663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin (KHK) yürürlüğe girdiği 2 Kasım 2011 tarihinden itibaren başlayan ve Kamu Hastane Birlikleri (KHB) uygulamasının fiilen başladığı 2 Kasım 2012 tarihinden sonra da hızlı bir biçimde sürdürülen yeni yapılanma ve personel (Sağlık Çalışanları) hareketlerine yönelik olarak sendikamıza olumsuz uygulama bilgileri gelmektedir. Bu konularda, bakanlığınıza bağlı olan kuruluşlar Halk Sağlığı Kurumu ve Kamu Hastane Kurumu nezdinde bilgilendirmeler yaparak girişimlerde bulunulmuştur. Sağlık Hizmeti’nin sunulmasında Sağlık Çalışanlarının yeri ve önemi tartışılmazdır. Bakanlığınıza bağlı kurumların görev alanı içinde olmakla birlikte, Sağlık Hizmeti’nin sunumu sürecini Denetleyici, koordine edici ve düzenleyici görevi nedeniyle belirtilen olumsuzlukların bakanlığınızca giderilmesi yoluna gidilmesi gereği doğmuştur. Sendikamız Şube, Temsilcilik ve İşyeri temsilcileri üzerinden alınan bilgiler ve çözüm önerilerimiz aşağıdadır:

  • Sağlık alanında “memuriyetten ihraç” cezaları günlük uygulama haline getirilmiş, sendikamıza sık sık ihraç talepli disiplin dosyaları gelmektedir. Bunların bir kısmı kadrolaşmaya bağlı ve sendika üyelerimize yöneliktir. Uygulamaların yargı kararlarıyla bozulması bu iddiamızın haklılığını göstermektedir.
  • Aile Hekimliğinde Ek Yerleştirmelerde Haksızlıklar yaşanmaktadır.

Halk Sağlığı Kurumu’nun uygulamalarında belirteceğimiz adaletsizlikler mevcuttur ve ivedi düzeltilmesi gerekmektedir; Aile Hekimliği ek yerleştirmelerinde doğum izninden dönenler ve askerlik dönüşü başvuran hekimler, yerleştirmelerde listenin en başında, birinci olarak tercih yapmakta ve hizmet puanına bakılmaksızın merkezi birimlere yerleştirilmektedir. Bakanlığın doğum izni dönüşlerindeki mağduriyetleri engellemek adına yaptığı bu düzenlemeler yeni mağduriyetler doğurmaktadır. Örneğin: 14 yıldır ilçede hizmet veren ve 25.000 puanı olan ve ilk yerleştirmelerde il merkezine puanı yetmeyen bir aile hekimi hala il merkezine gelemiyorken; yeni mezun hekimler, sistemin içine dahil olduktan sonra askerlik ya da doğum izini sonrası ilk yerleştirmede liste başı olarak listeye dahil olmakta ve il merkezlerine gidebilmektedir. Belli aralıklarla yapılan ek yerleştirmelerde, öncelik hakkı olan bu izin dönüşü başlayan hekimler nedeniyle 14 yılını ilçelerde çalışan hekimler il merkezlerine gelme şansı bulamamaktadır.

  • İlden ile farklı olmakla birlikte (Genel Sekreterlerin farklı uygulamaları), çalışanların mağduriyetine neden olacak mesai değişikliğine gidilmektedir. Öncelikle yasal düzenleme ile haftalık 40 saate düşürülen mesai saati birçok “birlik”te uygulanmamaktadır. Sağlık Hizmeti’nin özellikleri göz önünde bulundurulmadan düzenleme yapılmaktadır. Sağlık çalışanlarının bir saat öğle yemeği tatili yapma olanağı yokken, yazılı belgelerle bu varmış gibi gösterilmekte, fiilen günde 9, haftada 45 saat çalışılmaktadır. Mesaide esnek uygulamaya geçilmekte, normal gündüz mesaisi neredeyse ortadan kaldırılmakta, çalışanların fiziksel, ruhsal ve sosyal durumlarına bakılmaksızın düzenlemeler yapılmaktadır. Örneğin; 24 saat uygulanan kreş hizmeti olmaması gözetilmeksizin, çocuklu çalışanlara vardiyalı çalışma zorunluluğu getirilmekte, gündüz mesaileri tamamen kaldırılmaya çalışılmaktadır. Eğitim Araştırma ve Devlet Hastaneleri asistan ve hemşirelerin çalışma süreleri genellikle haftada 56 saat bulmakta olup, 64 saate kadar da uzayabilmektedir. Son asistan eylemlerindeki taleplerden biri bu uzun süreli çalışmaya son verilmesidir.
  • 20 Aralık 2012 tarihinde, karar tarihi 30 Ekim 2012 olan, Halk Sağlığı Kurumu Başkanlığı’na bağlı(TSM ve ASM) ve Sağlık Müdürlüklerine bağlı Acil 112 Ambulans Servislerinde çalışan yaklaşık 7000 kişi KHB’ne geçirildiğine dair ÇKYS sistemine yansımıştır. Birinci basamakta Aile Hekimliği uygulamasına geçişiyle aksayan “Koruyucu Sağlık Hizmetleri”, bu uygulamayla daha da aksayacaktır. Bu konu bir yana, sözü edilen görev değişiklileri, mevcut 663 Sayılı KHK’nin geçici 1 ve 2. Maddelerine uygun yapılmamıştır, yürürlükte olan “Atama ve Nakil Yönetmeliği” de uygulanmamıştır. Yapılan atamalarda büyük kentlerde çalışanların mağduriyeti oldukça fazladır.
  • Kamu Hastane Birlikleri Genel Sekreter ve Yöneticileri çalışanların ekonomik, özlük, demokratik ve sosyal haklarının güvencesi ve yasal hakları olan örgütleriyle, sendikalarla (özellikle sendikamız) muhataplık ilişkileri neredeyse askıya alınmış, sendika yönetici ve işyeri temsilcilerinin yasal mevzuattan kazandıkları haklar hiçe sayılarak uygulama yapılmaktadır. Örneğin; Sendikamızın Ordu Şube Başkanı’nın görev yeri değiştirilmiş, Kocaeli Şube Yönetim Kurulu üyesi ilçeye geçici görevle gönderilmiş, Bolu Şube yöneticimizin işyeri değiştirilmiş, yine Bolu ve Diyarbakır illerinde çalışan işyeri temsilcilerimizin işyerleri değiştirilmiştir. Merkez Denetleme Kurulu üyesi ve işyeri temsilcimiz Birlik içi geçici görevlendirme ile karşı karşıya bırakılmıştır.
  • 663 sayılı KHK ve buna bağlı olarak çıkarılan Disiplin Amirliği Yönetmeliği’ne aykırı hiyerarşik ilişki uygulaması görülmektedir. Örneğin; Hastane Başhekimliğine bağlı olması gereken Radyoloji ve laboratuar Üniteleri, Psikologlar, Sosyal Hizmet Uzmanları(Sosyal Çalışmacılar), Diyetisyenler, Eczacılar, Fizyoterapistler… vb. Hastane Bakım Hizmetleri Müdürlüğü tarafından yönetilmeye çalışılmaktadır. Bu durum 13.01.1983 gün ve 117927 mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliğine aykırıdır.
  • Hastanelerin hizmet veren kapalı alan oranını arttırmaya dönük olarak; çalışanların, çalışma, dinlenme ve sosyal alanları neredeyse tamamen yok edilerek hastaneler şantiyeye dönüştürülmüştür. 56-64 saat/hafta mesai yapan asistan hekim ve hemşirelerin dinlenme odaları kapatılmakta, neredeyse tedavi üniteleri yok edilecek kadar daraltılmaktadır. Hizmet üniteleri bu tadilat furyasından payına düşeni almakta, örneğin Ankara Numune EAH’de bu nedenle EKG hizmeti açık alanda, paltolu teknisyenler tarafından verilmektedir.
  • 663 sayılı KHK, ilgili Yönerge, genelge ve yönetmelikler, çalışanların görev tanımları ve görev sınırları bağlamında karışıklık getirmektedir. Oysa uygulamada, ilden ile, hastaneden hastaneye fark göstermekle birlikte, görev tanım ve sınırlarını aşan görevlendirmeler, görev talep etmeler, yerine getirilmemesi halinde de sürgün tehditleri yaşanmaktadır. Örneğin; Dışkapı Yıldırım Beyazıt EAH’de EKG Teknisyeni, EEG veya Solunum Test Laboratuarında görev verilebilmektedir.
  • 30.11.2012 tarih ve 1204 sayılı yazımız ile Bakanlığınıza hizmetli olup görevde yükselme sınavıyla VHKİ kadroyu hakkedenlerin mağduriyeti bildirmiştik. VHKİ Sınavında 70 puan üstünde alanların kadro değişikliği yapılacağı ilan edilmesine rağmen, bu durumda olan yaklaşık 2500 kişinin mağduriyeti devam etmektedir. Mağdur olan çalışanların mağduriyetlerinin giderilmesi için Bakanlığınızın, Maliye Bakanlığından kadro talebinde bulunarak konuya çözüm getirilmesi gerekmektedir.
  • Gerek 4688 Sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Yasası ve gerekse bu yasanın uygulanmasına yönelik Yönetmelik ile Genelgeler, İşveren Devlet Temsilcisi konumundaki yöneticilerin işkolunda mevcut sendikalara aynı mesafede olmalarını emretmektedir. Bu ilke Kamu Hastane Birlikleri yapılanması için kadroların atanmasında belirgin biçimde çiğnenmiştir ve bununla ilgili yasal ve hukuki girişim hakkımız saklı kalmak koşuluyla, bundan sonra Yöneticilerin işkolunda mevcut sendikalara aynı mesafede durması; muhataplık, sendikal çalışma, işyeri toplantıları için salon tahsisi, pano ve temsilcilik odası için olanak sağlanması gibi konularda sendikalar arasında ayırımcı davranış gösterilmemesi için azami özen gösterilmelidir.
  • Sendikalar; kamu hizmeti veren işyeri ve çalışanlar bütünlüğünün bir parçası olup, Anayasal-Yasal güvencelerle kurulmuş tüzel yapılardır. İşyerine idarenin çalışanlara duyuru yapması için iletişim olanaklarını kullanması ne kadar doğru ve gerekli ise, sendikaların bu duyuru olanaklarından yararlanması da o ölçüde doğaldır. Bu amaçla kullanılan Afiş, Bildiri, Broşür, Takvim, Ajanda vb. materyaller bu iletişim olanaklarının bir parçası olarak algılanmalı ve yasakçı bir anlayışla engelleme yapılmamalıdır. Birlikler arasında fark olmakla birlikte, bazı birlik yöneticileri, sendikamıza ait takvimleri “Reklam”, “Promosyon” aracı sayarak asılmasına, dağıtılmasına izin vermeyerek, dağıtılan takvimleri toplamaktadır.
  • Sağlık alanında belirgin olan “Taşeron” çalışmanın sancıları KHB sürecinde daha da artmıştır. Tasarruf, verimlilik, karlılık adına birçok yerde taşeron çalışanlar üzerinden tenkisata gidilerek çalışanlar işten çıkarılmaktadır. Zaten açlık sınırının altında ücretlerle, sosyal haklarından mahrum olarak çalıştırılan bu sağlık işçilerinin işten çıkarılmalarına son verilmeli, çalışma hayatı güvence altına alınarak sosyal haklarının kullandırılması için azami özen gösterilmelidir.
  • Gerek Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı görüş ve kararları, gerekse Yargıtay tarafından onaylanan İş Mahkemeleri kararları taşeron çalışanların “Asli Sağlık İşçisi” olduğu yönündedir. Dolayısıyla işçilerin esas işvereni hastane ve kurum yönetimleri olduğu, dolayısıyla işveren Sağlık Bakanlığı’dır. Bu koşulda çalışanların da kadrolu sağlık çalışanları gibi hakları mevcuttur. Özellikle alt işverenin işçiler adına bankalarla yaptıkları “Promosyon” anlaşmalarından doğan hakların verilmesi gerekmektedir. Bu konudaki mağduriyetin giderilmesi için merkezi genelge yayınlanarak giderilmelidir.
  • Gerek 663 sayılı KHK, gerekse bu anlamda yayınlanmış mevzuatta en çok kullanılan kavramın “Verimlilik” olduğu görülmektedir. Sağlık alanında iş gören meslekler olarak verimliliğin iş barışı, uygun çalışma koşulları, gönüllülük gibi faktörlere bağlı olarak artacağını söylemek yanıltıcı olmayacaktır. Kurum bünyesindeki yöneticilerin buna uygun davranması verilecek sağlık hizmetinin niteliğini de arttıracaktır.
  • 112 Acil Sağlık Hizmetleri’nde 24 saatlik nöbet tutularak çalışma yapılmaktadır. Bu durumda sağlık personelinin haftalık çalışma süresi 40 saat olduğundan aylık 160 saatin üzerinde çalışılan sürelerin karşılığında ya izin verilmesi ya da 657 sayılı kanunun ek 33. Maddesine göre nöbet ücreti verilmesi gerekmektedir. Örneğin bir hemşire 112’de bir ayda 8 nöbet tutmuşsa 192 saat çalışmıştır. 192-160=32 saat üzerinde nöbet ücreti ödenmelidir. Ya da her 8 saate karşılık bir gün izin verilmelidir. Çalışılan ayda dini ve milli bayram günleri varsa bunların da normal mesai süresinden düşülmesi ve fazla çalışmanın ona göre hesaplanması gerekmektedir.

Gerek 112 Acil Sağlık Hizmetleri’nde gerekse de diğer sağlık hizmetlerinde icap nöbeti tutturuluyorsa, icapçının vakaya gidip gitmediğine bakılmaksızın icapçı olduğu süre boyunca 657 sayılı kanunun ek 33. Maddesine göre kendisine icap nöbeti ücreti ödenmesi gerekmektedir. Bilindiği gibi personel olmadığı için icap nöbetleri tutturulmaktadır. Bazı amirler icap nöbet ücreti vermemek için personele izin kullandıracağını vaat etmektedir. Bu durum icapçı çalıştırma anlayışına aykırıdır. Dolayısıyla icap nöbet ücretleri geciktirilmeksizin ödenmelidir.

112 Acil Sağlık Hizmetleri’nde görev yapan personelin yemek yardımından ücretsiz olarak yararlanabilmesi için gerekli düzenlemelerin yapılması sağlanmalıdır.

Bütün bu belirtilenler ışığında, Bakanlık Bağlısı Kurumlar (Türkiye Halk Sağlığı Kurumu, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu ve Türkiye İlaç ve Tıbbî Cihaz Kurumu) ve Bakanlık uhdesindeki sağlık kuruluşlarının (Acil 112 Ambulans Hizmetleri, Hudut ve Sahiller Sağlık ) merkez ve taşra teşkilatına bu konuların hatırlatılmasını sağlayacak bir “GENELGE”nin gönderilmesi, bu genelgenin uygulanmasının titizlikle izlenmesi ve sendikamıza bu konuda bilgi verilmesi için gereğini bilgilerinize sunarız.

 

 

 

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]

×