SAĞLIK BAKANINA, ŞİDDET ARAŞTIRMA KOMİSYONUNA, MUHALAFET PARTİLERİNE, KAMUOYUNA SESLENİYORUZ……
…
Her Ersin Aslan dediğimizde bizim içimiz acıyor. Kahroluyoruz. Ama şiddete doymayan insanlar ne yazık ki çoğunlukta….Şiddeti görmezden gelen yöneticiler çoğunlukta
Kim “dur” diyecek bu şiddete….vahşete…çılgınlığa..
Elbette kuyumcu da şiddet uygulamalı sağlıkçıya. Kuyumcunun millet vekili, kaymakam, ya da her hangi bir insandan ne farkı var.? Diğerlerinin doktor veya sağlık çalışanını dövmeye, hatta öldürmeye hakkı varsa bu hak kuyumcudan neden esirgensin. Üstelik kuyumcunun parası da var… Silahı da var
Bir hasta yakını üstelik bir bayan bir anne, Dr. Fatma Sucu ve diğer asistan ve intörn doktorlara saldırıyor. O hasta yakını annemize sesleniyorum sizin kızınız sayılabilecek o doktor size ne yaptı da saldırdınız.
Bir kuyumcu bu kez Doktor arkadaşımız İsmet Güneş’in “böyle davranmamalıydınız” ikazına; “bak ben neler yapabilirim” diyerek kafa atıyor….Kutluyoruz sizi sayın kuyumcu…Sizin ya da sevdiklerinizden birinin hastalanması halinde gurur ile doktorun karşısına geçerek şu tarihte bir doktora kafa atmıştım diyerek size fazladan saygı duyulmasını sağlayacak etiketinizi açıklayabilirsiniz…Çevrenize, çocuklarınıza bu anınızı gurur ile anlatabilirsiniz..
Örnekler çok sayın basın mensupları, Beyin cerrahisi uzmanı arkadaşımız İbrahim Yeral beye saldırı oldu….Suriye ile ilgili kamplarda bayan doktorlarımıza saldırı oldu…Diyarbakır’da bir hemşireye bizim güvenliğimizi sağlayacak olan bir polis memuru saldırmış…Teşekkür ederiz… Bu işin sonunun nereye kadar gideceği hakkında aklı selim bir yorum var mı?
Peki gerçekte bu kuyumcu, o anne, polis memuru ne kadar suçlu? Yasalar çerçevesinde şiddete uğrayanın hakları korunsa, ciddi bir yaptırım uygulansa canı isteyen, bu kuyumcu gibi, doktora ya da sağlıkçıya saldırır mı?
O zaman lütfen açıklayın sayın sağlık bakanı, şiddet araştırma komisyonu, muhalefet partileri ve kamuoyu neyi bekliyorsunuz….
Doktorlar ve sağlık çalışanları başka evrenlerden gelmediler….Başka ülkenin insanları da değiller….Bunlar hastanın düşmanı değil, bunlar hastanın kötülüğünü isteyen insanlar değiller….Sistemden kaynaklanan sorunların, özel hastanelere gidememenizin, bazı ilaçları bulamamanızın sorumlusu da doktorlar değil…Kotanız dolduğu için yarım kalan tahlillerinizi 15 gün sonra yapabilmenizin de sorumlusu doktor ve sağlık çalışanları değil…Bunların sorumlusu sağlık bakanlığının anketlerinde halkın %90’ı memnun diye açıkladığı “sağlıkta dönüşüm programıdır…
Peki bu işin vebali kime yüklenmeli..Elbette başta, veda edebileceği söylenen sayın sağlık bakanına, sağlıkta şiddeti araştıran meclis komisyonuna, muhalefet partilerine bir de elini vicdanına koymayan, öfkesini kontrol edemeyen, saldırganlığı bir marifetmiş gibi gören kadir kıymet bilen!!! Saldırgan hasta ve yakınlarına elbette.
Bizler artan baskı ve itibarsızlaştırmalara karşın, performansa karşın, bu kadar sıradan saldırılara karşın işimizin başında ve hastamızın yanında olmaya çalışacağız… Lütfen herkes görev ve sorumluluğunu bilsin. Yasal düzenlemeyi, hasta ve yakınlarının öfke kontrollerini yapmalarını bekliyor sabrımızın son noktasında olduğumuzu kamuoyuna duyuyoruz.
GAZİANTEP-KİLİS TABİP ODASI
SES GAZİANTEP ŞUBESİ