Bugün, Kamu emekçilerine toplu sözleşme hakkı tanınacağı iddia
edilen 12 Eylül referandumunun üzerinden tam 18 ay 8 gün geçmiş bulunuyor.
Hepimizin bildiği gibi, 12 Eylül referandumunda “Artık sizler de toplu sözleşme
yapacaksınız, on yıldır sürdürülen toplu görüşme tarihe karışacak, toplu
sözleşme ile sizler de haklarınızı koruyacaksınız” denilmiş ve “Memura
Müjde” manşetleri eşliğinde kamu emekçilerinden, emeklilerden evet oyu
istenmişti. Referandum sonucu üzerinde yadsınamaz bir etkisi olan bu
söylemlerin bugün tamamen boş bir vaatten ibaret olduğu net olarak ortaya
çıkmıştır.
Biz KESK olarak, sadece referandum sürecinde değil her
zaman, grev hakkımızın yasal güvence altına alınmadığı bir toplu sözleşme
düzenlemesinin bir anlamı olmadığını sürekli olarak vurguladık. Bunun için
öncelikli olarak, yasak ve sınırlamaların hâkim olduğu mevcut 4688 Sayılı Yasa
yerine, evrensel sendikal normların temel alındığı yeni bir yasa yapılması
gerektiğini her ortam ve koşulda savunduk. Savunmaya da devam ediyoruz,
edeceğiz.
Ancak ne yazık ki AKP iktidarı, 12 Eylül referandumu
sonrasında yeni bir yasa yapmak yerine mevcut 4688 Sayılı yasadaki yasak ve
sınırlamaları daha da artıran bir düzenleme yapmayı tercih etmiştir. Yasa
taslağının hazırlanış sürecinin her adımında sadece iktidara yakınlığı ile
bilinen konfederasyonun talepleri dikkate alınmış, diğer konfederasyonların
görüş ve önerileri görmezden gelinmiştir.
Bugün gelinen noktada kamu emekçilerine “müjde” falan
verilmediği, referandum sürecinde yandaş medyanın ve konfederasyonun nefesi ile
şişirilen balonun büyük bir gürültüyle patladığını görüyoruz. Aylar boyunca
Bakanlar Kurulu’nda bekletildikten sonra TBMM Başkanlığına gönderilen yasa
tasarısı beş gün önce Plan ve Bütçe Komisyonunda ele alınmıştır. Komisyon “dostlar
alış verişte görsün” misali,
konfederasyon genel başkanlarını toplantıya çağırmış, usulen yasa
tasarısı hakkında görüşlerini almıştır.
Komisyon üyesi iktidar milletvekillerinin el kaldırıp
indirmesinden ibaret çalışmalarda, KESK’in ve muhalefet parti
milletvekillerinin itirazlarına, görüşlerine hiçbir şekilde yer verilmemiştir.
28 madden oluşan yasa tasarısının ilk 16 maddesi esasa ilişkin hiçbir
değişiklik yapılmadan kabul edilmiştir. Kalan maddeler ise Plan ve Bütçe
Komisyonunun bugün şu saatlerde süren toplantısında ele alınmaktadır.
Bizler, Plan ve Bütçe Komisyonun çalışmalarının sürdüğü
saatlerde AKP hükümetine son bir kez daha sesleniyor ve soruyoruz.
Hani kamu emekçileri ile toplu sözleşme yapacaktınız?
Hani kamu emekçilerinin haklarını ve özgürlüklerini
genişletecektiniz?
Bu yasa tasarısı ile yapmayı düşündüğünüz değişikliklerin
hangisi kamu emekçilerinin yararına?
Grev hakkımız bu yasa tasarısıyla güvence altına alınıyor mu?
Bu yasa tasarısı ile örgütlenmenin önündeki engeller
kaldırılıyor mu?
Sendika üyesi olması yasaklanan on binlerce kamu emekçisinin
yıllardır sürdürülen mağduriyeti gideriliyor mu?
Bu yasa tasarısı ile kamu emekçilerinin ekonomik, sosyal,
özlük, demokratik ve siyasal hakları toplu sözleşmenin konusu olabiliyor mu?
Bu tasarıda sendikaların varlık sebebi olan hizmet kolu
sözleşmelerine yer veriliyor mu?
Bu yasa tasarısı ile 2 milyonu aşkın kamu emekçisinin, 1
milyon 800 bin emeklinin iradesinin temsili için demokratik bir yapılanma
getiriliyor mu?
Toplu sözleşmenin anlaşmazlıkla sonuçlanması durumunda
devreye girecek olan Kamu Görevlileri Hakem Kurulu taraflardan tamamen
bağımsız, demokratik işleyişe sahip, gerçekten hakemlik yapabilecek bir kurul
mu?
Değerli Basın
Emekçileri,
Tüm bu soruların cevabı kocaman bir HAYIR’dan ibarettir. Bu yasa tasarısı ile mevcut yasada tadilat,
makyaj yapılıyor demek bile aslında eksik bir tanımlamadır. Çünkü tadilat var
olanda olumlu değişiklik yapmak, makyaj ise aslını değiştirmese de görüntüyü
değiştirerek güzelleştirmek demektir. Ancak bu yasa tasarısı ile hiçbir şey
yenilenmemektedir. Yapılmaya çalışılan makyajda ise son kullanım tarihi çoktan
geçmiş malzeme kullanıldığı için ucube demenin bile övgü sayılacağı bir yasa
tasarısı ortaya çıkmıştır.
Değerli Basın
Emekçileri,
Bu ucubeyi kamu emekçilerinin başına musallat etmek
isteyenler, anayasayı ve ülkemizin altında imzası bulunan uluslar arası
sözleşmeleri, anlaşmaları açıkça ihlal etmektedir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin, hak ve özgürlükleri yok sayan keyfi
uygulama ve yasalara karşı açılan davaların tamamında kamu emekçilerinin lehine
karar verdiği görmezden gelinmektedir. Daha geçtiğimiz yıl 159 dava ile
ülkemize, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin dünyada en fazla mahkûm ettiği
ülke olma utancı yaşatanlar ne yazık ki geçmişten ders almamaktadır.
Defalarca söyledik, buradan bir kez daha söylüyoruz.
Dünyanın hiçbir ülkesinde örneği, benzeri olmayan, bir sendika yasasında olması
gereken temel hiçbir düzenlemeye yer verilmeyen bu yasa tasarısını kabul
etmeyeceğiz. Hak ve özgürlüklerimizi yok sayan yasa tasarısı değiştirilmeden
TBMM Genel Kuruluna getirilirse, tüm Türkiye’yi eylem alanına çevireceğiz.
Kamu emekçileri sendikal hareketinin ülkemizdeki kurucusu
olan ve geçmişten bugüne bu hareketin sözcülüğünü üstlenen KESK’in üyeleri
olarak, kamu emekçilerinin hak ve özgürlüklerini yok sayan bu yasa tasarısına
karşı, yıllardır “hak verilmez mücadele ile alınır” ilkemizin rehberliğinde
sürdürdüğümüz fiili meşru mücadelemizi kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz.
Çünkü bizler çok iyi biliyoruz ki mücadele edenler her zaman kazanamazlar ancak
kazananlar hep mücadele edenler olmuştur.
Tüm kamu emekçilerine, emeklilere sesleniyoruz. Dostlar,
arkadaşlar; gün kamu emekçilerinin arasına nifak sokmaya çalışanlara karşı
mücadeleyi yükseltme günüdür. Gelin bizi
kapı kulu olarak gören zihniyetin ürünü olan bu yasa tasarısına karşı birlikte
mücadele edelim. Uygar dünya ülkelerinin on yıllar önce kendi kamu emekçilerine
tanıdığı hakları ülkemizin kamu emekçileri, emeklileri olarak bizler de
fazlasıyla hak ediyoruz. Gelin bizi çalışırken yoksulluğa iten, emekli
olduğumuzda sefalete sürükleyenlere karşı sesimizi, yüreğimizi, gücümüzü
birleştirelim.
Ailelerimizle birlikte 10 milyonu aşkın bir kitleyi temsil
eden kamu emekçileri, emekliler olarak AKP iktidarını son kez uyarıyoruz.
Bugün mecliste 326 sandalyenizin olması size büyük bir güç
veriyor olabilir. Kamu emekçilerine, emeklilere 4 aydır zam vermeyen hükümet
olarak Cumhuriyet tarihine geçmekle övünüyor olabilirsiniz.
Kamu hizmetlerini adım adım paralı hale getirerek tasfiye
eden, esnek, güvencesiz, performansa dayalı çalışmayı kamuda asli çalışma
tarzına dönüştüren düzenlemelerinizin,
Kanun Hükmünde Kararnamelerle yarattığınız sultanızın ilelebet
süreceğini, her hak arayışını baskıyla,
gözaltı ve tutuklamalarla sindirebileceğinizi zannedebilirisiniz. Ama unutmayın
ki bu ülke, halkın, emekçilerin taleplerini yok sayan kendi bildiğini okuyan
ancak bugün esamesi dahi okunmayan çok iktidar gördü. Bilin ki, halkı, emekçileri karşınıza
aldığınız sürece sizler de daha önceki emek düşmanı iktidarlar gibi tarihin
çöplüğündeki yerinizi almaya mahkûmsunuz.
GREVSİZ TOPLU SÖZLEŞME,
TOPLU SÖZLEŞMESİZ SENDİKA OLMAZ!
YAŞASIN ÖRGÜTLÜ
MÜCADELEMİZ! İŞTE SENDİKA İŞTE KESK!