KESK İSTANBUL “AİLE” DEĞİL, “KADIN VE EŞİTLİK” BAKANLIĞI İSTİYORUZ

Facebook
Twitter
WhatsApp

Hükümet, 3 Mayıs 2011’de yürürlüğe giren kanun
hükmünde kararname çıkarma yetkisine dayanarak, 8 devlet bakanlığını kapatıp,
yerine 11 yeni bakanlık kurulacağını açıkladı. “Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet
Bakanlığı”nın yerine kurulması planlanan “Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı”, kadın, aile ve engelliler hakkındaki konular ile sosyal yardımların
tek çatı altında toplandığı; kadınların, toplumun yaşlılar, engelliler ve diğer
dezavantajlı kesimlerinin içinde değerlendirileceği bir bakanlık olarak tasarlanıyor.

Türkiye’nin, 2010 Küresel Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Raporu’nda, 134 ülke
arasında 126. sırada yer alması, Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı’nın
cinsiyet eşitliğine yönelik politikalarının yetersizliğini açıkça ortaya
koymaktadır. Var olan bakanlığın kadın politikaları üretmekteki yetersizliği ve
isteksizliği bir yana, oluşturulmak istenen bu yeni bakanlık, kadın
mücadelesiyle elde edilmiş  kazanımların
gerisine düşmeye işaret etmektedir. Kadının adına bile tahammül edemeyen bir zihniyeti
yansıtan bu uygulama, AKP iktidarının, tasarladığı kadın profilini yaratma
noktasında attığı kurumsal adımlardan biridir. Gerçekleştirilmek istenen bu
değişiklikle kadın, sadece aile ile birlikte düşünülmekte, kadının bağımsız bir
birey olduğu ve cinsiyet ayrımcı uygulamalara maruz kaldığı gerçeği inkâr
edilmektedir.

Kadın emeğinin, erkek egemen kapitalist sistem içinde ucuz iş gücü olarak değerlendirilmesi,
esnek ve güvencesiz istihdam biçimleriyle daha fazla sömürülmesi yetmezmiş
gibi, kadın, AİLE içinde de yaşlı, hasta, çocuk ve erkeklerin bakımından
tamamıyla sorumlu tutulmaktadır. Görünen o ki devletin sosyal politika
düzenlemelerinin giderek daraltıldığı ve buna bağlı olarak, çocuk ve yaşlı
bakımı gibi sosyal hizmetlerin devletin işi olmaktan çıkartılmaya çalışıldığı
bir ortamda, AİLE bir telafi mekanizması
haline getirilmek istenmekte ve bütün yük, aile içinde “yegâne gönüllü çalışan”
olarak kadına yüklenmektedir.

AİLE’yi kadının toplumsal güvencesini sağlayan yegâne yapı olarak tanımlamak,
kadının aile içinde gördüğü psikolojik, fiziksel ve cinsel şiddeti yok saymak
anlamına gelmektedir. Oysa, sayısal veriler, kadına yönelik şiddetin ve kadın
cinayetlerinin failleri arasında, ilk sıralarda aile bireylerinin yer aldığını
göstermektedir (2010 yılında kadınları öldürenlerin %50’si kocaları, %11’i
babaları, %8’i eski  kocalarıydı.
Bunları erkek kardeş, akraba ve evlatları izledi). Üstelik şimdiye kadar yapılan
kısmi yasa değişiklikleri kadına yönelik şiddeti önlemeye yetmediği gibi,
hukuksal süreç, failleri caydırmaya, etkili bir cezalandırma sağlamaya da
yeterli değildir.

Tüm bunlar göstermektedir ki tarihsel olarak toplumda kök salmış erkek egemen
zihniyetin bir ürünü olan ve aile içerisinde yeniden üretilen kadın-erkek
eşitsizliği, basitçe diğer sosyal politikaların yanı sıra ele alınabilecek bir
sorun değildir. Kadını toplumsal ve ekonomik yaşamdan soyutlayarak sadece aile
içinde tanımlayan bu anlayışa karşı, Biz KESK’li kadınlar, bir birey olarak
kadının, toplum içinde yaşadığı her türlü eşitsizlik ve ayrımcılığı
 derinleştirecek olan bu tasarının yerine gerçek eşitlik politikalarını
yürütecek bir “Kadın ve Eşitlik Bakanlığı” kurulmasını ve bu kurumun, cinsiyet
eşitsizliğinin ortadan kaldırılması için gerekli olan tüm yetkilerle
donatılarak, diğer bakanlıklarla ortak
çalışmalar yürütülmesini talep ediyoruz.

KESK İstanbul Şubeler Platformu

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]

×