İki hafta önce Üniversitemiz Tıp ve Diş Hekimliği Fakültesinde eğitim gören 13 öğrenci tutuklandı. Dönem sonu ve sınav dönemine denk getirilen bu tutuklamalar ile bu öğrencilerimizin ciddi mağduriyete yol açmıştır. Sorguları sırasında sorulan ve basına da yansıyan sorulardan suçlamaların önemli bir kısmını, Üniversitemizin yasal bir kulübü olan Halk Sağlığı Topluluğu içinde yürüttükleri faaliyetler ve Topluluk odasında yapılan ortam dinlemelerinin oluşturduğu anlaşılmakta.
Hiçbir yerde kabul edilemeyecek “sözden suç, suçlu ve kanıt yaratma” ilkelliğinin, düşünceden bilim yaratma iddiasındaki üniversitelerde kendine yer bulması olsa olsa trajik-komedik bir durumdur. Dolayısı ile öğrencilerin aralarındaki sohbetlerden “terörist” üretenlerin, Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Komitesinden de örgüt komitesi yaratma gayretine şaşırmıyoruz. Ancak bir üniversite kampüsü içinde odalara dinleme cihazları yerleştirilmesi, üniversite öğrencilerinin kendi kimlikleri ile açıkça katıldığı etkinliklerden “kanıt” üretilmesi, ve böylesi dayanaklar ile 13 üniversiteli gencin özgürlülerinin ve geleceklerinin alıkonulması kabul edilemez uygulamalardır.
Öğrencilerimizin topluluk odasında aralarında ne konuştukları bizleri ilgilendirmez. İnsanlar aralarındaki “sohbetler” ile değil başka insanlara açıkladıkları düşünceleri, dünya ile paylaştıkları etkinlikleri ile tanımlanır. Üniversitedeki yasal topluluklarının ismine bakınca, suçlandıkları etkinliklerde ifade ettikleri düşüncelerine bakınca, üniversite öğrencilerinin yoksulların sağlığından ve bilimsel-özgür bir üniversiteden yana oldukları kolayca anlaşılabilir. Kaldıkları evlerin, yurdun adresi belli, katıldıkları yasal bir mitingde tuttukları pankartın arkasında yüzleri-sözleri belli bu gençlerin dünyaya söyledikleri ilan ettikleri bu sözleri bizi rahatsız etmiyor. Hafiyelik ile elde edilmiş sözlerin ise üniversitede geçerliliği yoktur.
Üniversitedeki öğrenciyi, akademisyeni konuşmaktan korkar hale getirirseniz, topluluk odalarına kadar sızmış bir takip-kontrol altına alır iseniz, öğrencilerin yan yana geldiği yerleri potansiyel terör örgütlenmeleri olarak görürseniz, yarın serbest bırakılsalar da, ne o gençlerin zihninde, ne de gözaltındaki o kampüste özgür düşünceye güven kalmaz. İşte bu tutuklamalar ile bir Haziran günü sadece Tıp fakültesinden 12 öğrenci eksiltilmedi, asıl bu güven eksildi.
Sincan F tipi cezaevinde Üniversitenin özgürlüğü tutukludur. Yıllar önce Manisa’da gençler benzer suçlamalar ile tutuklanmış ardından serbest kalmışlardı. Geriye utanç dolu “Manisalı Gençler” sözü kaldı. “Hacettepeli Gençler” kavramını da siz karartmayın.