Tüm dünyada olduğu gibi ülkemiz de de Dünya gelir ve servet paylaşımına baktığımızda onları üreten emekçiler ve ezilenler aleyhine yeniden düzenlendiği tarihi bir kavşakta olduğumuzu görüyoruz.. Kapitalizm krizlerinden beslenen doğasıyla 1929 dan- 2007 kadar uzanan krizler beslene beslene ekonomik, siyasal,politik, ekolojik, toplumsal alanlarda kendini yeniden üreterek, insan emeğini ve hayatını yok sayan doğasıyla, eşitsizlikleri, adaletsizlikleri derinleşmekte ve bizlerinde bunları bir kadermiş gibi kabul etmemiz beklenmektedir.Ekonomik adaletsizliği ve giderek uçurumlaşan gelir dağılımıyla otoriterleşen yönetimler yaratarak örgütlenmemiz önünde de ciddi engeller yaratılmaktadır. Bu açıdan bakıldığında Dünya emekçilerin yıllar önce kazandığı insanca yaşam ve örgütlenme hakları geçen yüzyıllara rağmen bizlerden esirgenmekte ve AKP iktidarı kendinden önceki iktidarların emek düşmanı politikalarının ayak izlerini sürerek bizlere kölelik yasalarını dayatmakta, hala İLO sözleşmelerine göre kara listede olma ayıbını yaşatmaktadır Hiçbir yeni cilası kalmayan bu yeni dünya düzeni işsizlik,adaletsizlik, iş cinayetleri, iş güvencesiz, esnek çalışma modelleriyle biz emekçilerin yüz yıllardır mücadeleyle elde ettiklerini bir kalemde çizip ‘kemer sıkma ‘bahanesiyle yeni fermanlar çıkararak tüm bu sömürü düzeninin sonuçlarını da yine bizlere fatura etme hazırlığında.’Başka dünya Mümkün’ umudunu yeşertmeye çalışan, yoksulluğun kadar olmadığını bilen kamu emekçilerinin onurlu mücadelesini yürüten KESK, gelir ve servet paylaşımında söz-yetki-kararı onları üretenlere bırakarak emeğin özgürleşmesi içinde mücadele etmektedir.. Bizler verdiğimiz sınıf, emek, demokrasi ve özgürlük mücadelesinin zor olduğunu biliyoruz ve bildiğimiz içinde KESK’iz ve bu onurlu saflarımızı çoktan seçtik.
‘Krizin faturasını ödemeyeceğiz’ diyerek emekçilerin örgütlenmesi ve insanca bir yaşamı tüm herkes için isteyen KESK, yaratılmak istenen korku imparatorluğu içinde tüm ezilen ve emekten yana mücadele edenlerle birlikte birleşik bir mücadele hattı örmeye çalışmaktadır. Umudu çoğaltmaya dün olduğu gibi bugünde çok kararlı olduğunu göstererek, tüm baskı, sindirme, sahte ve yandaş sendikalarla önünün kesilmeye çalışılması ve gözaltlılara rağmen örgütlenme programına tüm Türkiye’de start verdi. Kamu emekçilerinin sözleşmeli kölelere dönüştürülmeye çalışıldığı, 657 nin tasfiyesi ve personel rejim yasası gibi milyonların hayatını etkileyecek emek düşmanı ciddi saldırıların günlerde tüm emekçilerin palandığı bu mücadele dinamiği olan KESK’in ekmeğimize göz koyanlara karşı sesimizi yükselttiğimiz, ülke genelinde başlattığımız örgütlenme kampanyasının birinci günüde operasyonun yapılarak önü kesilmeye çalışılarak göz dağı verilmeye çalışılmıştır.
Dün olduğu gibi bugünde KESK AKP’nin kendinden önceki tüm iktidarlar gibi dünya emperyalistlerine taşeronluk yaparak emeğimizi, geleceğimizi ve yarattığımız tüm değerleri sermaye ye peşkeş edilmesine sesiz kalmayacaktı ve yine öyle yaptı..Yağma yok KESK var!Bugün bizlerle işte burada buluşuldu.
Sadece kamu emekçilerinin değil kamu hizmetlerinden yararlanan tüm kesimlerin yaşamını doğrudan etkileyecek gelişmelerin yaşandığı bir dönemde emekçilerin umudu ve ülkemizin aydınlık yarınlarının yaratılmasında emeği olan KESK’in bir kez daha geleceğimize, iş güvencemize sahip çıkarak mücadelesine devam etmektedir.Üyelerinden aldığı mücadele ruhuyla umudu çoğaltmak için kendi rüzgarını yaratarak demokratik , özgür ve insanca bir yaşam için yoğun bir mücadele programı yürütmek için bugün Türkiye’nin tüm bölgelerinde çalışma yürüten KESK heyetine tüm emek ve demokrasi mücadelesi yürüten dostların sıcaklığıyla hoş geldiniz diyorum.
Sizlerinde bildiği gibi son günlerde gündem başlıkları arasında sık sık Kamu Personel Sisteminin değiştirilmesi konusu yer tutu gündemde tutulmaya çalışılıyor.Biz kamu emekçilerinin gerek iş güvencesi, gerek örgütlenme özgürlüğü gerekse insanca yaşayacak ücretler açısından kara listelere mahkum eden egemenler ve onların iş birlikçisi iktidarlar sayesinde çıkarılan yasal düzenlemelerle ‘Kapı kulu askeri’ bir çalışan ve kölelik şartları dayatılmak isteniyor.özellikle 6111 sayılı torba yasa ile daha da sınırlı hale getirilen iş güvencesini tamamen ortadan kaldırmak için hazırlıklar yapıldığı da artık bir sır olmaktan çıkmış durumda.
Hükümet herkesin bildiği bu sırrı kamuoyu ile paylaşırken gerçekleri çarpıtma konusunda çıraklıktan ustalığa terfi ettiğini bir kez daha gösteriyor. Bu günlerde gazete manşetlerinden eksik olmayan “Memura müjde, memurun verimliliği de ölçülecek”, “Çok çalışan memur çok kazanacak”, “657 sayılı DMK tarihe karışacak”, “Görevini iyi yapmayan memur işten çıkarılabilecek” haberleri de bu ustalığın eseridir.
Bugün kamu personel sisteminin değiştirilmesi ekseninde yapılan tartışmaların aslında yeni olmadığı bilinmektedir.
Hatırlanırsa AKP hükümeti 2003 yılında Kamu Yönetimi Kanunu, Yerel Yönetim Reformu ve Kamu Personel Rejimi Kanunu olmak üzere 3 yasadan oluşan Kamu Yönetimi Reform Taslağı’nı TBMM’ye sunmuş ve taslak çoğunluk oylarıyla meclisten geçmişti. Ancak dönemin Cumhurbaşkanı Sezer yasa taslağını veto etmişti.
Veto edildikten sonra hükümet reform paketini bir bütün olarak yeniden gündeme getirmek yerine parça parça hayata geçirmeye başlamıştır. Ardan geçen 10 yıl içinde paket önemli ölçüde tamamlanmıştır.
10 yıl sonrasında bugün karşı karşıya olduğumuz tabloyu özetlemek gerekirse:On yıl içersinde yapılan özelleştirmelerle kamu hizmetleri alanı piyasanın ihtiyaçlarına göre yeniden düzenlenmiştir.
Özelleştirmeler sonucu yoğun işten çıkarmalar yaşanmış, sendikalar güçsüz hale getirilmiştir. TEKEL örneğinde yaşandığı üzere özelleştirilen kamu işletmelerinin çalışanlarına bugünün çağdaş köleliği olan 4/c statüsü dayatılmıştır.
Özelleştirmelerle vergi kaybına uğrayan hükümet sermayeye teşvik yağdırmaya devam ederken kamu hizmeti alanını gittikçe daraltmıştır.
Kamu hizmeti sunanların ve bu hizmetten yararlananların ekonomik, sosyal yaşamını, çalışma koşullarını, sendikal hak ve özgürlüklerini alt üst eden yasal düzenlemeler, fiili uygumlalar ardı sıra hayata geçirilmiştir.
Biz KESK olarak iş güvencesine dayalı bir istihdam yaratılmasından, çalışanların ortak özgür örgütlenmesinden, mali, sosyal, özlük ve demokratik haklarımızın everensel normları esas alan özgür toplu pazarlık sistemi ile belirlenmesinden, yasakların olmadığı bir çalışma yaşamından yanayız.
Hükümet kamu emekçilerinin ve emeklilerin refahını, özgürlüğünü artırma konusunda samimi ise ekonomik ve sosyal hakları daraltmak için değil genişletmek için adım atmalıdır.
Kamu emekçilerini ve onların hak alma örgütleri sendikaları güçsüzleştiren düzenlemelerden,
Torba yasa ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda yapılan değişiklikler sonucu olabildiğine sınırlandırılan iş güvencemize göz dikmekten vazgeçmelidir.
Tüm çalışanlar için güvenceli iş, güvenceli gelecek talebimize kulaklarını tıkamamalıdır.
Kamu Personel Rejiminde düzenlemeler yapılırken, sadece KESK’in değil 3 milyon kamu emekçisinin de sahiplendiği temel ilkeler göz önünde bulundurulmalıdır.
Kimse bizden kamu emekçilerinin en temel haklarını tehdit eden girişimler karşısında sesiz, tepkisiz kalmamızı, beklemesin. Kamu hizmetlerinin piyasalaştırılarak tamamen tasfiye edilmesine karşı verilen mücadeleyi etkisiz hale getirmeyi hedefleyen saldırılarını sürdürenler her zaman olduğu gibi karşılarında KESK’i bulacaktır.
Emeğin özgürleşmesinin önünde engeller yaratanlara fiili meşru mücadelesiyle karşı koyanların, emek ve demokrasi mücadelesinde bedeller ödemiş ve ödemeye devam eden bir geleneğin mirasçıları KESK’liler olarak iş güvencemizi hiç kimse ile hiçbir platformda müzakere etmeyeceğimizin altını bir kez daha çiziyoruz.
Bu konuda olduğu gibi geleceğimiz ve alın terimiz için grev dahil tüm mücadele yöntemlerini kullanmaktan geri durmayarak buradan kamuoyuna bir kez daha ilan ediyoruz. Ülkemizin gerçek bir vergi adaleti için yıllardır mücadele veren KESK’e Bağlı sendikamız BES, iş güvencesinin kaldırılmasına, uygulanan vergi ve ücret politikalarına karşı “İnsanca Yaşam, Güvenceli İş Güvenli Gelecek, Vergide ve Ücrette Adalet İstiyoruz’ talebiyle 27 Şubat 2013 Çarşamba günü tüm yurtta bir günlük iş bırakma eylemi yaparak AKP iktidarını daha önce uyardığımız gibi bir kez daha uyaracağız.
Kesk in tüm yurtta başlattığı bölge ziyaretleriyle gasp edilmeye çalışılan haklarımız ve talan edilen tüm değerlerimizin kazanılması adına ülkemiz, geleceğimiz ve tüm halkımız için bir taraf olduğumuzu duyurmaya ve kamuoyunu bilgilendirmek için yola çıkan KESK MYK’ sına Manisa Şubeler Platformu olarak tüm üyelerimiz adına başarılar dilemek istiyorum. Kamu emekçileri mücadelesinin ülkemizin demokratik yarınları ve özgür geleceğine ışık tutacağına inancımla sözü KESK heyetine bırakıyorum.
Manisa KESK Şubeler Platformu Yürütmesi Adına
Serpil DENİZ
SES Şb.Bşk.