KESK Eş Genel Başkanı Şaziye Köse ve İstanbul Şubeleri, Rojava halkıyla dayanışmak amacıyla Suruç’ta halk tarafından kurulan çadırları ziyaret etti.
Katliamcı IŞİD çeteleri tarafından yapılan saldırılara dikkat çekmek amacıyla Rojava’yı ziyaret eden KESK Eş Genel Başkanı Şaziye Köse’nin yaptığı konuşmanın metni;
Orta Doğu, uygarlıkların beşiği. İlk tarım devrimi burada doğdu. Ama bunu takip eden biçimde sınıflı toplumun ilk nüveleri, kadın köleliğinin ilk işaretleri de burada görüldü.
Uygarlıkların doğduğu bu topraklar; şimdi insanlığın kurtuluşu bakımından, yeni bir ufuk açıcılığı zorluyor. Emperyalist odakların, batılı güç mihraklarının, kraliyetlerin güç ve çıkar mücadelesinin sahası olmaktan çıkıyor.
Orta Doğu’nun sınırları bazen eğri büğrü, bazen bir cetvel gibi çizildi. Ama hep dışarıdan çizildi, dayatıldı, yapaydır. Ve bu sınırları 1916’da tayin eden Sykes-Picot İngiliz Antlaşması bugün geçersizleşmiştir.
Buna, yeni olmakta olana cevabımız, yeni küçük ulus devletler, yeni sınırlar ve İslami bir fanatizm olamaz.
Rojova sınırlı bir yüzölçümüyle ama bu sınırın çok çok ötesinde ufuk açıcı bir çıkışla, Orta Doğu’nun mahkum edildiği kadere itiraz etmektedir.
Rojova kendi çapında Orta Doğu’nun demokratikleştirilmesi, yapay sınırları ortadan kaldırılması, etnik ve dinsel boğazlaşma yerine bir insanlık ve evrensellik tarafına davet edilme yönünde çok önemli bir adımdır.
Şimdi bütün gericiler, bütün muktedirler, dünyanın ağzı salyalı bütün efendileri bu girişimi boğmak istiyor.
Türkiye’deki mevcut hükümet bu girişimlerin en dolaysız ve pervasız ortaklarından biridir.
Bu hükümetin başı şimdi cumhurbaşkanı adayıdır. İnsana, insanlığa, insanca yaşama düşmandır.İnsanlığın hak ve özgürlüklerine düşmandır.Soma’da, Şırnak’ta, inşaatlarda, tersanelerde, okulda, hastanede, fabrikada, atölyede işçiye emekçiye düşmandır.Roboski’de genç yaşlı Kürt halkına düşmandır.Zaptı rapt altına almaya çalıştığı kadına düşmandır. Gezi’de onur isyanı başlatan gence düşmandır.
Bu cumhurbaşkanı adayı şimdi;
Rojova’da çocuğa düşmandır ki,
Ölüm makinesi IŞİD geçtiği her yerde çocuk ve kadınları keserken, geçtiği her yeri kan gölüne boğarken, el altından ve aslında alenen bu ölüm makinelerini desteklemekte, her tür yardımı yapmakta bir tereddüt yaşamamaktadır.
Hükümetin başı cumhurbaşkanı adayı,
Sınırlarımızdan IŞİD ölüm makinelerinin rahatça, elini kolunu girip çıkmasına izin veriyor.
Ama, Rojova’lı yaralı bir kız çocuğuna kan vermeyi, emir erleri vasıtasıyla yasaklatıyor, yaralıların hastanelerde tedavi görmelerine izin verdirmiyor.
Herkese sesleniyorum!
İnsanlık, evrensel insan hakları, kadın hakları, inançların yan yana yaşaması için;
Etnik boğazlaşmanın tarihe iade edilmesi için;
Uygarlığın beşiği olan Orta Doğu’da, kapitalizm ötesi bir uygarlığın çıtasını dikmeliyiz.
İslamiyet’in ayrımcı ve gözü dönmüş bir fanatizmle veya devletler tekeline alınmış ve yozlaştırılmış bir din olarak kullanılmasına karşı olanları, yolunu ayırarak, safını belirlemeye davet ediyorum.
Türkiye dış politikası böyle devam edemez. AKP ve cumhurbaşkanı adayı Tayyip Erdoğan bu süreçlerde vahim hatalar işlemişlerdir. Yapılan hataların bedelleri ödenmelidir.
Son olarak;
Şu anda İsrail’in, Gazze’ye saldırılarına ve oradaki halkı, kadın çocuk demeden öldürmesinin acılarını da yaşıyoruz. Bu acıların ortağıyız.
Tarihsel olarak, bu davanın da takipçisi ve destekçisiyiz.
Ta 1960’lardan beri.
Bugün bol keseden atanlar, yan gelip yattılar.
Ama biz iddia ediyoruz. Filistin sorunu, ulus devletçi yaklaşımlarla da ve her ulusa bir devlet yaklaşımı ve çok tanıdık anti semitizmci yaklaşımlarla da çözülemez.
Rojova’da gerçekleşen devrimlerin devrimi, çünkü Rojova bir kadın devrimidir. İnsanlığa bir kıvılcım çakmıştır. Bu kıvılcım, işçilerin, kadınların, gençlerin ve tüm ezilenlerin, halkların hayallerine çakılmıştır. Çakılan kıvılcımın ateş topu olup, her tarafı yakmasıdır korkulan. Rojova’yı boğma girişimi bu korkudandır.
Şimdi Orta Doğu’da baskı altındaki iki halkın, Kürt ve Filistin halkının daha derin ve aynı perspektifte buluşma zamanı gelmiştir.
Kolları sıvayalım.
Dünya’nın neresinde olursak olalım, renklerimiz farklı da olsa, hareket biçimlerimiz benzemese de bugün tarihsel olarak mücadelemizin sonuçları aynı kanala akmaya başlamıştır. Bu kanalı beslemeye devam edelim.
Çağrım;
İşçilere, emekçilere, kadınlara, gençlere, bütün ezilenleredir, çağrım herkesedir.
Çağrım;
Yeni yaşamı kurmayadır.
Yeni yaşam ya kurulacak
Ya kurulacak!