Yıllardır Türkiye’de sürdürülen baskıcı-otoriter ve farklılıkları görmezden gelen devlet anlayışı, Kürt halkının en demokratik haklarını yok saymıştır. Bunun bir sonucu olarak son 30 yılda binlerce insanımızın canına mal olan savaş halklar arasındaki mesafeyi de açmıştır. Kürt sorunu, sosyal ve toplumsal boyutlarıyla pek çok başka soruna da kaynaklık etmiştir.
Kuruluşundan bu yana bağımsız, devrimci sendikacılığın öncülüğünü yapan KESK, 23 yıllık mücadelesinde halkların kardeşçe, eşit, özgür bir arada yaşamı için Kürt sorununun barışçıl demokratik çözümünü savunmuş, bunun bedellerini de en ağır şekilde ödemiştir.
KESK, bugün de halkların ortaya koyduğu barış iradesine sahip çıkarak, bu iradenin güçlendiği toplumsal uzlaşma zemininde inşa edilecek barışçıl demokratik bir çözümün yaratılması için çaba harcayacaktır.
Ne var ki bugün AKP’nin bir yandan “barış ve müzakere” derken, bir yandan da hala şiddet ve savaş dilini kullanmakta ısrar etmesi, egemen sınıf siyasetinin izinde yerel ve bölgesel olası planlar veya gelecekte önümüze gelecek diğer olasılıklar, otuz yılı aşkın bir süredir on binlerce insanımızın ölümüne sebep olan savaşın karşısında durmaya engel olmamalıdır. AKP’nin kullandığı şiddet ve savaş dili, barış sürecine katkı sunmaktan uzak olduğu gibi samimiyetini de sorgulatacaktır. “İleri demokrasi” söylemini her fırsatta dile getiren AKP, gelişen bu süreçte sorumlu davranmalıdır.
Bizler iyi biliyoruz ki, barış sürecinde Türkiye halklarının özgürlüğüne, eşit, özgür ve demokratik bir ülkede gönüllü bir arada yaşamına doğru gidecek yol, ülkenin tüm demokratik ve özgürlükçü güçleriyle birlikte KESK’in mücadelesinden geçmektedir.
Yıllardır bu topraklarda akan kanın durması ve bir arada yaşam zeminlerinin güçlenmesi için mücadele yürüten emek ve demokrasi güçlerinin şimdi inisiyatif almasının, barışı toplumsal zeminlerde aşağıdan inşa etmesinin zamanıdır. KESK bu süreçte de tarihsel birikimine sahip çıkarak üzerine düşen sorumluluğu eksiksiz yerine getirecek, hem barış, hem de özgürlük mücadelesini yükseltecektir. Akan kanın durdurulması noktasında KESK, atılacak her türlü adımı kimin attığına bakmadan destekleyecektir.
Silahların susmasının, barış ikliminin sağlanmasının, diğer toplumsal sorunların tartışılmasına ve sınıf mücadelesinin yükselmesine de katkı vereceği unutulmamalıdır.
Tarihsel seyir içinde farklı coğrafyalarda ve ülkelerde sorunların çözümünde işlev görmüş olan Akil İnsanlar komisyonu oluşturulması önerisini AKP istismar etmiş, bileşimi ve işleviyle çerçevesini daraltmıştır. O açıdan bu mesele tek başına AKP ile sınırlı tartışılmamalıdır. KESK bu süreçte; Akil İnsanlar komisyonuna yönelik bütünlüklü bir değerlendirme yapamamıştır.
KESK’in yaratmış olduğu değerler ve mücadele tarihi, faşizmin, emperyalizmin, savaşın, baskının ve emek sömürüsünün kurulu düzenine ve bu düzenin yürütücüleri siyasal iktidarlara karşı sürdürülen kararlı bir mücadelenin tarihidir. KESK’in tarihi, ağır bedeller ödeyerek sürdürdüğümüz emek, demokrasi, eşitlik, özgürlük ve barış için mücadele tarihidir.
Bugün emperyalizmin yeni yönelimlerine uygun olarak AKP eliyle inşa edilen neoliberal, dini muhafazakar, ırkçı ve otoriter bir düzene karşı KESK, dostlarıyla birlikte Türkiye halklarının eşit ve özgür bir şekilde barış içerisinde bir arada yaşayacağı demokratik bir Türkiye’nin inşası mücadelesini sürdürecektir.
Tarihe bakmak, geleceğe bakmaktır!
Madem herkesin barış sürecinde elinden gelen katkıyı vermesinde mutabıkız, tek bir yurttaşımızın burnunun kanamaması için atılacak adımları da desteklemeye hazırız.