Kamu Emekçilerinin Mücadelesi Bizim de Mücadelemizdir
Sağlık ve Sosyal Hizmet Çalışanlarını 5 Haziran’da Aktif Tutum Almaya Davet Ediyoruz
27 Mayıs 2013
Türkiye’de çalışan, içlerinde sağlık emekçilerinin de bulunduğu yaklaşık 2,5 milyon kamu emekçisinin çözüm bekleyen sayısız sorunu varken sorunlara sorun katacak yeni düzenlemeler gündeme gelmeye devam etmektedir. Son olarak TBMM’ye gönderilen, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda değişiklikler içeren torba yasa ile kamu emekçilerinin durumları daha da zora sokulmaktadır.
Kamu Hastane Birlikleri ile sağlık çalışanlarının hayatına sokulan “CEO” düzeninin tüm kamu kurumlarına yaygınlaştırılacağı, hiç kamuda çalışma, yöneticilik yapma tecrübesi olmayanların bir çırpıda genel müdürlük ve üzeri pozisyonlara atanabileceği görülmektedir. Kamudaki bürokratları büyük ölçüde güvencesiz birer “hükümet memuruna” dönüştüren bu sürecin eninde sonunda tüm kamu çalışanlarının güvencesiz hale geldiği bir çalışma rejimine dönüşmesi kaçınılmazdır.
AKP iktidarı her zaman kullandığı taktikleri devlet memurları ile ilgili düzenlemelerde de uygulamaktadır. Aylardır kamuoyu “memura rotasyon geliyor” denerek meşgul edilirken kamuda kadrolaşmanın önünün açılıp memurun şiddetli baskı altında çalıştırılacağı bir çalışma rejimi dayatılmaktadır. Üstelik TBMM’deki görüşme sürecinde daha önce pek çok yasalaşma sürecinde gördüğümüz gibi sürgün niteliğindeki rotasyon uygulamasının getirilmeyeceğinin de hiçbir garantisi yoktur. Sürgün rotasyonlardan en çok sağlık çalışanlarının, hekimlerin, hemşirelerin nasibini alacağı da bizzat Çalışma Bakanı tarafından dillendirilmiştir.
Hükümetin bu politikasına ilginç bir örnek vermek istiyoruz. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinde yapılan değişiklikler 17 Mayıs 2013 tarihinde resmi gazete yayımlanarak yürürlüğe konulmuştur. Bu yönetmelikte olduğu gibi rotasyon (sürgün) gibi uygulamalar bazen kanuna aykırı bir şekilde yönetmelikle düzenlenmekte ve çalışanlar baskı altına alınmaktadır.
Yine bu torba yasada dikkat çekici bir konu da hukuk tanımaz tavrın sıradanlaşmasıdır. Bir yanda 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname’de yer alıp Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği meslekten men cezasını neredeyse tümüyle Sağlık Bakanlığı’nın ve siyasi otoritenin kontrolündeki Sağlık Meslekleri Kurulu’na devreden madde, Diş Hekimleri Birliği’nin asgari ücret belirleme yetkisini elinden alan madde, hastaların sağlık verilerinin özel hayatın gizliliğini ihlal eden biçimde paylaşılmasını zorunlu hale getiren madde yeniden torba ile yasalaştırılmaktadır. Diğer yanda ise kamu emekçilerinin fazla mesai ücretlerini ellerinden alan 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği ilgili maddesi de yeniden yasalaşmaktadır. Belli ki AKP İktidarı’nın Anayasa Mahkemesi’nin emekçiler lehine, bu ülkede yaşayan insanlar lehine verdiği hiçbir karara tahammülü kalmamıştır, evirip çevirip, torbalara doldurup yeniden yasalaştırmakta kararlıdır!
Sağlık ve sosyal hizmet alanındaki emek ve meslek örgütlerinin iş ve gelir güvencesi, sağlıklı çalışma koşulları ve sağlık hakkına sahip çıkma adına yürüttüğü mücadele bugünlerde ülkenin dört bir yanında devam eden bildirge niteliğinde bir metnin gerek sağlık çalışanları gerekse yurttaşlar tarafından imzalandığı bir aşamadadır. Bu bildirgede öne çıkan talepler yerine gelmezse üretimden gelen gücümüzü kullanma kararlılığında olduğumuz dile getirilmiştir. İşte böylesi bir süreçte Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) “iş ve gelir güvencesi”, “performansa dayalı ücrete hayır”, “kamuda CEO istemiyoruz”, “hükümet memuru istemiyoruz” başlıklarıyla öne çıkan taleplerle 5 Haziran 2013 günü bir günlük uyarı grevi kararı almıştır.
KESK’in öne çıkardığı talepler başta biz sağlık çalışanları olmak üzere tüm kamu çalışanlarının ortak ve haklı talepleridir. Bu nedenle sağlık alanındaki emek ve meslek örgütleri olarak KESK’in 5 Haziran’daki uyarı grevinin yerinde ve meşru olduğunu belirtiriz.
Sağlık emekçilerini bu eylemde aktif olarak yer almaya çağırıyoruz.
Zaman tam da büyük Alman Şair ve Oyun Yazarı Bertold Brecht’in bir şiirinden alınma dayanışma söylemini öne çıkarma zamanıdır:
Kurtuluş yok tek başına,
Ya hep beraber ya hiç birimiz!
TTB (Türk Tabipleri Birliği)
TDB (Türk Dişhekimleri Birliği)
SES (Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası)
DEV SAĞLIK İŞ (Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası)
THD (Türk Hemşireler Derneği)
Türk Ebeler Derneği
TÜMRAD-DER (Tüm Radyoloji Teknisyenleri/Teknikerleri Derneği)
SHUD (Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği)
Türk Psikologlar Derneği
TMRT DER (Türk Medikal Radyoteknoloji Teknisyenleri Derneği)
SÖZSEN (Sağlık Çalışanlarının Sözü Sendikası)