Birinci basamaktan ve koruyucu sağlık hizmetlerinden sorumlu Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkan vekili Dr. Mehmet Ali TORUNOĞLU imzası ile ‘’Analık’’ konulu bir yazı yayınlanmıştır. Yazıda özetle; analık hali/gebelik nedeniyle sunulan sağlık hizmetlerinden katılım payı ve ilave ücret alınabileceği bildirilmektedir. Toplumun sağlıkta ayrıcalıklı bir kesimini oluşturan kadın, anne ve çocuklara yönelik Ana-Çocuk Sağlığı hizmetlerini sunmak ve bunu koruyucu sağlık hizmetleri ilkelerine uygun şekilde gerçekleştirmek Türkiye Halk Sağlığı Kurumu’nun görevidir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar Genel Sağlık Sigortası (SSGSS) Kanunu’na göre “Gebeliğin başladığı tarihten itibaren doğumdan sonraki ilk sekiz haftalık, çoğul gebelik halinde ise ilk on haftalık süre, analık hali olarak kabul edilmektedir”. Kanuna göre, birinci basamak sağlık hizmeti sunucularında yapılan hekim muayenesinden ve kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetlerinden katılım payı alınmamaktadır. Katılım payı ve ilave ücret alınması / alınmaması uygulamaları 5510 sayılı Kanun ve Sağlık Uygulama Tebliği’nin ilgili maddelerinde belirtilmektedir. Katılım paylarının ödenme ve uygulanmasına ilişkin usulü belirlemeye ise Türkiye Halk Sağlığı Kurumu değil, Sosyal Güvenlik Kurumu yetkilidir. O halde Türkiye Halk Sağlığı Kurumu kamuoyuna “Gebelerin tedavilerinde katılım payı alınır mı?” başlığı ile “Analık halinde katılım payı ve ilave ücret alınabileceği” açıklamasını yapmasının amacı nedir, bunu anlamak mümkün değildir.
Türkiye Halk Sağlığı Kurumu; Sağlık Bakanı adına Kurum Başkan vekili Dr. Mehmet Ali TORUNOĞLU imzasıyla yayımladığı ‘’Analık’’ konulu yazıda özetle şunlar ifade edilmektedir:
“5510 sayılı Kanunun 69 uncu maddesinde analık hali/gebelik nedeniyle sunulan sağlık hizmetlerinden katılım payı alınmayacağına ilişkin herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Sosyal Güvenlik Kurumunca yayımlanan Sağlık Uygulama Tebliğinde de (SUT) analık halleri/gebelik nedeniyle sunulan sağlık hizmetlerinden katılım payı alınmamasına yönelik herhangi bir düzenleme yoktur. Ayrıca SUT’ta belirtilen ilave ücret alınmayacak haller arasında da analık hali yer almamaktadır. Buna dayanarak analık halinde Kanun gereği alınması gereken katılım payları alınmaktadır. Ayrıca kişilerin; analık hali nedeniyle sağlık hizmeti almak için Kanun gereği ilave ücret almasına izin verilen sağlık sunucularını tercih etmeleri halinde de kendilerinden ilave ücret alınabileceği belirtilmektedir.”
Birinci basamaktan ve koruyucu sağlık hizmetlerinden sorumlu Türkiye Halk Sağlığı Kurumu bu açıklama ile 5510 sayılı Kanun ve Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yayımlanan SUT gereği kendine bağlı kurumlarda katılım payı ve ilave ücret alınmayacağı hükmüne rağmen; analık hali durumunda katılım payı ve ilave ücret alınabileceğini açıklayarak, artık analık hali hizmetlerinin takibinin, ya birinci basamak sağlık kuruluşlarında yapılmayacağını, ya da açık yasa hükmüne rağmen ücretli yapılacağını mı bildirmek istemektedir? Ayrıca şimdiye kadar hastanelerde uygulanmayan “yatarak tedavide finansmanı sağlanan sağlık hizmetleri bedelinin % 1’ine kadar katılım payı alınabilir” hükmü de hatırlatılarak otelcilik hizmeti adı altında artık yatak ücretinin alınacağını da Türkiye Kamu Hastaneler Kurumu adına açıklanmaktadır.
Hangi sağlık hizmetlerinden katılım payı veya ilave ücret alınıp alınmayacağını, ödenme ve uygulanmalara ilişkin usulü belirlemeye Türkiye Halk Sağlığı Kurumu değil, Sosyal Güvenlik Kurumu yetkilidir. 5510 sayılı kanuna göre, birinci basamak sağlık hizmeti sunucularında yapılan hekim muayenesinden ve kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetlerinden katılım payı alınmamaktadır. Analık hali süreci (Gebeliğin başladığı tarihten doğumdan sonraki ilk sekiz haftalık dönem) koruyucu sağlık hizmetleri kapsamındadır.
Bu şekilde; Sağlıkta Dönüşüm Programı ile sağlığı hak olmaktan çıkaran, ticarileştirilerek alınıp satılan, üzerinden “kar” elde edilecek hizmete dönüştüren uygulamalara, “ kar”ı arttırmak adına birinci basamak kapsamı içinde ücretsiz verilmesi gereken “koruyucu sağlık hizmeti” nden katkı-katılım payı alınması konusu halkın gündemine sokulmaktadır. Bu yapılırken de yurttaşlar; yatarak tedavide alınması öngörülen % 1 oranında katılım payına alıştırılmaya da çalışılmaktadır.
Sendikamız başından beri sağlığın ticarileşmesi, alınıp satılan, üzerinden “kar” elde edilen bir hizmete dönüştürülmesi anlamına gelen “Sağlıkta Dönüşüm Programı” na karşı mücadele yürütmüştür, böyle bir uygulamaya karşı da mücadelesini sürdürecektir. Yurttaşlarımızı da, biz Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri’yle birlikte, bu mücadeleyi desteklemeye, 19 Aralık günü, içinde Sağlık ve Sosyal Hizmet hakkının da olduğu taleplerimiz için yapacağımız GREV’e katılmaya çağırıyoruz. 13.12.2013
MERKEZ YÖNETİM KURULU