Son yıllarda; taş attığı, cebinde yarım limon bulunduğu, fanilası terli olduğu gibi gerekçelerle tutuklanarak cezaevine konulan, gözaltında şiddete uğratılan çocuklarla ilgili olarak sendikamız 18.02.2010 tarihinde Adalet Bakanlığı önünde basın açıklaması yaptı.
Basın açıklamasında SES Genel Sekreteri Kemal YILMAZ ve Çocuk Gelişim Uzmanı Utku SAYIN birer konuşma yaptılar.

BASINA ve KAMUOYUNA 
 

Türkiye’de yargılanan,
ceza alan çocuk sayısı üç bini geçmiş durumda.
 

Sadece Diyarbakır’da
geçen yıl 267 çocuk TMK’dan yargılandı. Bu çocuklardan yetmiş
sekizi için 240 yıldan 688 yıla kadar hapis isteniyor
 

Adana’da gözaltına
alınan 157 çocuktan 82 si 13–16 yaşlar arasında, bu çocuklardan
28 i tutuklandı.
 

Başta Adana ve
Diyarbakır’da
gözaltına alınan, tutuklanan çocukların kendilerinin ve ailelerinin
İnsan Hakları Kuruluşlarına yaptıkları başvurularda; gözaltına
alınışlarından, cezaevlerinde yaşadıklarına kadar insan onuruyla
bağdaşmayan davranış ve koşullara maruz bırakıldıklarını
söylemektedirler.
 

Esasen TMK’nın kendisi,
Türkiye’nin de imzaladığı Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları
Sözleşmesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve mevzuatına aykırıdır
 

Sağlık ve Sosyal Hizmet
Emekçileri Sendikası olarak çocuklarımıza yapılan bu kötü
uygulamaları kabul etmemiz mümkün değildir. 
 

Toplumun adalet duygusunu

örseleyecek yaralayacak davranışlardan ve kararlardan özellikle
kaçınılması gerekir.
 

Hapse atılan çocuk,
çıktığında artık eski çocuk değildir. Kimliği değişmiş,
çocukluğu çalınmış demektir.
 

Çocuklar bir toplumun
geleceğidir.
 

Çalınan, çocukların
çocukluğundan öte bir toplumun geleceğidir. Herkes bilir ki çocuk
dünyanın her yerinde çocuktur. Okulunda öğretmeniyle, evinde ailesiyle
olması gerekir. Çocukluğunu yaşaması gerekir.
 

Çocukların neden okulunda

evinde değil de sokakta ve polise taş atmakta olduğuna kafa
yorulmalıdır.
 

Tüm kademelerdeki
sorumluların,
yetkililerin toplumsal sorumluluklarını biran olsun unutmamaları
gerekmektedir. Yetkilileri, telafisi imkansız yaraların daha fazla
derinleşmemesi için, gerekli yasal düzenlemeleri bir an önce yapma
konusunda harekete geçmeye çağırıyoruz. 18.02.2010
 

 

                                                 
                                                                                                              
SES GENEL MERKEZİ


BASINA VE KAMUOYUNA 

     Son
birkaç yıldır ülkenin siyasal ve toplumsal yaşamında
çeşitli güçler aracılığıyla yaratılmaya çalışılan korku
iklimi artık
küçük çocukları en acımasız yönleriyle
ve şiddetiyle vurmaya başlamıştır. Tek suçu çocuk olmak
ve çocuk gibi düşünerek hareket etmek olan taze fidanlara 23 yıla
varan cezalarla karşılık vermektedir korku ikliminin yaratıcıları.

     Türkiye
devletinin de imzalamış olduğu Çocuk Hakları sözleşmesi
uyarınca;

Eşitlik hakkı, yaşama
hakkı, gelişme hakkı, korunma hakkı, katılma hakkı ve
çocuğun yüksek yararı
taraf devletler tarafından mutlaka gözetilmesi

ve korunması gereken çocuk haklarıdır. 

     Bu
sözleşme ve haklar ışığında; Türkiye yasalarında, 11 yaşın
altındakilerin
işledikleri suçlar için kovuşturma yapılamayacağı,
11-15 yaş arasında
işlediği fiilin suç olduğunun farkında
olmaması (farik ve mümeyyiz olmadıkları) durumunda ceza
verilemeyeceğini,
farkında olmaları durumunda ise indirimli ceza verileceği, 18
yaşın
altında olanlara ölüm cezasının verilemeyeceğini hükme
bağlamıştır.

     Unicef’in
tanımlaması ile 24 yaşa kadar tüm dünyadaki yaşıtları 
henüz çocuk kabul edilirken tüm hakları ve uluslar arası 
sözleşmeler çiğnenerek, çocuklukları bir kez daha ellerinden
alınmaktadır ülke çocuklarının. Oysaki henüz gelişimsel
olarak çocukluk ve ergenlik çağı arasında gidip gelmektedir davranışları

ve hayata bakışları.

     Soyut
düşünme yetileri henüz gelişmeye başlamış ve doğru ile yanlışı
ancak yaşayarak ve yetişkinlerden öğrenek ayırma aşamasındadır
ve sonuçları önceden tahmin edemezler bu yaş grubu bireyler. Yıllarca
yaşatıldıkları toplumsal coğrafyada sürekli çatışmalara şahit
olmuşlar tepkilerin, kızgınlıkların ve hatta isteklerin çatışma
ve kavga ile ifade edileceğini öğrenmişlerdir. Çünkü hayat hala
oyundur çocuk için. Çünkü çocuk oyunla öğrenmektedir hayatı
ve insanları. Spordan, sanata, politikaya, televizyona ve oyunlara
kadar tam da öğrenme çağlarında karşılaştıkları rol modelleri
şiddeti öğretmekte ve yükseltmektedir. Yaşamsal bir süreç olarak
çevrelerinde algıladıkları modelleri kendi tepkilerine ve hayatlarına
yansıtmaları öğrenim ve yaşamın doğasının gereğidir. Ergenlik
döneminin belirgin özelliği olarak da ortaya tepkisel ruh hali, isyan
etme arzusu, aidiyet beklentisi, önemsenme ve onaylanma duyguları
kişiliğin belirleyicileri olmaktadır.

     Sonuç 
olarak ise gelişimsel dönem özellikleri, çevresel rol modelleri
ve yaşanan ortam ve coğrafyanın sosyal iklimi çocukların ve ergenlerin
davranışlarında yönlendirici olmaktadır. Asla bu yaş grubu ergen
ve çocukların hayati olmayan ve doğru yaklaşımlarla olumlu şekilde
kanalize edilecek davranışlarından dolayı yaşamlarının uzun yıllarını
yok sayacak, onları ebeveynlerinden ayırarak ve özgürlüklerini
ellerinden alarak uygulanan cezalandırmalar uygun olmayacak ve cezanın
ardından topluma öfke duyan ve kaybedilen çocukluğunun hesabını
sormak isteyen yetişmiş bireyler olmalarına sebep olacaktır. Böyle
bir karar zaten çağdaş eğitim olanaklarından yoksun, çalıştırılan,
ihmal edilen ve gelecek kaygısı taşıyan ülke çocuklarının kendi
hataları olarak kabul edemeyeceğimiz ülke gerçekleri yüzünden
toplum dışına itilmesi, horlanması ve cezalandırılması çocukluğun
sonsuza kadar katli olacaktır.

     Bugün
iki seçenek vardır; ya kendi çocukluğumuzu anımsayıp çocuklarımıza
sahip çıkacağız veya artık çocukluktan bahsedemeyeceğiz. Çünkü
cinayetin, tecavüzün birkaç senelik kısa cezalarla karşılandığı,
işkence gibi insanlık suçunun hemen hemen hiç cezalandırılmadığı
bir ülkede, sadece çocuk oldu ve çocuk gibi oynadı diye 23 yıllık
cezaya çarptırılması bu çocuklarda ki adalet duygusunu zedeleyecektir.
Bu duruma evet dersek lütfen evde çocuklarımızın yüzüne bakalım
ve artık masumiyetle vedalaşalım. Çünkü artık masum değiliz…
18.02.2010
 

                                                                                                             Utku SAYIN

                                                                                                                                                                Çocuk Gelişim Uzmanı 

 

 

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]