SARAY REHABİLİTASYON MERKEZİ HAKKINDA BİLGİ NOTU
BASINA VE KAMUOYUNA
Son günlerde sosyal hizmetler gündem olmuş durumdadır. Bunun bir nedeni 14 yaşındaki kız çocuğuna tecavüz suçundan yargılanan Hüseyin ÜZMEZ olayına SHÇEK’in zamanında müdahale etmemesi, görüş bildirmemesi ve sonucunda ÜZMEZ’in serbest bırakılmasında bu ihmalinde payının olması iken diğer neden ise Saray Bakım ve Rehabilitasyon Merkezinden basına yansıyan görüntülerdir.
Bugüne kadar birçok kurum ve şahıs bu konularda değerlendirme ve açıklama yaptı. Özellikle görsel medyada yer alan haberler bu kurumlarda çalışanların bütününü rencide eden boyutlara tırmandı. Bu kurumlardan hizmet alanlar ve bu kurumlarda çalışanlar hiç düşünülmeden zan altında bırakıldı.
İngiliz Düşesi tarafından basına yansıtılan görüntülerin çocuk ve engellilerin daha iyi hizmet almasını amaçlayarak yapıldığını da düşünemiyoruz. Çünkü amaç bu olsa idi daha farklı yollar denenebilirdi.
SHÇEK’ nda yetkili sendika olarak, sorunların çözümüne katkı sağlayacak görüşlerimizi geçmişten bugüne katıldığımız Kurum İdari Kurullarında, yaptığımız görüşmelerde ifade ettik, dosyalar sunduk. Yetmedi, çeşitli dönemlerde eylem ve etkinliklerle yetkililere ve kamuoyuna duyurmaya çalıştık. Ancak yetkililerden gerekli yaklaşımı bugüne kadar göremedik, çalışanların sorunları gün geçtikçe katlandı, dolayısı ile hizmet verimi de olumsuz etkilenmeye devam etti.
Sorunun kaynağı, personel açığının kadrolu istihdamla giderilmeyerek kurumun iş güvencesiz, vasıfsız insanlarla doldurulması, işin gereğine uygun personel çalıştırılmaması, hizmet içi eğitime dahi tabi tutulmadan alınan personelin kendi becerileri ile baş başa bırakılmasıdır. Sorunun kaynağı, taşeronlaşmayı dayatan, kuruluşları belediyelere, vakıf ve derneklere devretmeyi hedefleyen, sosyal hizmeti bilimsellikten uzaklaştırıp “sosyal yardım”a indirgeyen anlayıştır.
İşsizlik ve yoksulluğun arttığı ve mağdurların çeşitlendiği, sosyal hizmetlere talebin arttığı bir ortamda sosyal hizmetlere yeterli yatırım yapılmamakta, yeterli sayıda eğitimli, kadrolu personel alınmamaktadır.
Özellikle de ağır ve yıpratıcı bir çalışma olan, fiziksel ve ruhsal engellilere bakım ve rehabilitasyon hizmetinin verildiği kuruluşlarda çalışanlar mağdur olmaktadır. 20–30 engelliye bir uzman personelle hizmet verilmekte, çalışanlar yıpranmakta, ruhsal sorunlar yaşamaktadır. Ruhsal ve bedensel engelli çocuklar aynı ortamlarda bulunmaktadır. Bu kurumlardakilerin normal memur gibi 5 gün 8-9 saat ve üstüne nöbet usulü çalıştırılmaları yetmiyormuş gibi gerekli zaman aralıkları içinde kendilerini rehabilite etmelerine olanak yaratılmamakta, hatta bu konu hiç düşünülmemektedir.
Bugün SHÇEK’na bağlı çocuk yuvalarında ve yetiştirme yurtlarında 20 bine yakın çocuk ve gence yatılı, 6 bine yakın engelliye yatılı ve gündüzlü bakım ve rehabilitasyon hizmeti verilmektedir. Çocuk ve gençlik merkezlerinde 40 binden fazla kişiye, toplamda ise 50.000’i aşkın bebek, çocuk, genç, yaşlı, engelliye 24 saat kesintisiz hizmet verilmektedir. 300.000’i aşkın yurttaşa da gündüzlü hizmet sunulmaktadır.
Tüm bu hizmetler ise ne yazık ki; 9 bin civarı kadrolu, 4 bin civarı taşeron personeli ile verilmektedir. Bunun sonucunda da; 6–8 çocuğa 1 bakıcı yerine 25 çocuğa bir bakıcı, 4 engelliye 1 bakıcı yerine 30–35 engelliye 1 bakıcı, 10 çocuğa 1 meslek elemanı yerine 50–100 çocuğa 1 meslek elemanı düşmektedir. Bu durumda ise hem hizmet alanlar hem de hizmet verenler sıkıntı yaşamaktadır.
Bu ağır koşullara rağmen çalışanlar “yıpranma yardımı” olarak bilinen fiili hizmet hakkından yararlanamamaktadır. Uzun süreli ağır ruhsal travmaya maruz kalmanın yarattığı sorunlar tespit edilmemekte, psiko- teknik değerlendirmeler yapılmamaktadır.
Toplumun en mağdur kesimlerine hizmet sunan SHÇEK çalışanları sosyal hizmete muhtaç hale getirilmektedir. Çalışanların ve mağdur ailelerin yararlandığı
kreşler kapatılarak, çalışanların çocukları da ortada bırakılmıştır. Ankara’da Sokak çocuklarına gündüzlü hizmet veren tek merkez olan Ulus Çocuk ve Gençlik Merkezi kapatılarak buradan hizmet alan çocuklar ve burada hizmet sunan çalışanlar mağdur edilmektedir.
Çalışanlar arasındaki ücret adaletsizliği gittikçe derinleştirilmektedir. Başbakanlığa bağlı bir kurum olmasına rağmen Başbakanlığa bağlı diğer kuruluşlarda katsayıya bağlı ödenen Başbakanlık Tazminatı SHÇEK’nda 3.5 – 5.5 YTL aralığında, “sadaka” düzeyinde ödenmektedir. SHÇEK çalışanlarının yıllardır talep ettiği ve işgüçlüğü ile orantılı ödenmesini istediği “sosyal hizmet tazminatı” ise bir türlü çıkarılmamıştır. Son çıkarılan ek ödemelerle de çalışanlar arasında ayrımcılık yaratılmıştır. Taşerondan çalışanlar ise asgari ücrete talim etmektedir.
Maliye Bakanlığının yayınladığı genelge ile çalışanların öğle yemeklerine de göz dikilmiş, katkı payı istenmektedir. Oysa özellikle yatılı kurumlarda çalışanlar hizmet verdikleri çocuk-genç-yaşlı-engelli ile aynı ortamda yemek yiyerek, onlara da nezaret etmektedir.
Tüm bunlar yetmezmiş gibi her dönem kadrolaşmanın yaşandığı kurum olmaktan kurtulamayan SHÇEK, AKP iktidarında en koyu kadrolaşmayı yaşamaktadır.
Sosyal hizmet çalışanları tüm bu yaşananlardan son derece rahatsızdır. Yaptığı işin karşılığını maddi-manevi alamazken, topyekun zan altında bırakılmak kabul edilebilir değildir. Topluma hakim kılınmaya çalışılan linç kültürü bu alanda da yaratılmaya çalışılmaktadır. SHÇEK çalışanları, sorunların görünmesini, çözümü için somut adımlar atılmasını, iş yükü, angarya ve toplumsal dışlanmaya, yıpranmaya son verilmesini beklemektedirler. Kamuoyundan beklentimiz, haksızlık ve suiistimallere karşı dururken, aynı zamanda sorunun sistemden bağımsız olmadığının da görülmesidir. Geçmişte Malatya Çocuk Yuvasında yaşanan olayda çocuğa yönelik şiddet görülmüş, ancak 21.yüzyıl Türkiye’sinde çocukların toplu halde, duşsuz bir ortamda tasla yıkandığı gözlerden kaçmıştır. Bütünü görmek, çözümü de bütüncül düşünmemizi sağlayacaktır. Bu nedenle, sendikamız sorunların ve çözüm önerilerinin akademik düzeyde ve çalışanlar tarafından tartışıldığı bir sempozyumu Aralık ayı içinde gerçekleştirecek olup, sempozyumu ve sonuçlarını kamuoyu ile paylaşacaktır. 12.11.2008
MERKEZ YÖNETİM KURULU