Değerli Basın Emekçileri,
Bugün Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşma sonucunda verilen karar adalete olan güvenimizi bir kez daha zedelemiştir. 2012 yılında yapılan Diyarbakır Newroz etkinliğine katıldıkları için Konfederasyonumuza bağlı Sendikalarımız SES’in Genel Başkanı Çetin ERDOLU ve EĞİTİM SEN’in Genel Mali Sekreteri Abdullah KARAHAN hakkında isnat edilen üç ayrı suçtan yaklaşık 4 yıl 7 ay ceza verilmiştir. Suçlara kanıt olarak etkinliğe katılan yüzbinlerce insanı adlarının anons edilmesinden sonra zafer işareti yaparak selamlamaları gösterilmiştir. Dünyanın her yerinde her türden etkinlikte kullanılan bir işaretin yasadışı örgüt üyeliğine kanıt olarak gösterilmesi tam anlamıyla traji komik bir durumdur.
Değerli Basın Emekçileri,
AKP’nin ileri demokrasisinin yeni bir örneğiyle bugün yeniden karşılaştık. Arkadaşlarımız davet üzerine konuk olarak katıldıkları bir etkinlik nedeniyle hukukun tüm sınırları zorlanarak cezalandırılmaya çalışılmaktadır. Mahkeme heyeti evrensel hukuk normlarını, bu dönemde yaşama geçirilen 3. ve 4. Yargı paketlerini, düşünce ve ifade özgürlüğünün genişletilmesine yönelik AİHM kararlarını ve sendikaların örgütlenme özgürlüğüne ilişkin ILO normlarını dikkate almaksızın ceberrut devlet anlayışını sürdürmeye yönelik bir kararın altına imza atmışlardır. Bu karar da göstermektedir ki, AKP’nin “ileri demokrasi” söylemi tam bir yalandır. Kendisi gibi düşünmeyen ve politikalarına itiraz eden herkesi her türden yöntemle baskı altında tutmaya yönelik otoriter yönelimini sürdürmeye devam etmektedir.
Değerli Basın Emekçileri,
Özellikle 2012 yılı başından bu yana KESK olarak birçok baskı uygulamasına maruz kaldık. Sendika mekanlarımız basılarak birçok arkadaşımız gözaltına alındı. Bugün itibariyle 92 KESK yönetici ve üyesi cezaevlerinde tutuklu durumdadır. Yüzlercesi hakkındaki davalar devam etmektedir. KESK’in sürdürdüğü insanca bir yaşam ve demokrasi mücadelesini her türden baskılamaya rağmen engelleyemeyen AKP hükümeti, arkadaşlarımızı yargı operasyonlarıyla sindirmeye ve KESK’in mücadelesini zaafiyete uğratmaya çalışmaktadır.
Kamu emekçilerinin insanca bir yaşama kavuşması ve grevli bir toplu sözleşme yasası mücadelesini yaklaşık 25 yıldır sürdüren KESK’in her türden baskıya rağmen bu mücadelesini kararlılıkla sürdürmeye devam edeceği bilinmelidir. KESK, tüm emekçilerin umudu olma ekseninden asla taviz vermeden yoluna devem edecektir.
Değerli Basın Emekçileri,
Mahkeme heyetinin bugün verdiği karar aynı zamanda bu ülkenin yıllardır özlemi olan ve KESK’in de kararlılıkla sürdürdüğü barış mücadelesinin de yargılanması anlamına gelmektedir. Kürt sorununun demokratik ve barışçıl temelde çözülmesi, silahların susması ve akan kanın durması için barış mücadelesini demokrasi mücadelesinin ayrılmaz bir parçası olarak gören KESK’in aldığı bu tutum egemenleri her zaman rahatsız etmiştir. Bu tutumundan kaynaklı birçok saldırıya maruz kalan KESK’in haklılığı adına barış süreci denilen tam da bu günlerde daha iyi anlaşılmaktadır. Barışa yönelik olumlu adımların atıldığı dönemde mahkemenin verdiği bu karar toplumsal barışın inşasına değil, toplumsal özgürlüklerin önünü kapatmaya hizmet edecektir.
KESK olarak bu ülkedeki emekten ve demokrasiden yana tüm örgütlerle birlikte eşitlik, özgürlük, barış ve demokrasi mücadelesini kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz. Bugün olduğu gibi her türden hukuksuzluğa karşı evrensel normlara uygun bir demokrasinin kurulması mücadelemizi sürdüreceğiz. Bugün ceza verilen arkadaşlarımız dahil tüm KESK’lilerin haklarını örgütsel gücümüzle ve yargı boyutuyla savunmaya devam edeceğiz. 13.05.2013
Baki ÇINAR
KESK Basın Yayın Sekreteri