Bu nasıl bir kâr hırsıdır ki; bunca yaşanan ölüm-acı ve gözyaşı, iktidarı sevdasında vazgeçiremiyor.
Arka arkaya yaşanan işçi cinayetleri ve en son Soma da yaşanan işçi katliamı taşeron sistemini toplum nezdinde sorgulatırken, AKP Hükümeti bunun önüne geçmek için “Taşeron çalışanlara kadro verilecek müjdesi “ sloganıyla emekçileri yanıltmaya çalışmaktadır.
Müjde diye sunulan nedir diye baktığımızda:
İş Kanunu’nun 2. Maddesinde yapılacak değişiklikle asıl işin taşeron firmaya verilemeyeceği hükmünü kaldırıyor. Mevcut maddenin 8.fıkra, bir patronun yasaya aykırı olarak asıl işini, taşeron işçiye yaptırdığının ortaya çıkması halinde o işçiyi kadrosuna almakla yükümlü kılıyordu. Yeni taslakta ise; bu yükümlülüğü kaldırıyor ve taşeronluğun devamlığını sağlayacak bir hüküm getirmek istiyor. Asıl işverenin verdiği ücret ve sosyal haklar sağlandığı taktirde asıl işleri de taşeron eliyle yürütmeye devamını ve yaygınlaşmasını sağlayacak bir hüküm getirilmek istenmektedir. Yani hükümet, asıl işlerde de taşeron çalıştırılmasının önünün açılmasını planlamaktadır.
Bu tasarıda emekçilere müjde olacak hiçbir şey yoktur. Müjdeyi veren hükümet temsilcileri “devlet ve patron aynı maaşı verdikten sonra asıl işini neden taşerona versin? Böylelikle taşeronluk kalkmış olacak” diyerek halkı yanıltmaya, asıl niyetlerini gizlemeye çalışmaktadır.
Bu nasıl bir iktidar kibiridir ki; karşınızdaki bu kadar kolay kandırabileceğinizi sanıyorsunuz.
Biz emek örgütleri bu senaryoyu biliyoruz. Ne zaman emekçilerin haklarına yönelik bir saldırı düzenlenecek olsa, hükümet “müjde” sloganları eşliğinde saldırıları saklamaya çalışıyor. Bugün de “taşerona müjde” diye anlatılan düzenlemelerde asıl niyet, taşeronluğun tamamen yaygınlaştırılmasıdır. Tüm işlerde olduğu gibi sağlıkta da tüm hizmetlerin taşeronlaştırılmasının yolu açılmaktadır.
Taşeronlaştırma uygulamasında ısrar edilmesinin nedenlerini çok iyi biliyoruz. Kaynak transferi yaparak kendine yakın zengin bir zümre yaratmak, yeterince insan kaynağı var bunların sorunları ile boğuşmak yerine sonucu ölüm olan işlere yöneltmek.
Taşeronlaştırma, iş güvencesinden yoksun, düşük ücretlerle, her an işten atılma korkusu ile çalışmaktır. Taşeronlaştırma, örgütsüzlük, çalışma sürelerinin uzatılması, var olan hakların gaspı demektir. Taşeronlaştırma, en zor koşullarda, hiçbir güvenlik önlemi alınmadan çalışmaktır.
Başbakan ve Hükümet tüm demeçlerinde yüzümüze haykırarak söylemektedir. Taşerona itiraz eden bizlere “servet düşmanları bunlar ve ülkenin refahını istemiyorlar “ demekte. Evet toplumun refahı yerine el konularak oluşan serveti ahlaki ve hukuki bulmadığımızdan dolayı karşıyız. Ancak toplumun refahı sağlamak tam da bu taşeron sitemine, onun “toplum ve doğa kâr için vardır “ ideolojisine karşı çıkmakla mümkündür.
Biz, toplumu her gün ölümlere götüren mevcut ekonomik ve siyasal politikalara karşı çıkıyoruz. Özgür, demokratik ve insanca bir yaşam için mücadele ediyoruz. Can yakıcı bir şekilde kendini hissettiren taşeron uygulamalarına DUR demek için tüm gücümüzü ortaya koyuyoruz!
Özcesi Taşeron sitemi toplumsal katliam ve süreklileştirilen bir sağlıksızlık durumudur. Ve toplumsal ölüm demektir.
Taşeron sistemi kaldırılsın,
Herkese Güvenli Gelecek ve Güvenceli İş İstiyoruz.
Tek çözüm var hep birlikte bu süreci durdurmalıyız. Geleceği birlikte kurmalıyız.
YÖNETİM KURULU