Çrş, 06 Kasım 2013

alt12 Eylül 1980 faşist darbesi ile emperyalizmin ve sermayenin çıkarlarına uygun, Türk-islam sentezi doğrultusunda derin bir karanlığa doğru itilen Türkiye, tam 32 yıldır darbenin yarattığı hukuk ve kurumlarla yönetilmekte; bu kurumlardan biri olan YÖK de demoklesin kılıcı gibi üniversiteler üzerinde sallanmaya devam etmektedir. YÖK, kurulduğu 6 Kasım 1981’den bu yana gençliğe anti-demokratik, gerici ve paralı eğitim verilmesinin adı olmuştur

YÖK, kurulduğu tarihten bu yana sistemin siyasal iktidarlarının üniversiteler üzerindeki kontrol mekanizmalarını kuvvetlendiren baskı aygıtlarından biri olmuş, üniversitelerin özerkliğini yok ederek sermaye ve siyasal iktidarla arasındaki bağın koruyucusu olmuştur. Bugün AKP iktidarı tarafından hayata geçirilen yeni YÖK Kanunu da bu bağı daha güçlü bir noktada yeniden kurmanın girişiminden ibarettir.

Toplumsal yaşamın her hücresini gericilik ve faşizmle bütünleşmiş bir piyasacılıkla kuşatmaya çalışan AKP, üniversiteleri de işleyişi ve ilişki biçimiyle piyasanın ihtiyaçlarına göre düzenlendiği bir işletmeye çevirmektedir. Bugün üniversiteler, demokratik, özgür ve bilimsel bir akademik içerikten yoksun hale getirilirken, adeta sermayenin arka bahçelerine dönüştürülerek başta gençlik ve eğitim emekçileri olmak üzere tüm topluma dayatılmaktadır.

Siyasal-ideolojik hedefleriyle, gerici, faşist ve piyasacı bir zeminde üniversiteler üzerindeki denetleyici ve baskıcı anlayışı “YÖK”leri çoğaltarak-her üniversitenin başına bir YÖK devşirerek derinleştiren AKP, bir yandan da Gezi direnişi sonrası kendine karşı direniş eğilimlerinin güçlendiği üniversiteler de polis şiddetini meşrulaştırmıştır. 32 yıldır üniversiteler üzerinde kurulan ideolojik ve yönetsel dayatmalara karşı, bilimsel, demokratik ve özgür üniversite mücadelesini sürdüren öğrenciler ve akademisyenler üzerindeki baskı, AKP iktidarı döneminde vahşi bir şiddete dönüşerek, en son ODTÜ’de olduğu gibi üniversiteleri can güvenliğinin olmadığı polis devleti sınırlarına dahil etmiştir.

Haklarına sahip çıkan gençliği disiplin cezalarıyla, ÖGB terörüyle veya okuldan atarak yıldırmaya çalışan AKP iktidarı bugün 2773 öğrenciyi de cezaevinde tutmaktadır. 12 Eylül sonrası kışlaya çevrilen üniversitelerin bugün AKP iktidarının polis gücü tarafından kuşatılması, resmi sivil faşistlerle işbirliği içerisinde üniversitelerin teslim alınmaya çalışılması, AKP’nin baskı ve şiddete dayanarak düşünen, sorgulayan ve geleceği için mücadele eden öğrenciler yerine kendi gençliğini yaratma ısrarının devam ettiğinin kanıtıdır.

Bugün 32. yılında YÖK, AKP’nin gerici-muhafazakar ve otoriter zemininde üniversiteler üzerindeki baskıyı, yasakçı ve denetleyici anlayışı pekiştirmenin aracı olmaya devam etmektedir. Dolayısıyla bugün AKP’nin gerici, yasakçı, her alanı piyasalaştıran, sömürüyü katmerleştiren düzenine karşı sürdürülen mücadele, AKP’nin YÖK üzerinden yeniden dizayn ettiği üniversitelerin özgürlük mücadelesinden bağımsız değildir.

Bu anlayışla KESK olarak, yarınlarımızın aydınlık yüzleri gençlerimizin onurlu mücadelelerini selamlarken; parasız, eşit, bilimsel, anadilinde, demokratik bir eğitim için, yeniden altını çizdiğimiz taleplerimizin sonuna dek takipçisi olacağımızı AKP iktidarına hatırlatıyoruz!

*YÖK tüm kurumlarıyla kaldırılmalı, Üniversiteler, üniversite bileşenlerinin söz, yetki ve karar sahibi olduğu demokratik ve özerk bir işleyişe kavuşturulmalı, anti demokratik üniversite yapılanması ortadan kaldırılmalıdır.

*Üniversitelerin, kamusal eğitim anlayışının bir parçası olarak düzenlenmeli, eğitimin tüm kademeleri parasız olmalıdır.

Yürütme Kurulu

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]

×