ve Tüm Bel Sen Şubeleri ile Şanlıurfa Eğitim Sen şube binalarına bu sabah saatlerinde
polis baskını düzenlenmiştir. Bugün yaşanan baskınların KESK’le sınırlı
olmadığı; siyasi partiler, insan hakları dernekleri, demokratik kitle
kuruluşları ve hatta milletvekillerinin evlerine dahi baskın yapıldığını
öğrenmiş bulunuyoruz.
AKP’nin politikalarına muhalefet eden herkes, sudan
bahanelerle sindirilmeye ve baskı altına alınmaya çalışılıyor. Ana muhalefet
liderine siyasi fezleke hazırlamakla, akademisyenler, gazeteciler, hukukçular,
gençler, sendikacılar ve farklı düşünen her siyasetçi, yeni bir gözaltı
dalgasının hedefidir. Bu yönelimin toplumu tek tipleştirmeye ve bir baskı-korku
imparatorluğu kurmaya yönelik planlı bir stratejinin parçası olduğunu
biliyoruz.
KESK Baskının; KESK Hukuk ve TİS uzmanı İsmet Aslan’a yönelik
olduğu bildirilmesine rağmen tüm KESK binasında arama yapılması talebi KESK yöneticileri
ve avukatlar tarafından kabul edilmemesi sonucunda arama, İsmet Aslan’ın
çalışma odasında gerçekleştirilmiştir.
KESK Uzmanı dışında şimdiye kadar 3 KESK üyesinin (Eğitim
Sen üyesi 2 kişi, SES üyesi 1 kişi) gözaltına alınmıştır.
“KESK’teki arama sendika çalışanına yönelikken tüm
Genel Merkezin aranmak istenmesi ayrı bir hukuksuzluktur. Bu baskının KESK’in
yürüttüğü mücadeleden ve son dönemde AKP politikalarına karşı yükselttiği
mücadeleden bağımsız olmadığı bilinmelidir. 21 Aralık 2012’de yaptığımız başarılı GREV,
TBMM gündemine gelmesi beklenen sahte sendika yasasına karşı ortaya konulmuş
mücadele takvimimiz, AKP iktidarını korkutmuştur. Bu nedenle AKP; KESK ve
KESK’e bağlı sendikaların meşruiyetini bu tür hukuksuz, baskı ve göz altılarla kırmaya
çalışmaktadır.
KESK, ücretsiz sağlık ve eğitim hakkı başta olmak üzere;
kamusal hizmetlerin topluma devletin asli görevi olarak ücretsiz sunulması
konusunda mücadelesini sürdüren en dinamik emek örgütlerinden biridir. Yine bilindiği
gibi milyonlarca kamu emekçisini ve ailelerinin yaşamını doğrudan ilgilendiren
4688 Sayılı Yasasında değişiklik yapılması uzun bir süredir toplumun
gündemindedir. KESK olarak kamu emekçilerini sefalet koşullarına mahkum etmeye
devam edecek olan bu yasa tasarısına karşı mücadeleyi ülke genelinde
sürdürecektir. Ancak siyasi iktidar, toplu sözleşmeyi eşit taraflarla değil son
sözü kendisinin ya da bağlı/yandaş kurumların söyleyeceği bir mekanizma
oluşturmak istemektedir. Yandaş konfederasyon dışındaki diğer sendikal yapıları
eritmek, etkisizleştirmek ve bu tür özel operasyonlarla bitirmeyi
hedeflemektedir.
En son 21 Aralık tarihinde yüz binlerce kamu emekçisi bu
yasa tasarısına geçit vermeyeceğini ve sefaleti kabul etmeyeceğini KESK’in
çağrısıyla greve çıkarak göstermiştir. 21 Aralık grevimizin hemen ardından ve
yasa tasarısının meclis gündemine geleceği bugünlerde ilan ettiğimiz eylemleri
yaşama geçirecekken baskının yaşanması ile yönetici ve çalışanlarımızın
gözaltına alınması tesadüf değildir.
SES
olarak; KESK ve KESK’e bağlı sendikalarımızın şubelerine yönelik bu operasyonu
şiddetle kınıyoruz. Gözaltına alınan yönetici, üye ve çalışanlarımız derhal serbest
bırakılmalı, bu hukuksuz operasyonlara son verilmelidir. Hiçbir baskı ve yıldırma operasyonu
bizleri; sendikal hak ve özgürlüklerin kazanıldığı, emeğin özgürleştiği, barış
içinde yaşanılan demokratik bir ülke yaratma mücadelesinden geri adım
attıramayacaktır.
AKP Hükümeti bilmelidir ki; yirmi yılı aşkın süredir onlarca
hükümete karşı bu mücadeleyi her türlü baskıya rağmen bugünlere kadar nasıl
sürdürdüysek bundan sonra da sürdürmeye devam edeceğiz. 13.01.2012
MERKEZ
YÖNETİM KURULU