Değerli Basın Emekçileri,

 

Attığı her adımda uluslar
arası sermayenin talep ve ihtiyaçlarını gözeten AKP iktidarı, neo-liberal ve
muhafazakâr politikalarla Türkiye’yi tamamen kendi ihtiyaçları doğrultusunda
dönüştürüyor. Toplumsal yaşamın hemen her hücresine kadar müdahale eden AKP
politikalarına karşı çıkanlar bugün hiçbir dönemle
kıyaslanmayacak düzeyde bir kuşatma altına alınmış bulunmaktadır.
İşte
biz bugün burada bulunanlar bu kuşatmanın hedefinde olan emek ve demokrasi
güçleri olarak, eğitimden sağlığa, oradan çalışma hayatına ilişkin
düzenlemelere kadar yaşamın her alanında bizi yok sayan bu düzenlemelere karşı
itirazımızı dile getirmek için birlikteyiz. 
Omuz omuzayız.

 

AKP Hükümeti, sağlıkta dönüşüm
uygulamaları üzerinden halkın sağlık hakkını kendi çıkarları doğrultusunda
dönüştürme noktasında bugüne kadar epey yol almıştır. Sağlık hakkının
piyasalaştırılmasının ardından sıra eğitime gelmiş, önümüzdeki dönemde 4+4+4
üzerinden eğitim sistemini yine kendi siyasal-ideolojik hedefleri doğrultusunda
biçimlendirmek istemektedir.

 

Sağlıkta, eğitimde ve kamu
hizmetlerinin diğer alanlarında yaşanan büyük dönüşüme paralel olarak hükümet,
aynı zamanda söz konusu dönüşümün karşısında duran sendikaları ve emek
örgütlerini etkisizleştirmek için büyük çaba harcamaktadır. AKP, tüm toplumu
olduğu gibi, sendikal alanı da yine kendi çıkarları doğrultusunda
biçimlendirmek istemekte, örgütsüz, tepkisiz ve itaatkâr bir toplum yaratmak
için birbirinden farklı içerikteki yasal düzenlemeleri aynı anda gündeme
alarak, daha önce defalarca yaptığı gibi her şeyi “oldubittiye” getirmeye
çalışmaktadır.

 

Değerli Basın Emekçileri,

4+4+4 düzenlemesi, Başbakan’ın “dindar nesil yetiştirmek
istiyoruz” açıklamalarına paralel olarak gündeme getirilmiştir. Eğitim
sisteminin gerçek ihtiyaçlarından çok, Başbakanın ve hükümetin “dindar ve
kindar” nesil özlemlerinin bir sonucu olarak ülke gündemine giren ve bütün
itirazlara rağmen Milli Eğitim komisyonundan geçen 4+4+4 kademeli eğitim
düzenlemesi ile eğitimde çok başlılığın önü açılmakta ve çocuklarımızın
geleceği ile oynanmak istenmektedir. 

12 yıl
kademeli zorunlu eğitim tartışmaları, milyonlarca öğrenci başta olmak üzere,
tüm halkı yakından ilgilendirmektedir. Bu nedenle emek ve demokrasi güçleri
olarak çocuklarımızın, öğrencilerimizin ve ülkenin geleceği açısından son
derece önemli ve tehlikeli düzenlemeler içeren söz konusu yasa teklifine karşı
sessiz kalmamız, yaşananları kabul etmemiz mümkün değildir.Kanun teklifi, meclis Milli Eğitim Komisyonu’nda görüşülürken
yaşanan kavga ve iktidar partisinin zorbaca tavırları, Hükümetin düzenlemeyi
yasalaştırmak için ne kadar kararlı olduğunu göstermektedir. Ancak meydan boş
değildir. Bu düzenlemenin doğrudan muhatabı olan bizler eğitimin
piyasalaştırılması ve dinselleştirilmesi uygulamalarına karşı kitlesel
duruşumuzu göstermeye kararlıyız. Yıllardır sorunlarla boğuşan eğitim
sisteminin ve çocuklarımızın Başbakanın “dindar nesil” yetiştirme sevdasına
kurban edilmesine izin vermeyeceğiz.

Hangi amaçlarla gündeme getirildiği açıkça belli olan 4+4+4
yasa teklifi derhal geri çekilmelidir. Bir düzenleme yapılacaksa, bilim
insanlarının, sendikaların ve eğitim örgütlerinin katılımıyla, eğitim
sisteminin gerçek ihtiyaçları doğrultusunda yapılmalıdır. Eğitim hizmetlerinden
tüm yurttaşlar eşit ve parasız olarak yararlanmalı, eğitim sistemi her yaştan
öğrencinin özgür düşüncesini geliştireceği, nitelikli, laik, bilimsel,
demokratik ve anadilde bir eğitim sürecinden geçmesini sağlayacak biçimde
yeniden düzenlenmelidir.

Değerli basın
emekçileri,

İşçi ve kamu emekçileri
sendikalarının faaliyetleri, örgütlenmesi ve mücadelesi açısından olumsuz
sonuçlar doğuracak olan sendikal yasalar TBMM’de ana komisyonlarda görüşülmeye
başlanmıştır. Sendikal alanı yakından ilgilendiren yasaların, zorunlu eğitimin kademeli
olarak 4+4+4 şeklinde 12 yıla çıkarılması tartışmalarının yoğunlaştığı bir
dönemde gündeme alınmış olması, ister istemez kafalarda soru işaretleri
yaratmaktadır. Anlaşılan odur ki hükümet, sadece biz işçilerin ve kamu
emekçilerinin geleceği açısından değil, çocuklarımızın eğitimi ile ilgili son
derece tehlikeli düzenlemeleri içeren farklı yasaları aynı anda gündeme
getirerek, bir taşla bütün kuşları vurmanın hesaplarını yapmaktadır.

AKP, 4688 sayılı yasada yapmak istediği değişikliklerle kamu
emekçileri sendikal hareketini, yandaş sendikalar üzerinden şekillendirmek
istemekte, grevsiz toplusözleşme,  Kamu
Görevlileri Hakem Kurulu uygulaması ve benzeri düzenlemelerle “toplugörüşme”
düzeninden bile geri sayılabilecek değişiklikleri dayatmaktadır. 12 Eylül
referandumunda “kamu emekçileri ile toplu sözleşme yapılacak” söyleminin bugün
gelinen noktada tamamen boş bir vaatten ibaret olduğu açığa çıkmıştır.  Aylar boyunca süren Üçlü Danışma Kurulu, teknik heyet
toplantılarıyla konfederasyonların görüşlerini alıyormuş gibi bir hava
yaratılmak istenmiştir. Ancak cumhuriyet tarihinde ilk defa 4 aydır kamu
emekçilerine zamsız maaş dayatanların gerçek niyetleri iki gün önce yapılan
Plan ve Bütçe Komisyonunda bir kez daha ortaya çıkmıştır. Komisyon üyesi iktidar
partisi milletvekillerinin el kaldırıp indirmekten ibaret çalışmalarında ne
kamu emekçileri sendikacılığının kurucusu ve sözcüsü olan KESK’in ne de
muhalefet partilerinin milletvekillerinin hiçbir önerisine yer verilmemiştir.  

Toplu İş İlişkileri Yasa tasarısının hazırlanışında da bire
bir aynı süreç işletilmiştir.  Tasarı ile
işçi sendikaları,  bir bütün olarak
sendikal hareket, işkolu, işyeri ve işletme barajları ile kuşatılmaktadır.
Ekonomik Sosyal Konsey üyesi konfederasyonlara üye sendikalar dışında bağımsız
sendika kurulmasını engellemek için yüzde 3 işkolu barajı getirilmekte, grev
yasakları ve anti demokratik düzenlemeler artırılmaktadır. Hükümet, tıpkı diğer
alanlarda olduğu gibi, mücadeleci sendikaları bertaraf ederek tamamen kendi
güdümünde bir sendikal hareket yaratmaya çalışmaktadır. Bunun için anayasa ve
altında ülkemizin imzasının olduğu uluslar arası sözleşmeler, anlaşmalar
ayaklar altına alınmaktadır.

Değerli basın
emekçileri,

En temel haklarımıza aykırı olarak hayata geçirilmeye çalışılan,
çocuklarımızın ve ülkemizin geleceğini yakından ilgilendiren gündemdeki yasal
düzenlemelerin karşısında emek ve demokrasi güçleri olarak tek vücut olarak,
birlikte duracağımızın bilinmesini istiyoruz.

Uzunca bir süredir sağlıkta, eğitimde ve örgütlü mücadele
alanında yaşanan olumsuz gelişmelerden kaygı duyan herkesi zalimlerin zulmü
karşısında birleşmeye ve birlikte, omuz omuza mücadele etmeye çağırıyoruz.

Bizler 28-29 Martta Ankara da olacak şekilde Salı günü saat
23 de öğretmen evinden kalkan otobüslerle Ankara ya, özgürleşmeye ve emeğimizin
hakkını almaya gidiyoruz. Sizleri de bu haklı mücadelemizde yanımızda olmaya
davet ediyoruz.

YASASIN KESK; YASASIN ÖRGÜTLÜ MÜĞCADELEMİZ!

SAHTE SENDİKA YASASINA HAYIR!

İNADINA SENDİKA İNADINA KESK!

                                                                                                 

      

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]