Cmt, 05 Ekim 2013

alt

Dokuz yıldır Çalışma Meclisi’ni toplamayan, yandaşlar dışındaki sendikaları muhatap almayan, diyalog değil monoloğu esas alan AKP’nin “niçin 10. Çalışma Meclisi’ni bu süreçte topladığı” sorusunun cevabı hem toplantı gündeminden, hem de son günlerde yoğunlaşan tartışmalardan ortaya çıkmıştır.

AKP emeğe ve çalışma yaşamına yönelik planladığı saldırıları hayata geçirmek için zemin hazırlamak, kamuoyu oluşturmak istemektedir. 10. Çalışma Meclisi ile AKP adeta piar çalışması yürütmüştür.

Bilindiği gibi Çalışma Meclisi’nin üç temel gündemi olmuştur. Bunlar; kıdem tazminatı, alt işverenlik (taşeron çalıştırma) ve Özel İstihdam Büroları Aracılığıyla Geçici İş İlişkisi (işçi kiralama)’dir. Toplantının açılış konuşmasını yapan Başbakan’ın işçi-memur çalışanlarına ilişkin “gelin oturalım bunu hep birlikte ‘çalışanlar’ başlığı altında toparlayalım” çağrısı ise Çalışma Meclisi’ne damgasını vuran bir diğer gündem olmuştur.

AKP’nin çalışma yaşamına karşı çok kapsamlı bir saldırı hazırlığı içinde olduğundan kuşkumuz yoktur. Parça parça geliştirilen ve kısmen sonuç alınan yönelimler saydığımız başlıklar ile tamamlanmak istenmektedir.

Konfederasyonumuz emekçilerin çalışma statülerinin “çalışanlar” başlığı altında toplanmasına ilkesel olarak karşı çıkmamakta, aksine yıllardır savunmaktadır. AKP, tüm çalışanların iş ve ücret güvencesinin anayasal teminat altına alındığı, özgür toplu pazarlık sisteminin sağlandığı, grev hakkımız ve örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırıldığı bir sistemi kabul ediyorsa, biz hazırız! Ancak biliyoruz ki,AKP tam da bunun aksine iş güvencemizi elimizden almak, cılız örgütlenme olanaklarını bile ortadan kaldırmak ve toplu değil bireysel iş sözleşmelerinin esas alınacağı bir çalışma yaşamını gerçekleştirmek için bu tartışmayı gündemleştirmektedir. Çalışma yaşamından on yıldır yapılanlar da bunu doğrulamaktadır. Emekçileri insanca yaşayacak koşullarda değil, yoksulluk ve güvencesizlikte eşitlemek istemektedirler. Nitekim taşeronluk sistemi ve sözleşmeli çalıştırma temel istihdam biçimi olmuş ve toplu sözleşmelerden yararlanan emekçi sayısı hızla düşmüştür. Örgütlenmenin önündeki kısıtlamalar kaldırılmadığı gibi sendikal hak ihlallerinde ciddi artışlar yaşanmaktadır.

Sermayenin sözcüsü AKP, esnek ve sözleşmeli çalışma önündeki geriye kalan tek engel olan kamu emekçilerinin iş güvencesini ellerinden almak istemektedir. AKP “çalışanlar” adı altında esnek ve güvencesiz çalışmayı tüm çalışma yaşamına egemen kılarak devleti şirket, vatandaşı patron gibi yönetmek istemektedir.

Yapılan 10. Çalışma Meclisi sonrasında yayınlanan Sonuç Bildirgesi de göstermiştir ki, AKP Hükümeti’nin emekçilerin talep ve önerilerini dikkate almak, mutabakat sağlamak ve diyalog kurmak gibi bir derdi ve amacı yoktur. Bu tür toplantı ve çalışmalarla saldırı yasalarına meşruiyet zemini hazırlamak istemektedirler. Toplantıdan çok önce hazırlandığı anlaşılan Sonuç bildirgesi de bunu doğrulamaktadır. Çünkü Çalışma Meclisi’nde işçi örgütlerinin iki gün boyunca dile getirdiği birçok kritik itiraz ve görüş, sonuç metninde yok sayılmıştır. Kıdem tazminatının fona devredilmesine, taşeron ilişkisinin yaygınlaştırılmasına ve özel istihdam bürolarına geçici iş ilişkisi kurma yetkisi verilmesine ilişkin itirazlar bildirgeye yansıtılmadığı gibi, Hükümetin ve sermayenin amacı onaylanıyormuş gibi bir izlenim yaratılmaya çaılışılmıştır. Esnek çalışma biçimi bildirgede bir kez daha onaylanmakta, genelleştirilmesi için öneriler sayılmaktadır.

Yine özellikle son günlerde basın üzerinden böylesi bir algı yaygınlaştırılmaya, kamuoyu desteği sağlanmaya çalışılmaktadır. 

Taşeron çalıştırma biçiminin kontrol altına alınması konusunda hükümette zerre kadar samimiyet varsa, yeni bir yasal düzenlemeye gerek yoktur, 4857 sayılı İş Kanununun ikinci maddesine uyması yeterlidir.

Hükümet ilk adım olarak derhal kamuda taşeron çalıştırma uygulamasına son versin! Birçok kamu kurumunda oranı %50’yi bulan bir milyona yakın taşeron işçisi çalışmaktadır. Bunlar kadroya alınsın. Taşeron işçiler kamu işvereninin işçisi sayılsın. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı taşeron işçilerin sendikalaşmasını engellemek için mahkeme kararlarına uymama tavrından vazgeçsin ve Yargıtay’a yaptığı yetki itirazlarını geri çeksin!

Ama görünen o ki, Hükümet bu kanuna uymak yerine, taşeronu sınırlayan bu kanunu değiştirerek taşeronu temel bir çalışma biçimi olarak yasallaştırmak istemektedir. 

Yüzbinlerce işçinin kıdem tazminatını alamamasının çaresi kıdem tazminatının fona devredilmesi değildir. Kıdem tazminatı hakkı mevcut haliyle korunarak işçilerin kıdem tazminatı hakkına erişiminin önündeki engeller kaldırılmalıdır.  

Özel istihdam büroları modern köle satış bürolarıdır. Bu bürolara yenilerini eklemek yerine çalışma saatlerinde yasal mevzuata uyularak yeni istihdam alanları sağlanmalıdır. Özel İstihdam Büroları’nın kadınların istihdamı için düşünülmesi ucuz işgücü arayışlarını ele vermektedir.

Eğer çocuk sahibi kadınların çalışması kolaylaştırılmak isteniyorsa, bunun yolu çocuk bakım yükümlülüğünün kadın-erkek eşit paylaşımının esas alındığı bir çalışma yaşamı ve ücretsiz kreş açılmasıdır.

Oysa biliyoruz ki, Türkiye’de kreş ve okul öncesi eğitim koşullarını sağlama oranı sadece %16 düzeyindedir. 3 yaş altı çocuklar için kreş bulunmamakta, 3-5 yaş için çok az sayıda imkân sağlanmakta olup, devlet konuyla ilgili 16 haftalık annelik izni dışında sorumluluk almamaktadır.

Dolaysıyla Özel İstihdam Büroları eliyle sermayeye insan kiralama ve satma fırsatı sunma çabasını “kadın istihdamını arttırma” gibi bir bahane ile gizleme çabasından vazgeçilmelidir.

AKP on yıldan fazladır iktidarda olmasına rağmen %40’ı aşan kayıt dışı çalışma oranı hala yerinde sayıyorsa bunun sorumlusu emekçiler değil, AKP ve sermayedir.

Kayıt dışı çalışma ile mücadelenin en önemli aracı sendikal örgütlenmedir. Örgütlenmenin önündeki engeller, grev yasakları ve sendikal barajlar kaldırılır, özgür toplu sözleşme olanakları yaratılırsa kayıt dışı çalışma da ortadan kaldırılmış olur. Hükümetin bunları yapmaması kayıt dışı ile mücadele konusundaki samimiyetsizliğini de kanıtlamaktadır.

Konfederasyonumuz işten çıkarmanın kolaylaştırılmasına, kıdem tazminatının fona devredilerek ortadan kaldırılması girişimlerine, modern kölelik büroları olan özel istihdam bürolarının yaygınlaştırılmasına ve alt işverenlik (taşeron) uygulamalarına her zaman olduğu gibi bu gün de karşıdır. Bu tür girişimlere yaygın ve etkili bir mücadeleyle karşı konulacaktır.

Yeni saldırı yasalarına karşı birlikte ve ortak mücadeleyi esas alarak direnecek, geçit vermeyeceğiz. 

                                                                      Yürütme Kurulu

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]