Ağacına, parkına, yaşam tarzına sahip çıkan halkın üç haftadır sürdürdüğü Gezi Parkı Direnişi’ni başından itibaren zorbalıkla kırma çabasında olan AKP, kimyasal gazla geriletemediği, polis şiddetiyle ezemediği, türlü hile ve provokasyonla bölemediği halkın direnişini, şimdi de hukuksuzca başlattığı “cadı avıyla” sürdürmekte, susmayan ve direnen halka gözdağı vermektedir.
Bugüne kadar sayıları binlerle ifade edilen gözaltılar, şimdi ev baskınlarıyla yine AKP’nin sindirme operasyonuna dönüşmektedir.
27 Mayıs tarihinde Gezi Parkı ile başlayan ve 20 gündür “Her yer Taksim her yer direniş” sloganıyla ülkenin de sınırlarını aşarak yayılan direniş, polis şiddetiyle bastırılmaya çalışılıyor. diye haykıran, en temel demokratik haklarına sahip çıkarak barışçıl eylemleriyle sesini duyurmak isteyen milyonlarca yurttaşımızın canına TOMA’larla, akreplerle, helikopterlerle sıkılan tazyikli sular ve biber gazları, plastik mermiler ve kimi zaman gerçek mermilerle kastediliyor. Dört yurttaşımızın yaşamını kaybettiği, binlerce insanımızın yaralandığı bu vahşete ilişkin ise Başbakan polisin müdahale gücünü arttıracaklarından bahsediyor; “Benim yaptığım olur” anlayışına “Benim polisim isterse öldürür” demeye devam ediyor.
Başta başbakan olmak üzere hükümeti bir kez daha uyarıyoruz. Halka karşı sürdürdüğü polis şiddetinden, adeta bir savaş diline dönüşen nefret söylemlerinden biran önce vazgeçerek halkın taleplerine kulak vermesi gerektiğini bir kez daha hatırlatıyoruz.
Tüm Türkiye`de sokağa çıkan halkın direnişini şiddetle bastırma emrini veren, bu emri uygulayan ve uygulatan, binlerce insanın yaralanmasına, dört kişinin ölümüne neden olan polis şiddetinin tüm sorumlularının hesap vermesi gerekirken, halkın talepleri ve eylemleri yasadışı gösterilmeye; toplumsal muhalefet ise “cadı avı”na dönüşen gözaltı operasyonlarıyla bastırılmaya çalışılmaktadır.
AKP karanlığına karşı temel hak ve özgürlükleri için haftalardır canı pahasına direnenlerden, ülkeyi, kendi deyimleriyle ‘temizlemeye’ kalkışmaktadırlar.
Yurdun her köşesinde direniş, özgürlük ve demokrasi çığlığına dönüşmüştür. Birbirinden farklı sesler baskıcı ve otoriter düzene karşı her geçen gün daha fazla kenetlenmiş; haksızlığın, hukuksuzluğun ve zorbalığın karşısında dimdik durmuşlardır. Bu duruş dayanışmayla daha da büyüyecek, birliktelikle daha da güçlenecektir.
İşyerlerinde, mahallelerde, sokaklarda dalga dalga yayılan direnişle, bu köhne düzene karşı özgürleşen sokaklarda genci, yaşlısı, işçisi, emekçisi kol kola girip aydınlık bir gelecek için yürümeye devam edecektir.
Korku ve zorbalıkla bu halkın sesini kesemezsiniz!
Ne kimyasal gazınız, TOMA’larınız ne de gözaltılarınız demokrasi ve özgürlük çığlıklarını kesmeye yetmez, yetmeyecektir!
Bizler bugüne dek sokakları bir an bile karanlığa teslim etmeyen emek ve meslek örgütleri olarak;
Tepeden tırnağa adaletsiz, haksız, hukuksuz, baskıcı sömürü düzeninde diktatörlük hevesiyle kendi halkına karşı insanlık suçu işlemekten çekinmeyen AKP’nin, Anayasa ve hukuku hiçe sayarak toplumsal muhalefeti sindirmeye, ‘terörize’ etmeye dönük bu saldırılara karşı asla sessiz kalmayacağız!
Artık tüm dünya kamuoyunun da kınadığı bu zorbalığınıza son verin, operasyonları ve polis saldırılarını derhal durdurun;
Hukuku ve insan haklarını ayaklar altına alarak gözaltına aldığınız tüm yurttaşlarımızı serbest bırakın!
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK)
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK)
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB)
Türk Tabipleri Birliği (TTB)