1 Eylül Dünya Barış gününe; Suriye üzerinden savaş tamtamlarının çalınmaya başlandığı koşullarda giriyoruz.
ABD emperyalizminin çıkarlarına yedeklenmiş olan AKP hükümeti ve Türkiye’nin dış politikası, giderek daha fazla çatışmalı bir yönde ilerlemektedir. Suriye’de sadece muhalifleri desteklemekle kalmayan hükümet, muhaliflere her türden para, silah ve eğitim olanaklarını sağlayarak fiilen bir çatışmanın tarafı haline gelmiştir. AKP hükümetinin dış politikasında sadece Suriye ile ilişkiler değil, Irak ve İran’la da ilişkiler çatışmalı ve karşılıklı ağır suçlamalara varan bir noktaya evrilmiştir.
Ortadoğu’da kaynayan emperyalist kazan, bölge halkları arasında kin ve nifak tohumları ekerken, bölgeyi giderek çatışmalı bir noktaya getirmektedir.
Bugün düşecek, yarın düşecek, iki aylık ömrü kaldı denen Esad yönetimi, bütün dış güçlerin ve emperyalist ülkelerin muhaliflere her türden desteğine rağmen ayaktadır ve bu süreç başta AKP hükümeti olmak üzere diğer emperyalist ülkeleri düşündürmektedir.
ABD esas olarak Suriye’de rejimi değiştirmek çabasındadır. Fakat yaşanan gelişmeler sorunun ne yönde ilerleyeceğini, Esad’ın ne kadar daha varlığını sürdüreceği, Esad giderse, Suriye’nin üçe bölüneceği senaryoları ortalıkta dolaşmaktadır.
“Suriye sadece Suriye’den ibaret değildir” sözü bir kez daha gerçekliğin ifadesi olarak egemenleri düşündürmektedir. Suriye’deki çatışmalı ortam, Lübnan’a yansımış ve mezhepler arasında kısmi çatışmalar yaşanmaktadır.
“Özgür Suriye Ordusu” denen kesimlerin, paramilitarist güçler olduğu artık her açıdan ortaya çıkmıştır. Ortaya çıkan bu durum artık gizlenemez hale gelmiştir.
Hatay’da yaşayan halk tedirginlik içindedir ve AKP hükümeti tüm eleştirilere kulaklarını tıkamış, üç maymunu oynamaktadır. Ana muhalefet partisi milletvekilleri bile kamplara girememiş ve buralarda neler olduğu, nelerin yaşandığına dair bilgi alamamışlardır.
Bütün bu gelişmeler ışığında, 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde, AKP hükümetinin bölgede savaş politikalarına karşı savaşları lanetliyoruz. Savaşa karşı barış ve kardeşlik ön plana çıkarılmalıdır.
Kendi ülkesinde demokrasinin zerresi olmayan, siyasi parti yöneticilerini, belediye başkanlarını, gazetecileri, sendikacıları ve öğrencileri tutuklayan Türkiye Yönetimi, Esad’a demokrasi dersi veriyor. Kürt halkının taleplerini yok sayan, kendi halkının üstüne bomba yağdıran AKP hükümeti, Esad’ı katliam yapmakla suçluyor.
Türkiye’yi yönetenler, dışarıda ve içeride, her platformda savaşçı ve şiddet yanlısı düşmanca çıkışlarla “sıfır sorunlu” komşuluk ilişkilerinden, tüm komşularıyla düşman durumuna geldiler. AKP’nin dış politikası her yönüyle iflas etmiştir.
Emperyalizm ve gericilik Bölge’nin mazlum halklarının ‘özgürlük’ istemlerinin yerine halklar/mezhepler arasında çatışmayı/boğazlaşmayı geçirmek istiyor.
Bu emperyalist kuşatmaya karşı Bölge’nin farklı halkları ve inançları arasında birlik, mücadele ve dayanışmayı örmeye çağırıyoruz.
İlimize Kisecik radar üssünden sonra, ikinci NATO radar üssü kuruluyor. Türkiye Suriye ilişkileri düşmanlık noktasına gelmişken neden tamda Suriye sınırına ikinci bir radar üssü kuruluyor? Buradaki amaç nedir. Türkiye-Suriye sınırının sıfır noktasına uydu sistemli radar üssü kurulması Antakya halkı olarak bizi kaygılandırıyor. NATO tarafından kurulduğu söylenen radar üssünün ABD askerleri tarafından kullanılacağı, Suriye, İran, Irak ve Ortadoğu’yu izleme dinleme görevlerini gerçekleştireceği belirtiliyor. Bu daha fazla komşularla düşmanlık anlamına gelmektedir. AKP hükümeti bir an önce bu üssü yapmaktan vazgeçmelidir.
Türkiye ve Ortadoğu’da emperyalist işgal, asker ve üsler istemiyoruz.
- El Kaide militanları sınır dışı edilsin!
- Apaydın kampı kapatılsın!
- Mahallelere yerleştirilmiş eli silahlı militanların statüleri açıklansın
AKP savaş politikalarından vazgeçsin