(24 Ocak Uygulamaları Halen Devam Ediyor)
24 Ocak Ekonomik Kararlarının neoliberal özü 33. yılında da sermaye sahiplerini güldürmeye, emekçiler üzerinde ise sömürü ve baskıyı artırmaya devam ediyor. 12 Eylül askeri darbesiyle birlikte sermaye sahiplerinin “20 yıl işçiler güldü, biz ağladık. Şimdi gülme sırası bizde” şeklindeki açıklamaları, yapılan askeri darbenin en önemli amaçlarından birinin sermayenin önündeki engelleri kaldırma ve ülkedeki işçi sınıfı hareketini gerileterek ülkeyi neoliberal sömürü düzenine mahkûm etmek olduğunu net bir biçimde ortaya koyuyordu. Türkiye’de Süleyman Demirel’in’ başbakan olduğu dönemde Başbakanlık Müsteşarı ve Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşar Vekili Turgut Özal tarafından 1980 yılında hazırlanan (ya da hazırlatılan) ve kamuoyunda ’24 Ocak Ekonomik Kararları’ olarak bilinen ekonomik kararlar ise, ülke ekonomisinin liberalizasyonu açısından önemli bir mihenk taşı oluşturdu. Üstünden 33 yıl geçmiş olmasına rağmen Türkiye’deki emekçiler tarafından asla unutulacağa benzemeyen bu kararlar, günümüze dek uzanan acımasız emek sömürüsünün Türkiye’ye adeta kurumsal olarak yerleştirilmesi işlevini gördü.
KRİZE ÇÖZÜM: NEOLİBERAL SÖMÜRÜ
24 Ocak ekonomik kararlarının Türkiye’ye dikte edilmesi sürecini, dünyada yaşanan ekonomik gelişmelerden bağımsız olarak incelemek yanlış olur. Kapitalizmin altın çağı olarak nitelendirilen 1945-70 yıllarından sonraki dönemde kapitalizm ciddi bir bunalım içine girdi. 1973 ve 1979 yılları arasında yaşanan petrol krizleri, yüksek enflasyon ve işsizlik dünyayı kasıp kavurduğu yıllar oalrak tarihteki yerini aldı. Sermaye sahipleri ise çözümü sermayenin ülkeler arasında serbestçe dolaşımını sağlayacak, ülkelerin gümrük duvarlarını aşındıracak, üretim yapısını değiştirecek ve emekçilerin kazanılmış haklarını budayacak neoliberal ekonomi politikalarının ülkelere dayatılmasında gördü.
12 EYLÜL OLMASA UYGULANAMAZDI
Bugün bile sermayenin önde gelen isimleri tarafından “Türkiye’nin büyümesinin önünü açan kararlar” olarak birçok platformda dile getirilen 24 Ocak Ekonomik Kararları, açıkladığı dönemde ciddi bir toplumsal muhalefetle karşı karşıya kaldı. Süleyman Demirel tarafından meclise getirilen ve ekonominin liberalizasyonunu içeren bu kararlar meclis tarafından onaylanmasına rağmen, yaşanan siyasi istikrarsızlık nedeniyle meclisin yeni oturumlar yapamaması nedeniyle kararın ilgili maddelerine ilişkin yapılması planlanan düzenlemeler Meclis gündemine bir türlü getirilemiyordu. Ayrıca, “toplumsal uyanışın ekonomik gelişmeyi aştığı” o günlerin Türkiye’sinde emek örgütlerinin ve sosyalist siyasi hareketlerin Türkiye ekonomisini emperyalizme daha da teslim etme amacına sahip olan kararları kabul etmesi beklenemezdi. ‘Netekim’, Kenan Evren’in 1991 yılında Milliyet Gazetesine verdiği demeç de aslında 12 Eylül askeri darbesinin temel amacını ortaya koyar nitelikteydi: “Eğer 24 Ocak kararları denen kararların arkasından, 12 Eylül dönemi gelmemiş olsaydı, o tedbirlerin fiyaskoyla sonuçlanacağından hiç şüphem yoktu. Böyle sıkı bir askeri rejim sayesinde o tedbirler meyvesini vermiştir.”
AKP’NİN SİSTEMİ 24 OCAK DÜZENİ
1980’de gerçekleşen askeri darbeden bugüne ise 24 Ocak Kararları madde olarak geçerliğini koruyamasa da, kararların neoliberal özü Türkiye’de kurumsallaşan bir yapı aldı. Kasım 2002 yılında iktidara gelen AKP, Türkiye’de neoliberal politikaların en hızlı yürütücü iktidarı oldu. AKP’nin 10 yıllık iktidarında kamu kurumlarının büyük bölümü 56 milyar dolara satıldı. Tarıma verilen destek azaldı, tarımın milli gelirdeki payı yüzde 8’lere kadar düştü. Dış ticaret önündeki engeller ülke aleyhine düzenlemelerle kaldırıldı. dış ticaretteki açık genişledi. Emek güçleri üzerindeki devlet baskısı arttı, emekçilerin alım gücü sürekli olarak düşüş gösterdi. Emekçiler esnek-güvencesiz çalışmaya itildi. Kamusal bir hak olan eğitim ve sağlık alanı sermayeye devredildi, yurttaşların hakları sermayenin insafına bırakıldı.
24 Ocak Kararları neyi getirdi?
*Türk lirasında yüzde 32,7 oranında devalüasyon yapılarak günlük kur ilanı uygulamasına gidildi.
*Devletin ekonomideki payını küçültücü adımlar atılmış, KİT’lerdeki uygulamaya paralel olarak tarım ürünleri destekleme alımları sınırlandırıldı.
*Gübre, enerji ve ulaştırma dışında sübvansiyonlar kaldırıldı.
*Dış ticaret serbestleştirildi. Yabancı sermaye yatırımları teşvik edildi. Kâr transferlerine kolaylık sağlandı.
*Yurtdışı müteahhitlik hizmetleri desteklendi.
*İthalat kademeli olarak libere edildi. İhracat; vergi iadesi, düşük faizli kredi, imalatçı ihracatçılara ithal girdide gümrük muafiyeti, sektörlere göre farklılaşan teşvik sistemi ile teşvik edildi.
Biz emekçilerin alın teriyle yaratığı tüm değerleri yağmalayan ve örgütlü gücünü parçalayarak esnek, taşeron ve iş güvencesiz çalışma esaslarını koyan zihniyeti emekçilerin sömürülmesi olan bu kararlar 12 Eylül askeri yapısının hazırlayan ekonomik gerekçelerdir.Dünyanın %99 olan tüm ezilenler, emekçiler ve yoksullar buğünde %1 için çalıştırılmakta, savaştırılmakta, iş cinayetleriyle hayatını kaybetmektedir.Bizler artık 24 Ocak Kararlarını ve dünyayı savaş alanına çeviren bu sömürü sisteminin maskesini düşürmek için tarih sahnesindeyiz.
Tüm dünyayı ekolojik olarak, insane hakları olarak emeğin sömürülmesi açısından bir felakete sürükleyen bu kararları ve neo- liberal politikaları kbul etmemiz düşünülemez.Binlerce insanın işkenceden geçirilmesi, ölümlere mahkum edilmesine ve ülkenin ABD dahil tüm eğemenlerin sömürüsüne teslim eden 24 Ocak kararlarını ve hazırlatıcısı olan askeri darbeleri kınıyor ve emeğin özgürleşeceği günleri birlikte mücadele ederek yakalayacağımıza inanıyoruz.
SES Manisa şube Yönetim Kurulu Adına
Şube Mali Sekreteri
Metin KAYGISIZ