24 Şubat 2012 tarihinde MTK temsilcilerimizin de katılımıyla Ankara Adliyesi önünde tutuklanan KESK üye kadınlarla ilgili basın açıklaması gerçekleştirildi.

Gözaltına alınma sürecinde emniyet güçlerinin tutumuyla ilgili suç duyurusunda bulunuldu. 

 

GÖZALTINA ALINAN VE 9’U TUTUKLANAN 15 KESK’Lİ KADIN ONURUMUZDUR!

 

13 Şubat günü sabahın erken saatlerinde 15 kadın 15 KESK’li 15 kamu emekçisi gözaltına alınarak 9 arkadaşımız tutuklandı.

Arkadaşlarımızın gözaltına alınma ve tutuklanmaları sırasında hukuk dışı süreçler yaşanmıştır.

Evlerinden ve işyerlerinden gözaltına alınan arkadaşlarımızın, gözaltına alınış şekilleri, arama ve el koyma işlemlerinde yaşanan hukuksuzluklar;

          Arkadaşlarımız hiçbir şekilde mukavemet etmemesine karşın işyerleri olan hastanelerden kelepçelenerek hasta ve hasta yakınlarına teşhir edilmek suretiyle asansör yerine merdivenlerden dışarı çıkarılmışlardır.

          Arkadaşımızın hastanede nöbette olduğu ve evde kimsenin olmadığı bilindiği halde evine gidilmiş, güvenlik güçleri kapı kilidini kırarak içerde usulsüz bir şekilde arama yapmışlardır.

          Arkadaşlarımızın hiçbirine sendika avukatlarına haber verme hakkı tanınmamış, telefonlarına derhal el konulmuştur.

          Bir arkadaşımız gözaltına alındığı saatten itibaren riskli gebe olduğu, kalp yetmezliği ve astım hastalığı olduğu belgelendirilmesine rağmen gözaltında tutulmaya devam edilmiştir. Arkadaşımızın rahatsızlanması sonrasında güvenlik görevlileri tarafından Zekai Tahir Burak Hastanesine kaldırılması ile birlikte gözaltı süreci de sonlandırılmıştır.

          Arkadaşlarımızın ev aramaları sonrasındaki tutanaklar, okuma yazma bilmediğin söylediği ebeveynlere zorla imzalatılmıştır.

Hukuk dışı uygulamalar savcılık, mahkeme ve sonrasında da devam etmiştir.

2009 yılında başlatılan ve bugüne kadar bir soruşturma sonrasında, Kamu kurumlarında 20 yıla yakın süre hizmet üreten 15 arkadaşımız nedense 3 yıldır bir “yasa dışı örgüt” adına faaliyet yürütmüşler ve iktidarda bu duruma 3 yıl boyunca seyirci kalmıştır.

13 Şubat 2012 günü sabahın erken saatlerinde; KESK ve KESK’e bağlı SES, BES, EĞİTİM-SEN ve TÜM BEL SEN sendikaları üye ve yöneticisi 15 kadına yönelik Ankara Özel Yetkili ve Görevli Cumhuriyet Başsavcılığının talimatı ile Terörle Mücadele Şubesi tarafından baskın yapılmıştır. Arkadaşlarımız 3 gün boyunca terörle mücadele şubesinde gözaltında kalmış,  soru dahi sorulmamıştır.

Gözaltının 4. gününde Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı arkadaşlarımıza ve sendika avukatlarına soruşturma dosyasını göstermemiş sadece birkaç soru sorarak sorularının cevabını almaya çalışmıştır.

Savcılık, arkadaşlarımızın gerek KESK gerekse de SES Kadın Komisyonu çerçevesinde katıldıkları toplantıları, 8 Mart etkinliklerini, Barış İçin Kadın İnisiyatifi Etkinliklerini, tutuklu sendikacıların davaları ile ilgili açıklamalar ve bunun gibi tamamen sendikal faaliyet kapsamında gerçekleştirilen yasal ve demokratik eylem ve etkinliklerine neden katıldıklarını dahi sormuştur.

SES ve KESK dışında başka herhangi bir örgütle ilişkileri olduğunu tespit edemeyen Savcılık tamamen Emniyetin yönlendirmesiyle hareket etmiş, “Sanık Lehine Delil Toplama” “Masumiyet Karinesi” gibi Ceza hukuku ilkelerini çiğneyerek daha dava dahi açılmadan arkadaşlarımıza suçlu muamelesi yapmış ve tutuklanmalarını istemiştir.

Tutuklama kararını veren mahkeme arkadaşlarımızın yasa dışı silahlı örgüte üye olduklarını, yasa dışı örgüt adına faaliyette bulunduklarını öne sürmüştür.

Hukuksuzluk bununla da kalmamış, soruşturma tamamen gizli olmasına rağmen ve dosya bilgileri sendika avukatlarına verilmediği halde, görsel ve yazılı basında dava dosyasına ait olduğu iddia edilen belgeler yayınlanmış, henüz yargılama yapılmadan hatta soruşturma aşaması dahi tamamlanmadan arkadaşlarımız yasa dışı silahlı örgüt üyesi olarak ilan edilmiştir.

Böyle bir iddianın ne denli abesle iştigal bir iddia olduğunu hepimiz biliyoruz.

Bu arkadaşlarımızın neden emek ve kadın mücadelesinden alıkonulduğu, bunu “meşrulaştırmak” için de toplumun her kesimine aydınlara, gazetecilere, avukatlara, yazarlara, akademisyenlere, hatta ve hatta MİT müsteşarına dahi itham edilen “KCK üyeliği” bahane gösterilmiştir.

Evet bu arkadaşlarımız örgüt üyesidir. Örgütleri adına faaliyette bulunmuştur. Bu faaliyetleri bizler de yürütüyoruz. Örgütümüz SES’tir, KESK’tir.

KESK’in yıllardır yürüttüğü emek ve demokrasi mücadelesi; baskı, gözaltı ve tutuklamalarla engellenmeye çalışılmaktadır. AKP’nin son on yıldır toplumu terörize eden uygulamalarına karşı toplumsal muhalefetin en dinamik kesimlerinden biri olan KESK’i hedef alması tesadüf değildir. Baskı ve sindirme politikalarına karşı bu dönem toplumsal muhalefetin yükseleceği de bir gerçektir. 

 

8 mart dünya emekçi kadınlar günü öncesi sendikacı kadınlara yönelik bu terörize saldırının nedenlerini de bilmekteyiz.

Başbakan ‘’seçilmişleri atanmışlara kul etmeyiz’’ derken kendi halini unutmuşa benziyor Bizler de iki milyon kamu emekçisinin seçilmiş sendikacı, oysa başbakanı küresel güçlerin atadığını biz bilmekteyiz. Biz emekçiler tarafından seçilmişler ve seçenler olarak size kul olmayacağız.

 

KESK’in ve SES’in mücadelesini engellemeye ve yandaş sendikalarını görünür kılmaya yönelik bir girişim olarak değerlendirdiğimiz bu baskı gözaltı ve tutuklamalara karşı mücadelemize devam edeceğimizi kimsenin kuşkusu olmasın. Sendikalarımızın basılması ve arkadaşlarımızın gözaltına alınma sürecindeki hukuk dışı uygulamalarda bulunanlar hakkında suç duyurusunda bulunuyoruz.

Bu sürecinde takipçisi olacağımızı belirtiyoruz. 24.02.2012

 

 Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz

 

 Yaşasın Kadın Mücadelemiz

 

  Yaşasın SES

 

        Yaşasın KESK

 

SAĞLIK VE SOSYAL HİZMET EMEKÇİLERİ SENDİKASI




İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]