PİYASACI UYGULAMALARA, KHK’LERE, BASKI VE TUTUKLAMALARA İNAT MÜCEDALEYE DEVAM!

Facebook
Twitter
WhatsApp

AKP iktidarı döneminde; sağlık hizmeti başta olmak üzere
kamu hizmetlerini tamamen piyasalaştırmayı, ticarileştirmeyi ve sonunda
özelleştirmeyi temel politika olarak benimsemiştir.

Sağlık alanında “DÖNÜŞÜM” çalışmalarının hızlanmaya başladığı bu dönemlerde, sağlık
alanında yapıldığı iddia edilen  REFORM”un, sağlık hizmetinin üretimi,
finansmanı ve organizasyonunu kapsayan sağlık alanındaki yapısal değişiklikler
anlamına geldiği bilinmektedir. Türkiye’de sağlık reformları uygulanırken,
Dünya Bankası ve İMF politikaları esas alınmış, sağlığın metalaştırılma
politikaları uygulanmaya başlamıştır. Artık
sağlık, sermaye açısından emeğin yeniden üretimi için gerekli olmanın yanında,
sermaye birikimine de katkısı olacak şekilde politikaların uygulanmaya
başlanmasıyla yeniden düzenlenmektedir.

2002 yılı öncesi hükümetler; İMF ve DB tarafından
dayatılan “yapısal uyum programlarını”;
emekçilerin mücadelesi, finansman zorluğu, koalisyon hükümetleri olması vb.
nedenlerden dolayı istedikleri düzeyde hayata geçirememişlerdir. Ancak, 2002
yılında tek başına iktidara gelen AKP hükümeti “SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM”, bizce sağlıkta YIKIM sürecini, TBMM deki çoğunluğu üzerinden hareket ederek hızla
hayata geçirmeye başlamıştır.

Birinci basamak sağlık hizmetinde muayenehane anlamına gelen
Aile Hekimliği sistemine geçilmesi,

2. ve 3. basamak sağlık hizmetinde Kamu Hastaneleri
Birlikleri’nin kurulması ve hastanelerin işletme haline getirilmesi, Eğitim
Kurumu niteliği hiçe sayılarak Üniversite Hastanelerine el konması,

Finansmanın vergilerden karşılanması yerine genel sağlık
sigortası (GSS) üzerinden, getirilen ikinci bir sağlık vergisi ile
karşılanması,

Sağlık alanında çalışanların, çoğunluğu taşeron şirket personeli
olmak üzere, güvencesiz ve sözleşmeli çalışmaya mahkum edilmesi şeklinde;

Piyasacı dönüşümün dört
temel sacayağı da büyük ölçüde tamamlanmıştır.

En son 2 Kasım 2011’de çıkarılan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) 
ile artık sağlıkta piyasalaşmanın önündeki engeller kaldırılmıştır. KHK’ler darbe ürünü yasalardır.
Baskıcı-otoriter sistemlerde başvurulan yöntemlerdir. Bırakın sağlık
örgütlerinin ve halkın örgütlü kurumlarını; AKP, meclisten, hatta kendi
milletvekillerinden bile yasayı kaçırmıştır. Bakanlar Kurulu istediği gibi at
koşturmaktadır. Bir yandan bunlar yaşanırken, toplumun tüm muhalif örgütlerini
de; baskı, sürgün, gözaltı, tutuklama furyaları, gaz bombaları ve coplarla
sindirmekte, baskı altına almaktadır. Emekçiler ve halk için daha yaşanılır bir
ülke mücadelesi veren SES’e  ve KESK’e
yönelimin anlamını biliyoruz. Çünkü bizler kurmak istedikleri sömürü sistemine
karşıyız. Sistem bize rağmen dayatılan bir sistemdir, onların sistemidir.

Bu sistemde; sağlık ve sosyal hizmet
emekçilerinin iş, ücret ve gelecek güvencesi bitirilmek istenmektedir. Artık bu
sistemde esnek, kuralsız ve güvencesiz, sözleşmeli çalışma esas haline
getirilmektedir. Bu sistemde;
hastaneler sınıflandırılmakta, emekçiler ve yoksul halk başta olmak üzere ,
parasına göre başvuracağı hastanelere göre sınıflara ayrılmaktadır.

 

Bu sistem’de yoksulların ve düşük gelir
gruplarının sağlık hizmetlerine erişimi gittikçe zorlaşmaktadır. AKP
hükümetinin, “SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM” diye
süslü laflarla Türkiye’ye yutturmaya çalıştığı sistemde reklam/masal dönemi
bitti. Şimdi asıl film oynamaya başlıyor. Sağlık sistemi daha fazla
piyasalaştırılıyor, ticarileştiriliyor, alınıp-satılan mal haline
getiriliyor.  Başbakanın dediği gibi, “ne kadar para o kadar köfte” dönemi,
yani paran kadar sağlık dönemi başlamıştır.

Biz Sağlık ve Sosyal
Hizmet Emekçileri Sendikası olarak;

Sağlık Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında 663
sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Sağlık Bakanlığı’nın sağlık hizmeti
sunumundan çekilerek sağlık holdingine dönüşmesini,

Devlet hastanelerini şirket hastanelerine dönüştüren kamu
hastane birliklerini,

Kamu-özel ortaklığı adı altında riski devletin alıp kârı
yerli/yabancı tekellerin toplayacağı, katrilyonlarca liralık soygunu,

Kamu sağlık bütçesinin özel hastanelere peşkeş çekilmesini,

Katkı-katılım paylarını,

GSS primini ödeyemeyen hastaların hastane kapılarından geri
çevrilmesini,

Özel hastanelerde “ilave ücret” adı altında alınan bıçak
parasını,

Vicdanın, ahlâkın, insanlığın sıfır noktası “istisnai sağlık
hizmetleri”ni,

“Yeşil alan uygulaması” adı altında acil servislerin bile
paralı hale getirilmesini,

Sağlık hizmetlerinin meta haline getirilmesini, sağlık
alanının piyasanın vahşi koşullarına terk edilmesini, sağlıkta özelleştirmeyi

Güvencesiz, esnek, kuralsız, kölece çalışmayı

 REDDEDİYORUZ.

 

TALEPLERİMİZ AÇIKTIR.

Sağlık için ayrılan bütün kamusal kaynaklar kamu sağlık
sistemi için kullanılmalıdır.

Sağlıkta taşeron çalışma yasaklanmalıdır.

Bütün sağlık ve sosyal hizmet emekçileri güvenceli istihdam,
insanca yaşayabilecekleri ve emekliliğe yansıyan güvenceli ücret ve grevli,
toplu sözleşmeli sendikal haklara kavuşturulmalıdır.

Sağlık çalışanlarının mesleki bağımsızlıklarını yok eden her
türlü idari-mali kısıtlamalara son verilmeli; kamuda performansa dayalı döner
sermaye, özelde ciro baskısı gibi sağlık mesleklerinin insani doğasına aykırı
olan uygulamalardan vazgeçilmelidir.

Sağlık, bütün insanların doğuştan kazandığı temel bir
haktır.

Sağlık hizmetleri herkes için eşit, ulaşılabilir, nitelikli,
parasız ve anadilinde olmalıdır.

Bütün sağlık harcamaları, başkaca hiçbir katkı-katılım payı,
ilave ücret, sağlık primi koşulu olmadan genel vergilerden karşılanmalıdır.

Odağında kâr değil toplumsal yarar, piyasa değil insan olan
kamu sağlık hizmetleri devletin vazgeçilmez ve zorunlu görevidir.

 

Sağlık örgütlenmesinin her düzeyleri toplum katılımına açık
olmalıdır.

 

Bedensel, ruhsal ve sosyal bir iyilik hali olan sağlığın
korunup geliştirilebilmesi için koruyucu sağlık hizmetlerine öncelik verilmelidir.

 

SES
olarak; sağlık ve soysal hizmet emekçilerinin ekonomik, özlük demokratik
hakları ile halkın sağlık hakkı için birleşik mücadeleden yana olan halkla
örgütlü yapılarıyla, işkolumuzdaki örgütlerle el ele veriyor, yan yana
geliyoruz. İş yerlerinde işyeri sağlıkçılar meclisleri, kentlerde sağlık hakkı
meclislerinin kurulmasına geliştirilmesine öncülük ediyoruz. 11 Mart 2012’de
Ankara’da Türkiye Büyük Sağlık Hakkı Meclisinin açılışına öncülük ettik, katkı
sunduk, geliştirmeye devam edeceğiz.

 

Buradan AKP hükümetine sesleniyoruz;

11 Mart’ta
TBSHM’nin aldığı kararları en iyi şekilde hayata geçirmek için ne gerekiyorsa
yapacağız. Sadece son 1 yıldaki; 27 Şubat- 13 Mart- 19,20 Nisan, 21 Aralık
eylemlerimize size pratiğimizin ne olacağını göstermeye yetecektir. Bundan
sonrada eylemlerimizin ivmesini yükselterek devam edeceğiz.

 

Yöneticilerimizi,
temsilcilerimizi, üyelerimizi, gözaltına alıp cezaevlerinde alıkoysanız bile bu
mücadele devam edecek ve kazanacağız. Gerçek anlamda kutlayacağımız sağlık
haftalarını ve bayramlarını mutlaka yaratacağız.

 

 

KAZANACAĞIZ ÇÜNKÜ BİZ HAKLIYIZ.

YAŞASIN SES

YAŞASIN ÖRGÜTLÜ MÜCADELEMİZ

 

                                                                      










İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]