DEĞERLİ BASIN
EMEKCİLERİ

 Dünyada
ve ülkemizde toplumsal, ekonomik ve siyasal sorunlar çığ gibi büyürken AKP
hükümeti sorunlara demokratik yöntemlerle çözüm üretmek bir yana, çözüme dair
söz söyleyen, muhalif kesimlere de şiddet, gözaltı ve tutuklama gibi anti
demokratik yöntemlerle baskı uyguluyor.

Resmi rakamlara göre 30 Nisan 2011 itibariyle Türkiye’de
toplam 124 bin 74 mahpus bulunuyor. Bunların 53 bin 796 sını ise tutuklular
oluşturuyor. Gelişmiş ülkelerde cezaevlerindeki mahpusların toplam nüfusa oranı
binde 1 iken ülkemizde bu oran binde 2 düzeyinde. Bu haliyle Türkiye Avrupa
ülkeleri arasında tutuklu sayıları itibariyle ilk sırada yer alıyor. Buna karşı
Adalet bakanlığı, cezaevi kapasitesinin 140 bine ulaştırılacağını belirtiyor.
Hükümet bireysel silahlanma, savunma amaçlı askeri teçhizatın alımı, polis ve
ordu gücünde yaptığı düzenlemelerle operasyonların, baskı gözaltı ve
tutuklamaların devam edeceğinin işaretlerini veriyor.

AKP hükümeti “ileri demokrasi “ vaadine
rağmen muhalif olan her kesimi operasyonlarla susturmaya çalışarak adeta bir
polis devleti gibi çalışıyor. Yalnızca son altı ayda 5000’e yakın kişinin
gözaltına alınması ve bunlardan üçte birinin tutuklanması bunun en açık
göstergesi.

Öte yandan
bitmek bilmeyen yargılamalar, tutukluluk sürelerinin uzunluğu, cezaevlerindeki
doluluk, hasta tutukluların tedavisi, Türkçe
dışındaki dillerde iletişim yasakları, disiplin cezaları, sohbet hakkının
kullandırılmaması ya da sınırlandırılarak kullandırılması gibi konularda
yaşanan sorunlar adil yargılanma ve yaşam hakkı ile ilgili pek çok ihlali
beraberinde getiriyor. AKP hükümetinin “ileri demokrasisi” bu alanları
kapsamıyor.

AKP NİN MUCADELE EDEN KADINA TAHAMMÜLÜ YOK! Eril zihniyetin kurduğu sistem içinde
yaşamayı reddederek eşitlik ve özgürlük mücadelesi seçen kadınlar, dışarıdaki
hapishanelerden içerdeki hapishanelere kapatılıyorlar. Bütün düzenlemelerin
erkeğe göre yapıldığı bir dünyada, erkeğe göre tasarlanmış cezaevlerinde kadın
olarak yaşamaya zorlanıyor, iki kere cezalandırılıyorlar.

Sevgili arkadaşımız Seher TÜMER’in
ifadesiyle:“Dışarıda baba evi, koca evi, onların gücü yetmediği zaman,  içerde devletin terbiye edici ceza evi…”

KESK’Lİ KADINLAR YALNIZ DEĞİLDİR!

Biz kamu emekçileri de bu baskı sürgün ve
gözaltı politikasından yoğun biçimde etkileniyoruz.  Şu an yüzlerce üyemiz hakkında açılan idari
ve adli soruşturmalarla, Dersim’den Urfa’ya Urfa’dan Bodrum’a sürgünlerle
üyelerimiz yıldırılmak isteniyor. Son olarak EĞİTİM SEN üyesi PROF Dr Büşra
ERSANLI’nın
da tutuklanmasıyla KESK’li tutukluların sayısı 33’e ulaşmış
durumda. KESK’li tutuklulardan Seher TÜMER, Olcay KANLIBAŞ, Serpil
ARSLAN DÜZGÜN, Nazire AYATA CİVELEK, Gülsüm YILDIZ, Adile ŞAHİN,
Zeynep
SULAR OKAN
olmak üzere 8’i kadın arkadaşlarımızdır. Arkadaşlarımızın tek
“suç”u insanca bir yaşam ve demokratik bir Türkiye istemeleridir. Ve şayet bu
bir suç ise hepimizin bu suçun ortağı olmaya devam edeceğimizi ve
arkadaşlarımızı yalnız bırakmayacağımızı bir kez belirtiyoruz.

Yüz yıllık
bir mücadele geleneği olan biz kamu emekçileri, daha önce de darbe ve muhtıra
dönemlerinde benzer uygulamalarla karşılaştık Arkadaşlarımız katledildi,
cezaevine konuldu, sürgüne yollandı. Ancak tüm bu uygulamalar ne KESK’i ne de
KESK’li kadınları mücadelesinden alı koyup yıldırdı. Aksine bugün yaklaşık 250
bin üyesiyle KESK Türkiye’nin en dinamik emek örgütü olmaya devam ediyor.

ÇALIŞMA VE MÜCADELE ARKADAŞLARIMIZI YANIMIZDA İSTİYORUZ!

Unutulmamalıdır ki, yürürlükte olan baskı sürgün ve gözaltı politikası
sendikal hak ve özgürlükler ile düşünce ve ifade özgürlüğünü kısıtlarken
kadınların zaten düşük olan çalışma ve siyasal yaşamdaki temsiliyetinin
büsbütün daralmasına hizmet etmektedir

Kadına
yönelik şiddetin % 1400 arttığı günde 5 kadının öldürüldüğü, çalışan kadınların
yarısından fazlasının kayıt dışı istihdam edildiği, yoksulluğun adının kadın
olduğu bir ülkede ne demokrasiden ne de insan haklarından bahsedilebilir.
KESK’li kadınlara yönelik geliştirilen baskı, sürgün, gözaltı, tutuklamalar
kadınların bir bütün olarak sosyal ekonomik ve siyasal yaşamdan uzaklaşmalarına
ve eve kapanmalarına hizmet etme potansiyeli taşımaktadır. AKP hükümeti
demokratik teamülleri esas alarak bu uygulamalarından vazgeçmelidir.

Buradan
hükümete bir kez daha sesleniyoruz. Başka ülkelere demokrasi dersi vereceğinize
demokrasiyi önce ülkenizden başlatın ve arkadaşlarımızı derhal serbest bırakın.

                                                                                   KESK ŞUBELER PLATFORMU

                                     Adına KESK Dönem Sözcü SES Şube Kadın Sekreteri Gülistan ATASOY


İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]