BUGÜN 8 MART. KADINLARIN ULUSLAR ARASI BİRLİK, DAYANIŞMA VE MÜCADELE GÜNÜ. KADINLAR İÇİN, KADINLARLA BİRLİKTE SUSMUYOR, KORKMUYORUZ! YAŞASIN 8 MART, YAŞASIN KADIN DAYANIŞMASI.

Facebook
Twitter
WhatsApp

Kadınların yüzyıllar önce başlayan
ezilme öyküsüne isyanımızı büyütme kararlılığında olan biz KESK’li kadınlar,
19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren düşük ücretlere, uzun çalışma
saatlerine ve insanlık dışı çalışma koşullarına başkaldıran kadın işçilerin
yarattığı mücadelenin bayrağını taşımak için alanlardayız! Bu gün 8 Mart. Kadınların birlik, mücadele ve dayanışma
gününde; biz
kadınlar taleplerimizi dile getirmek, her türlü baskı ve
sömürüye karşı çıkmak, için alanlardayız. Bugün
8 Mart’ın resmi tatil ilan edilmesi için bir kez daha alanlardayız.

Biz kamu emekçisi kadınlar, kamu hizmetlerinin özelleştirildiği,
esnek-kuralsız, güvencesiz, performansa dayalı çalışmanın yaygınlaştığı, iş
yükümüzün her geçen gün arttığı bir ortamda, torba yasa, SS GSS ve KHK’lar ile
düşük ücretle çalışmaya zorlanmakta ve işsizliğe mahkûm edilmek istenmekteyiz.
AKP Hükümeti bir yanı ile piyasacı diğer yanı ile muhafazakâr politikaları ile biz
kadınları toplumsal yaşamdan dışlayarak eve hapsetmeyi hedefliyor.
Bugün uygulanan neoliberal
politikalarla kamusal hizmetler paralı hale getiriliyor. Hükümet kadın erkek
eşit değildir ve kadının asıl yeri ailedir anlayışıyla politikalar üretmeye
devam ediyor. Son olarak Kadın Bakanlığı’nı kaldırıp yerine Aile Bakanlığı’nın
tanımlanması tam da bu anlayıştan kaynaklanıyor. ‘Kadın„ yerine, biraz anne, bir tutam eş, bedeni ve emeği aile içinde iç
edilen biri var
.’

BİZLER BUGÜN KADIN ve EŞİTLİK BAKANLIĞI KURULMASI İÇİN
ALANLARDAYIZ

Bizler bugün hem evde hem işte
çalışan kadınlara erken emeklilik, ev kadınlarına zorunlu sağlık sigortası ve
50 yaşında koşulsuz emeklilik, işyerlerinde çalışanların cinsiyetine
bakılmaksızın kreş, yaşlıları, hastaları, engellileri kadın bakımına terk
etmeyen sosyal olanaklar, erkek ve kadınların cinsiyetlendirilmeyen, eşit
işbölümü yapılması için ALANLARDAYIZ.

Kadın emeğine dönük
saldırıların yoğun olarak sürdürüldüğü, toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve
sosyal adaletsizliğin derinleştiği bir süreci yaşıyoruz. Her gün 5 kadın
öldürülürken biz kadınlardan sesimizi kısmamız ve kimliğimizin aile varlığı ile
özdeş tutulmasını kabullenmemiz isteniyor. Ataerki bizi ‘kadınlık ’ve ‘erkeklik
’ rolleri çerçevesinde yargıda, evde, sokakta, iş yaşamında; annelik, babalık,
karılık, kocalık, oğulluk ve kız çocukluk üzerinden yeniden tarif ediyor.
Bizler her gün kadınların erkekler tarafından öldürüldüğü, kadın cinayetlerinin
magazinleştirildiği, cinsel saldırının, tacizin, tecavüzün mağdurlarının
giydiği eteğin boyu

nedeniyle tecavüzün gerekçesi olarak gösterildiği bir ülkede yaşayan
kadınlarız. Yaşadıklarımız ve
tanıklıklarımız üzerinden hayatını sürdürme, mücadele etme, hayatını dönüştürme
kadın cephesinden güçlü eylemlilik olarak çıkıyor karşımıza.

ERKEK ŞİDDETİ HER GÜN BEŞ KADINI VAHŞİCE KATLEDİYOR

Bianet’in çetelesine göre erkekler 2011’de 257 kadın,
14 çocuk ve iki bebek öldürdü, en az 102 kadın ve 59 kız çocuğuna tecavüz
etti.2011’de koruma talep ettiği, savcılığa veya polise şikâyette bulunduğu ya
da sığınma evlerine yerleştirildiği halde 11 kadın öldürüldü, üç kadın ağır
yaralandı. Erkekler 2012’nin Ocak
ayında 12 kadın, 4 çocuk öldürdü; 26 kadın ve iki çocuğu yaraladı; 10 kadına
tecavüz etti, beş kadını seks işçiliği yapmaya zorladı; 35 kadını taciz etti.
Ocakta kadınları en çok kocaları öldürdü.
KADINA YÖNELİK HER TÜRLÜ ŞİDDETE KARŞI İSYANDAYIZ. ALANLARDAYIZ.

 ‘Kadınların korunma taleplerini yerine
getirmeyen savcılar, koca şiddetinden kaçıp karakola sığınan kadınları eve gönderen polis, erkek adaleti uygulayan
mahkemeler’… Kadınlar yardım istedikleri emniyet
müdürlüklerinden,
savcılıklardan çıktıkları anda öldürülebiliyor. Yeterli sığınma evi olmadığı
için kadınlar şiddet gördükleri evlere geri dönmek zorunda kalabiliyor. Gerekli
yasal düzenlemeleri yapmayan, var olanları ise
uygulayamayan devlet kadını şiddetten ve ölümden koruyamıyor. Devletin asli
görevlerinden biri olan vatandaşının yaşama hakkını korumak şöyle dursun hukuk
yolu ile çeşitli davalarda gördüğümüz erkek lehine alınan kararlar,

İSYANIMIZI DAHA DA BÜYÜTÜYOR. ERKEK ADALET DEĞİL GERÇEK ADALET SAĞLANINCAYA KADAR MÜCADELEMİZE DEVAM EDECEĞİZ. Şiddete, baskıya,
eşitsizliğe karşı çıkıyor, susmuyoruz. Eril zihniyete sesleniyoruz, siz kadın
katillerini, tecavüzcüleri korumaya devam edin bizde her fırsatta teşhir etmeye
devam edeceğiz.

Bugün, emek ve demokrasi,
sendikal hak ve özgürlükler mücadelesi veren kadınların baskıyla, zorla sindirilmeye
çalışıldığına tanık oluyoruz. KESK’in yıllardır sürdürdüğü kadın mücadelesinden
korkanlar, sendikal hak ve özgürlükler kapsamında yaptığımız faaliyetlerimizi,
eylem ve etkinliklerimizi bile sorgulama konusu haline getiriyor. 8 Mart eylem
ve etkinliklerimizden, 25 Kasım Uluslar arası Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele
günü eylem ve etkinliklerimize kadar sendikal faaliyetlerimizi sorgulayanlar
arkadaşlarımızı gözaltına alıyor, tutukluyor. Buradan bir kez daha KESK Kadın
Sekreteri başta olmak üzere kadın sekreterlerimizin 8 Mart öncesi
tutuklanmasını ve KESK’e yönelik baskıları kınıyoruz. Biz KESK’li kadınlar,
yükselteceğimiz mücadelemizle arkadaşlarımızla tekrar alanlarda özgürlük
türkülerini söyleyeceğiz! Bugün hepimiz birer Canan, Güler, Hatice, Seher,
Serpil, Olcay, Bedriye, Evrim, Nurşat, Hülya, Belkıs, Güldane, Büşra’yız…Korkmuyor,
susmuyor, taleplerimiz için alanlara çıkmaya devam edeceğimizi bir kez daha
buradan ilan ediyoruz

Korkmadık Korkmuyoruz, Susmadık Susmayacağız,
Baskılar Bizi Yıldıramaz!

Devletin ve
anayasaların görevi, yarısı kadın, yarısı erkek olan yurttaşlar arasındaki
eşitsizliği ortadan kaldırmaktır. Birini, diğerine Anayasa zoruyla bağımlı
kılmaya çalışmak değil.
KADINLARDAN YANA BİR ANAYASA İÇİN
ALANLARDAYIZ

Ama biz kadınlar suçluyu tanıyoruz! Suçlu Erkek egemen
zihniyet ve onun iktidar aygıtlarıdır!

Suçlu, kadını koruyamayan adalet sistemi ve
uygulayıcılarıdır!

Medya cinsel tacizi, tecavüzü ve
kadın cinayetlerini sıradanlaştırıp, kadını potansiyel cinsel obje olarak
gösteriyor. Medya aracılığıyla, kadını aşağılayan, tecavüzü öven bakış açısının
sorgulanmasını ve bunu üretenler hakkında cezai işlemler uygulanması için
ALANLARDAYIZ.

4+4+4 kadınlara ne
getiriyor?

Söz konusu kanun teklifinin her ne kadar zorunlu eğitimi
4+4+4 şeklinde kademeli olarak 12 yıla çıkaracağı iddia edilse de uygulama,
zorunlu eğitimin kendi içinde bölümlere ayrılarak kademelendirilmesi ile
özellikle kadın öğrenciler açısından örgün eğitimin fiilen 4 yıla inmesi
anlamına geliyor. AKP böylelikle kadınları bir yandan aile içine hapsederken
bir yandan da vasıfsız iş gücü olarak esnek ve güvencesiz çalıştırmanın
zeminini yaratıyor.  Kanun teklifinin tek
başına 8 yıllık kesintisiz eğitimi hedef almadığını, eğitimde yaşanan
dinselleştirme, ticarileştirme ve özelleştirme uygulamalarını daha da
yaygınlaştırmayı hedeflediği görülmektedir. Eğitim hakkımıza sahip çıkmak için
alanlardayız.

 

Biz kadınlar, barış
için söyleyecek sözümüz, çözümü geliştirecek gücümüz var demeye devam ediyoruz
. Ülkemizde 30 yıldır süren çatışmalı
dönemin en büyük mağduru olan, dilini konuşamayan, kültürünü yaşayamayan
kadınlarının mücadelesini sahipleniyoruz. Militarizme, faşizme, savaşa, silaha
karşı eşit, adil, demokratik bir çözüm istiyor, özgürlük ve barış taleplerimiz
için direniyoruz. Savaş politikalarına karşı, savaş sürecinin barışa evrilmesi
ve ülkemizde halkların özgürce bir arada yaşadığı barış koşullarının
yaratılması için alanlardayız. SAVAŞA
KARŞI BARIŞ İÇİN ALANLARDAYIZ

Bugün aralarında Çin, Rusya,
Azerbaycan, Kazakistan, Moldova ve Kırgızistan’ın da bulunduğu 21 ülkede “8
Mart” ülkenin genel tatil günlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Bu
topraklarda yaşayan kadınlar olarak biz de; sözümüzü söylemek, taleplerimizi
haykırmak, dayanışmamızı örmek için 8 Mart resmi tatil olsun talebiyle bugün
hizmet üretmeyerek Türkiye’nin dört bir yanında alanlara çıkıyoruz.

Bilinmelidir ki; her
gün iradesi kırılmaya çalışılan, baskıya ve ayrımcılığa maruz kalan, biz
kadınlar içimizde direniş ve özgürleşme isteğini her gün çığ gibi
büyütüyoruz! Tarihten miras aldığımız direnişi, mücadeleyi her gün daha
fazla büyüterek sürdüreceğiz. Yol uzun, sesimiz güçlü.

Bugün başta 8 Mart’ın resmi tatil ilan edilmesi talebi
olmak üzere;

. Esnek-güvencesiz-kayıt
dışı çalıştırmaya son verilmesini, kadın istihdamının önündeki engellerin
kaldırılmasını, işe almada, tayin, terfi ve yükselmelerde pozitif ayrımcılık
ilkesinin uygulanmasını,

• Kamu hizmetlerinin
özelleştirilme sürecinin durdurularak, herkese eşit-parasız kamusal hizmetin sağlanmasını,

• Hem iş, hem de evde
çifte mesai yapan kadınların fiili hizmetten yararlanmasını; ev kadınlarına
zorunlu sağlık sigortası getirilmesini; ücretli doğum ve ebeveyn izinlerinin
arttırılmasını,

• İşyerlerinde
çalışanların cinsiyetine bakılmaksızın kreş; yaşlıları, hastaları, engellileri kadın
bakımına terk etmeyen sosyal olanaklar; erkek ve kadınların
cinsiyetlendirilmeyen, eşit iş bölümü yapılmasını,

• Başta cinsiyet
ayrımcılığı olmak üzere her türlü ayrımcılığa son verecek eşitlikçi, özgürlükçü
ve demokratik bir anayasa hazırlanmasını,

• Şiddete uğrayan
kadınların korunmasını, kadın cinayetlerinin engellenmesi için yargı sisteminin,
yasaların kadın lehine düzenlenmesini,

• Ülkede yürütülen savaş
politikalarına karşı, savaş sürecinin barışa evrilmesi ve ülkemizde halkların
özgürce bir arada yaşadığı barış koşullarının yaratılmasını,

• KESK kadın sekreterimiz
başta olmak üzere tutuklu olan tüm arkadaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını,

• Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı’nın kaldırılarak Kadın ve Eşitlik Bakanlığı’nın kurulmasını,

-LGBTT bireylere cinsel yönelimleri
yüzünden uygulanan şiddet ve ayrımcılığın ortadan kalkması ve eşit şartlarda
yaşam hakkı tanınmasını,

• İşyerinde, sokakta
kadına yönelik taciz, tecavüz ve mobbingin son bulması için düzenleme yapılmasını,

• Kadından yana imza
atılan uluslararası sözleşmelerin uygulanmasını İSTİYOR,

• 8 Mart’ın resmi tatil ilan edilmesi için İSYANIMIZI büyütüyoruz.

Kadınız biz, yaşamın yaratıcısı, diğer yarısıyız. Mücadelemiz
bizim olanı geri alma mücadelesidir. Beş bin yıldır diri diri gömüldük, cadı
kazanlarında yakıldık, giyotinlerde can verdik, recm edildik, tutsak edildik
yılmadık. Tüm insanlık için baskının ve sömürünün olmadığı bir dünya
düşlüyoruz. Kuruncaya kadar da yılmayacağız. Alanlarda güvenceli iş güvenli yaşamı,
barışı, demokrasiyi ve özgürlüğü haykırmaya devam edeceğiz. 

 

BUGÜN 8 MART. KADINLARIN ULUSLAR ARASI  BİRLİK, DAYANIŞMA VE MÜCADELE GÜNÜ.

KADINLAR OLARAK; BUGÜN BİRKEZ DAHA BASKIYA, SÖMÜRÜYE, EMEĞİMİZİN
GÖRMEZDEN GELİNMESİNE ARTIK YETER DİYORUZ!

TÜM YURTTA ALANLARA ÇIKARAK HİZMET
ÜRETİMİNDEN GELEN GÜCÜMÜZÜ KULLANIYOR, BUGÜN HİZMET ÜRETMİYORUZ.

KADINLAR İÇİN, KADINLARLA BİRLİKTE
SUSMUYOR, KORKMUYORUZ!

YAŞASIN 8 MART, YAŞASIN
KADIN DAYANIŞMASI.
















































İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]