Değerli Basın emekçileri, değerli halkımız;
Sağlık ortamında şiddet ne yazık ki son yıllarda tahammül edilemez ölçüde artmıştır. Bu saldırılarabirkaç örnek vermek gerekirse; İ.Ü. KARDİYOLOJİ ENSTİTÜSÜ’NDE, 11.03.2011 tarihinde, gece vardiyasında cerrahi yoğun bakım ünitesinde çalışan sağlık çalışanlarına, hasta yakınları tarafından saldırı gerçekleştirilmiştir. Bu saldırı sonucunda, bir hastabakıcı personel kafa ve çene travması nedeniyle, üç hekim ise bedensel ve ruhsal travma nedeniyle iş göremezlik raporu almışlardır. Yine Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde 22 Haziran 2012 günü arkadaşımız asistan Dr. Veysi Çeri hastası tarafından bıçaklı saldırıya uğrayarak yaralanmıştır.
Yıllardır “Sağlıkta Ticaret Ölüm Demektir” diyerek uygulanan ticari sağlık politikaları nedeniyle hastalarımızın sağlığından ve hayatından endişe duyarken, hatırlanacağı gibi 17 Nisan 2012 tarihinde Gaziantep’te sağlık çalışanı Dr. Ersin Arslan’ın bir hasta yakını tarafından öldürülerek bu politikalara kurban edilmiştir.
Sağlık personeline yapılan saldırı vetehditler hala sürüyor.
Öyleki hekime ve sağlık çalışanlarına fiziki şiddet, sözlü hakaretler, cana kast olağan hale gelmeye başlamıştır.
Ne yazık ki 28 Kasım 2012 tarihinde İ.Ü. Kardiyoloji Enstitüsü Koroner Yoğun Bakım Ünitesinde saat 22.00 da vefat eden hastanın yakınlarına, hastanın bakımından sorumlu hekim tarafından ölüm nedenihakkında bilgilendirme yapılmış olmasına rağmen, hasta yakınlarının durumu kabul etmek istememesi üzerine başlayan tartışma sonrası, hasta yakınları tarafından sağlık çalışanları sözlü hakaret ve fiziksel şiddete maruz kalmış; Yoğun Bakım Ünitesinin kapısı yangın söndürme tüpleri ile kırılarak açılmış, Üniteye giren hasta yakınlarıtarafından içerde yatan kalp hastalığı olan ve strese maruz kalmaması gereken hastaların yanında hemşire ve doktor odalarının da kapıları ve camları kırılmıştır.
Bir çok sağlık çalışanı korkuyla kendini tuvaletlere ve diğer odalara kilitlemiştir. Ölen hastanın naşı hasta yakınları tarafından zorla ve sağlık çalışanlarına darp uygulanarak acil polikliniğine indirilmiş, acil ünitesindeki sağlık çalışanlarına sözlü ve fiziksel şiddet uygulanarak hastanın ölmediğinin kendilerine söylenmesi istenmiş;başka bir serviste çalışan hemşire arkadaş yakapaça acile götürülmüş ve ölen hastaya bakması istenmiştir. Daha sonra yine tehdit ve hakaretlerle ölen hasta ve yine klinikte kalp hastası olarak yatan kardeşi hiç bir kontrole izin verilmeden hasta yakınları tarafından İstanbul Tıp fakültesine getirilmiş, burada yine tehditlerle ölen hastalarına bakılması istenmiştir. Bu süreç Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde de devam etmiştir.
Bu olay nedeniyle hem sağlık çalışanları hem de diğer hasta ve hasta yakınları psikolojik travma almışlardır.
Biz biliyoruz ki her ölüm erken ölümdür, ölümü kabullenmek aile için çok zor bazen ise imkânsızdır.
Ancak sağlık hizmetini her türlü olumsuz koşullara rağmen sunan, sınırlı imkanlarla insanı yaşatmayı görev olarak önüne koyan sağlık çalışanlarını bu ölümden sorumlu tutarak şiddete başvurmak kabul edilir bir durum değildir.
Asıl sorgulanması gereken bütçeden kamu sağlığına yeteri kadar bütçe ayırmayan, Sağlıkta Dönüşüm Programı ve performans sistemi ile sağlığı alınır satılır bir mal haline getiren hükümet politikalarıdır. Öyleki bir yıl önceki saldırı sonrası güvenlik görevli sayısı artırılması gerekirken mali tedbirler gerekçesi ile güvenli elemanı sayısı azaltılmıştır.
Bir kez daha hatırlatıyoruz: sağlık çalışanlarına yönelik her geçen gün artarak devam eden şiddetin nedeni; sağlık çalışanlarını hasta ve hasta yakınlarıyla karşı karşıya getiren Sağlık Bakanı ve Başbakanın kışkırtıcı üslubudur.
Sağlık Bakanı ve Başbakana sesleniyoruz!
Bu şiddetin nedeni;
- Tekelinize aldığınız yazılı ve görsel medya eliyle neredeyse her gün reklamını yaptığınız, görünce hayal kırıklığı yaratan sağlık sisteminizdir.
- Hastayı “müşteri”, sağlık çalışanını onun hizmetkârı gibi gören ve bunu sürekli dillendiren anlayışınız, sağlık çalışanlarını itibarsızlaştıran açıklamalarınızdır.
- İstediğiniz hekimi seçebilirsinizdemagojiniz ile başvurulan tüm sağlık kuruluşlarında her kademede, 14 ayrı kalemde katkı ve katılım payı almanızdır.
- Özel sağlık kuruluşlarına vermek zorunda kalınan ilave ücretlerdir.
- Acil servisleri bile paralı hale getirmenizdir.
Bu saldırının ve şiddetin nedeni;
- Sağlığı piyasanın koşullarına göre yeniden yapılandırmanız ve sermayeye peşkeş çekme çabalarınızdır.
- Parası olanın parası kadar sağlık hizmeti” alabildiği “sağlıkta dönüşüm programı”dır.
Sayın Sağlık Bakanı, “dönüşüm” dediğiniz aslında “sağlıkta paylaşım” olan bu sisteminizin hastalar ve sağlık çalışanları açısından iflas ettiği apaçık ortadadır. Bu sisteminizin devam etmesindeki ısrarınız ise sağlık tekellerinin çıkarları doğrultusunda hareket ettiğinizin göstergesidir.
Gün geçmiyor ki bir sağlık çalışanı saldırıya maruz kalmasın. Bunun için vakit varken bu sisteminizi uygulamaktan vazgeçin, halkın bu sağlık sisteminden memnun olduğu iddianızdan da vazgeçin.Bu kadar sağlık çalışanının şiddete maruz kalması sizi rahatsız etmiyor mu?
Tüm bunlar, Sağlık Bakanının çizdiği sahte pembe tabloyu göremeyen hasta ve hasta yakınlarının, ortaya çıkan sorunlardan, o an karşısında gördüğü sağlık personelini sorumlu tutmasına veşiddetin artışına neden olmaktadır.
Yaşanan saldırıyı kınıyor, bir kez daha tekrarlanmamasını umut etmek istiyoruz!
Sağlık Bakanı’nı uyarıyoruz!
Sağlık emekçilerini, özelleştirilen sağlık sistemindeki sorunların sorumlusu olarak hedef göstermekten, halkla-sağlık personelini, çıkarları çatışan taraflar olarak göstermekten, güven yerine düşmanlığı körüklemekten vazgeçin!
Bizler herkesin eşit-nitelikli-ücretsiz-ulaşılabilir sağlık hakkını savunuyoruz ve talep ediyoruz!
Kâra ve işlem sayısına endekslenen döner sermaye-performans uygulamasından vazgeçilsin.
Can güvenliğimiz, iş güvenliğimiz sağlansın. İnsanca çalışma ve yaşam koşulları ile maaşlarımızın insanca yaşayabileceğimiz düzeye yükseltilsin.
Halkımıza sesleniyoruz. Hükümetin sağlıkta özelleştirme oyununa gelmeyin. Sağlığın özelleştirilmesine dur demek için sağlık emekçileri ile birlikte mücadeleyi yükseltin. Sağlık emekçilerine yönelik şiddete karşı, sağlık emekçilerinin yanında olun. Unutmayın ki, can güvenliği tehdit altında olan bir sağlık emekçisinden nitelikli sağlık hizmeti vermesi beklenemez.
Son olarak şunu ifade etmek isteriz ki;
Şiddeti doğuran bu sağlık sisteme karşı mücadelemiz sürecek ve giderek büyüyecektir. Sağlık emekçileri başta olmaküzere tüm emekçileri, biz sağlık çalışanlarını ve hizmet verdiğimiz halkı mağdur eden bu sisteme karşı birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.
SES İSTANBUL/AKSARAY ŞUBE