYIPLARIN KARŞILANMASI VB…
İnsanca yaşayacak ve emekliliğe yansıyacak temel ücret, fiili hizmet zammı, çalışma koşullarımızın düzeltilmesi, bilimsel, bilimsel, nitelikli, anadilinde ve parasız eğitim ve eşit, ulaşılabilir, nitelikli, anadilinde ve parasız sağlık hakkı talepleri ile yapmış olduğumuz iş bırakma eylemi sonrasında, özellikle fiili hizmet zammı ve ücret taleplerimizi görünür kılacak eylem ve etkinliklerin yapılması için 13 mart sonrasının planlanması yapılmalıdır.
EBE-HEMŞİRE HAFTASI ETKİNLİKLERİ
5 Mayıs Ebeler Günü ile Başlayan ve 12 Mayıs Hemşireler gününe dek devam edecek etkinliklerde;
Ebe ve hemşirelik mesleklerinin “ağır ve tehlikeli işler” kapsamına alınarak fiili hizmet tazminatı verilmesi,
Meslek tanımlarının olmamasından kaynaklı yaşanan sorunların yanı sıra ASM’lerde aile sağlığı elemanı olarak isimlendirilmesi,
Fazla çalışma/angaryaya maruz kalmaları,
İş güvencesinden yoksun esnek ve kuralsız çalıştırılmaları,
Kadın olmaktan kaynaklı mobing, tacize ve şiddete maruz kalmaları, vb…
sorunlar gündeme alınmalı ve bu dönemde kutlamayı değil mücadeleyi esas alan program çıkartılmalıdır.
“Köle Değil Hemşireyiz” sloganıyla eylem ve etkinlikler planlanmalıdır.
ASM VE TSM ÇALIŞANLARININ SORUNLARI
Halk Sağlığı Kurumu, Aile Sağlığı Merkezlerinde ve Toplum Sağlığı Merkezlerinde çalışanlara esnek, kuralsız ve angarya çalışmayı dayatmaktadır.
Sağlık Bakanlığı tarafında ASM çalışanlarına hastane acil servislerine nöbet koyulmuş ancak ASM çalışanlarının direnişi ile karşılaşılmış ve bu uygulamadan vazgeçilmiştir. Sağlık Bakanlığı daha sonra hafta sonları nöbet koyarak ASM ve TSM’lerde çalışanlarının çalışma sürelerini uzatması sonucunda bu nöbetlere gidilmemesi konusunda da mücadele yürütülmüş ve nöbetlere gitmeme eylemi başarı ile sürmektedir.
Bu konuda da 1. Basamak başta olmak üzere esnek ve kuralsız çalıştırılmaya karşı mücadele devam ettirilmeli ve Mart ayı içerisinde de nöbetlere gidilmemelidir.
ASM’lerde çalışan kamu dışı sağlık emekçisine yönelik, kadroya alınması ve koşullarının iyileştirilmesi talebiyle çalışmalar yürütülmelidir.
KADIN ÇALIŞMALARI VE 8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ
Kadın cinayetlerine karşı kadın cinayetleri son bulsun diyerek kadınların tam eşitlik talebiyle sokakların kadınlar için özgür olduğu bir yaşam umuduyla mücadele örülmeli ve bu yıl 8 Mart’ın ücretli tatil olması talebi ile alanlara çıkılmalıdır.
Örgütlülük ve dayanışmayla mücadeleyi büyütmek için bölge kadın çalıştayları önerilmiştir.
AKP Hükümetinin ‘’Ailenin ve dinamik nüfus yapısının korunması programı’’ ile kadın emeği sömürüsüne dayanan, kadını güvenceli işler yerine anneliğe ve ev kadınlığına hapseden, kısmi zamanlı ve düşük ücretli çalışmaya zorlayan bu düzenlemeye karşı bilgilendirme yapılmalı ve tüm kadın örgütleriyle birlikte eylemlilikler örgütlenmelidir.
EĞİTİM ÇALIŞMALARI
Eğitici Eğitimleri başlamış olup ayrıca yeni şubelerin oluşumu ve işyeri temsilciler eğitimi ihtiyacı göz önünde bulundurarak eğitimci eğitimi programının belli bir düzeye gelene kadar şube/temsilciliklerin ihtiyacı üzerinde genel merkezle ortaklaştırılmış bir program doğrultusunda şube eğitimleri de yapılmaya devam edilecektir.
İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ
İşçi sağlığı ve güvenliği önümüzdeki dönemin önemli mücadele başlıklarından biri olacaktır. Bu nedenle bu sürecin sağlıklı bir şekilde ele alınması ve yürütülmesi için bilgilendirme faaliyetleri yürütülecek ve broşür, bildiri, afiş çalışmaları ile desteklenmelidir.
6331 sayılı İSİG yasasının uygulaması (işyerlerinde işçi sağlığı ve iş güvenliği kurullarına sendika olarak dahil olmalı, işyerlerinde yapılan risk değerlendirmelerinin takipçisi olunmalı) sendikamızın üye, temsilci ve yöneticileri tarafından takip edilmeli ve eksikliklere müdahale edilmelidir.
13 Mayıs SOMA Katliamının yıldönümünde ise başta SOMA’da olmak üzere eylem ve etkinlikler gerçekleştirilmelidir.
1 MAYIS; BİRLİK, MÜCADELE ve DAYANIŞMA
Şube/Temsilciliklerimiz yerellerde 1 Mayıs öncesinde 1 Mayıs’ın tarihçesi ve önemine vurgu yapan eylem ve etkinlikler düzenlemeli ve 1 Mayıs günü de emek ve demokrasi güçleri ile birlikte meydanlarda olunmalıdır.
GÜVENCESİZLERİN ÖRGÜTLENMESİ
Sağlık ve sosyal hizmetler alanında taşeronlaştırılmaya dönük (taşeron hemşire alımı, taşeron ATT alımı gibi) uygulamalara karşı başta hukuksal olmak üzere gerekli müdahalelerde (eylem ve etkinlik) bulunulmalıdır.
22 Ocak 2015 tarihinde çıkan torba yasa ile birlikte AKP Yandaşı Hak-İŞ’e bağlı sendikalar kamu sağlık ve sosyal hizmet kurumlarındaki taşeron sağlık işçilerini yöneticilerin yönlendirmesi ile örgütlemektedirler. Bu nedenle de toplu sözleşme beklentisine giren taşeron sağlı işçilerinin sendikamıza üyeliği zorlaşmıştır.
Yapılan değerlendirmeler sonrasında, DİSK’e bağlı sendikalarda üye yapılması ve SES’te örgütlenmesi (işyerlerine ilişkin yaşanan sorunların ve çözüm önerilerinin birlikte değerlendirildiği toplantıların yapılması vb.) doğrultusunda çalışmalar yürütülmelidir.
SEÇİMLERDE EMEKÇİLERİN TAVRI
7 Haziran Milletvekili seçimleri yaklaşırken, sağlık ve sosyal hizmet alanında yaşananları (AKP’nin sağlık alanındaki 13 yılını) değerlendiren açıklama yapılmalı ve taleplerimiz kamuoyu ile paylaşılmalıdır.
Ayrıca,
Başta sosyal hizmetler alanı olmak üzere genel merkez olarak kılık kıyafet serbestisi için bir çalışma yürütülmesi,
Genel merkez hukuk bürosu tarafından kazanılmış davalar, süren davalar vs. ile ilgili düzenli aylık bülten yayınlanması, SUT değişiklikleri ve mevzuatla ilgili bilgilendirmeler zamanında yapılmalı,
Sosyal Hizmetler Günü başta olmak üzere sağlık ve sosyal hizmetler alanındaki mesleklerin günleri ile ilgili açıklamalar yapılmalı,
Gibi görüşler ve öneriler açığa çıkmıştır.
Bu görüş ve önerilerin yanı sıra,
Bir önceki Merkez Temsilciler Kurulunda alınan kararların yapılıp yapılmadığına ilişkin MTK’nın bilgilendirilmesi,
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına ilişkin çalışmaların yetersizliği, öğretmenlerin ek ders ücreti alamaması nedeniyle çalışmaların eksik bırakılması ve bu alana dair bildiri, afiş vb. materyallerin olmaması,
Sağlık ve sosyal hizmet alanında çalışan özellikle görme engelliler olmak üzere engellilere dönük materyaller hazırlanmaması,
Şube/temsilcilikler tarafından sorular hukuki sorulara ilişkin cevaplar geç verilmekte,
Gibi eleştiriler de Merkez Temsilciler Kurulu tarafından Merkez Yönetim Kurulu eleştirilmiş olup sendikamızın Tüzük ve Program Kurultayında oluşturulan Program Komisyonunun oluşturduğu taslak mücadele programı Merkez Temsilciler Kurulunda görüşülüp karar altına alınmıştır.