Gün geçmiyor ki AKP hükümetinin dayanaksız ve mantık dışı uygulamaları hayatımızda yeni bir çarpıklığa neden olmasın. Nüfusu 500 bini aşmış bir ilde kadın doğum hastalarına sadece bir poliklinikle hizmet verilmesi, her gün onlarca anne adayı ve kadın hastalarımızın bırakın tedavi olmayı, doktor yüzü bile görmeden evine geri gönderilmesi halkın cezalandırılması değil de nedir.
Bu tür sorunlardan bi habermiş gibi davranan yetkililer soruna çare aramak bir yana dursun, emeğin sömürülmesine sebep olan politikalara boyun eğerek sadece halkın değil, çalışanların da gasp etmektedirler engel olmaktadır. Her geçen gün gelirlerini biraz daha artıran, geçtiğimiz dönemlerde zor durumdaki hastanelere para göndererek destekte bulunan hastanemizin bu günkü durumu sağlık emekçilerine fazla mesai ücretlerini bile ödeyemeyecek duruma düşmüştür. Bu da yetmez mi gibi personele ödenen döner sermayenin zorunlu sabit ek ödemeye indirilmesi kabul edilebilir bir durum değildir.
Öncelikle etik olmayan toplam kalite uygulamasıyla ve mantık dışı politikalarıyla Sağlık Bakanlığı bu sorunun asıl muhatabıdır. Toplam kalite yönetimi ile hastanelere dayatılanlar, personelin özverili çalışmalarına ek yük bindirirken mali kazanımlarını da olumsuz etkilemiştir..
Buradan iktidar sarhoşluğu ile gücü elinde tuttuğunu sananlara soruyoruz:
-Kamu hastane birliklerinin kurulması ve yönetici pozisyonlarının belirsiz olması sorumluluğunuzu ortadan kaldırıyor mu?
-Hastane yönetiminin SGK’ dan alacaklarının tahsili için gerekli iradeyi göstermede geç kaldığınız,bunun sonucunda hastanenin borçlandırılıp 86 olan kalite puanının 12 puan düşürülerek 74’ten hesaplanması, yani personelin hak ettiğinin yüzde yirmi beşinin personelden kesilerek hastane kasasına devredilmesindeki sorumluluğunun farkındamısınız.
Hastanenin bu kadar borçlanıp hacizli duruma düşmesi sonucu başlayan ve uzun süre devam edeceği tahmin edilen bu sürecin önüne geçmek için siz yetkililer üzerinize düşen görevi ne zaman yerine getireceksiniz?
-Emekçilerin iş barışının bozulduğu bu hastanede hekimlerin mecburi hizmetleri sona erdiğinde hemen gitmeleri, acil servislerin aşırı yoğunluktan işleyemez hale gelmesi ve sadece bir iki hekimle hizmet vermesi, özellikle çocuk servisinde geleceğimizin teminatı çocuklarımızın istiflenerek bir yatağa ikişer, üçer yatırılması siz yetkilileri hiç rahatsız etmiyor mu?
Son olarak şunu tekrar tekrar söylüyoruz.
– Bizler, emekçiyi ve beraberinde halkı sömüren anti demokratik ve etik dışı uygulamaların sorumlularına sesleniyoruz; sizler bu uygulamalardan vazgeçene kadar demokratik mücadelemizi sürdürecek ve bu hak kayıplarının takipçisi olacağız.
Yaşasın KESK, yaşasın SES, yaşasın örgütlü mücadelemiz.
Esat ALTUNIŞIK
SES ŞUBE BAŞKANI