Sal, 03 Eylül 2013
1 Eylül Dünya Barış Günü’nde, barış için mücadelenin, aynı zamanda eril tahakkümle ve bu tahakkümü mümkün kılan zihniyetle mücadele etmek olduğu bilinciyle alana giderken Nazliye SİNCAR erkek şiddetiyle katledildi. Tıpkı birkaç gün önce katledilen Nilüfer, Eda ve Pınar gibi.
Bu kadınların ölümünden devlet sorumludur. Erkeğin sokak ortasında kadına şiddet uygulamasına, sokak ortasında kurşunlaması ya da bıçaklayarak katletmesine “dur!” dememek suça ortak olmaktır. Bir kadının kocası ya da herhangi bir erkeğe dair şikâyeti, görmezden geliniyorsa, bu şikâyetler üzerine harekete geçilmiyorsa devlet kadının ölümüne göz yumuyordur.
Erkek egemen zihniyet tüm kurumlarıyla kadını kontrol ve gözetim altında tutuyorsa; her gün erkek egemen zihniyetin bir temsilcisi veya devletin bir sesi çıkıp ulu orta kadının ne yapması ve nasıl davranması gerektiği konusunda ahkâm kesiyor, yetkili ağızlar “kadın hakları”nı “insan hakları”ndan saymıyorsa, kadınları katleden erkekler mahkemelerde erkek yargı eliyle adeta ödüllendiriliyorsa kadına yönelik şiddet münferit değil sistematiktir. Her vesileyle kadına karşı ayrımcılığı körükleyen açıklamalar yapanlara dur demeyen, koruma talep ettiği halde kadını koru(ya)mayanlar bu cinayetlerin azmettiricisi değil de nedir?
Örgütlü kamu emekçisi kadınlar olarak, kadına yönelik şiddete ve şiddete zemin hazırlayan ve yol verenlere isyan ediyor ve sesimizi yükseltiyoruz. Bir kadının daha katline tahammülümüz yok.
Erkek egemen iktidara sesleniyoruz; kadının bedeni ve emeği üzerine kurmaya çalıştığınız tahakküme boyun eğmiyoruz. Bizi hapsetmeye çalıştığınız cendereyi yerle bir edebilecek güçteyiz. Bu zihniyeti değiştirmek, kadına yönelik şiddeti durdurmak ve yetkililerin bu konuda gereğini yapmasını sağlamak konusunda kararlıyız ve size rağmen varız. Eril tahakkümün oyunlarını bozarak, tüm gücümüz ve inancımızla mücadele etmeyi sürdüreceğiz.
Nazliye Sincar’ın katili erkeğin bir an önce yakalanarak yargı önüne çıkarılmasını ve gerçek bir yargılamaya tabii tutularak hak ettiği cezaya çarptırılmasını istiyoruz.
Bu sürecin takipçisi olacağız.
KESK Kadın Sekreterliği