Hastaneler İşletme, Vatandaş Müşteri, Çalışanlar Köle Olamaz

Facebook
Twitter
WhatsApp

AKP hükümeti Sağlıkta Yıkım programındaki son vuruşlarına hazırlanıyor. Bu amacını gerçekleştirmek için TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunun 439. sırasında bulunan “Kamu Hastane Birlikleri Pilot Uygulaması Hakkında Kanun Tasarısı”nı apar topar ilk sıraya alarak Bütçe ile birlikte görüşmeye açmıştır.

TÜSİAD’ın yayın organı “Görüş” dergisi Ekim–2004 sayısında yer alan Mehmet Top/Ömer Gider imzalı “Kamu hastanelerinde özerkleştirme ve özelleştirme”  başlıklı yazıdan alıntı ile başlayalım.

“Türkiye’deki sağlık sektörü reform çalışmaları incelendiğinde kamu hastane sektöründe desantralizasyon reformlarının iki aşamada ele alındığı söylenebilir. Öncelikle kamu hastanelerinin devlet bütçesi ünitesi olmaktan çıkarılarak birer sağlık işletmesine dönüştürülmesi, daha sonraki aşamada ise hastanelerin mülkiyeti ile birlikte özel sektöre aktarılması yani özelleştirilmesi amaçlanmaktadır.”

Tasarının genel gerekçesinden bazı ifadeler şöyle: “Sağlık bakanlığı merkez teşkilatını esasında mahallince yürütülmesi gereken hizmetlerin yükünden kurtaracak alt yapı çalışmaları, Sağlıkta Dönüşüm Programı çerçevesinde büyük ölçüde tamamlanmıştır.” “Döner Sermaye uygulamalarında önemli düzenlemeler yapılarak hastanelerin kendi gelirlerini edinme, bunları hizmet gereklerine göre en verimli şekilde kullanma kapasiteleri geliştirilmiştir.”  “Hastanelerin madde ve insan gücü anlamında her türlü kaynağı sınırsızca merkezden talep etmeleri yerine kendi kaynaklarından sorumlu birlikler haline dönüştürülmeleri amaçlanmaktadır.” “Bu ve benzeri adımlarla yüklerinden arındırılan Sağlık Bakanlığı; stratejik düşünme, geleceğe dair tasarım geliştirme, misyon ve vizyon belirleme… gibi esas görevlerine daha yoğun mesai ayırabilecektir.”

Sağlık Bakanlığı, yaygın sağlık hizmeti vermenin kendisi için ağır yük olduğunu, sağlık hizmetlerinin birlik çatısı altında toplanacak hastanelerde profesyonel işletmeciler tarafından yürütülmesi ile bu yükten kurtulmayı amaçladığını hiçbir çekince duymadan ifade etmiştir.  

1-Bir il veya birkaç ildeki hastaneler birleştirilerek oluşturulacak birlikler; İl genel meclisi, Vali, Bakanlık, il ticaret –sanayi odasının belirleyeceği hukukçu, muhasebeci, tıp mezunu, işletmeciden oluşacak 7 kişilik yönetim kurulu tarafından yönetilecek, İŞLETİLECEK.

2-Çalışanların her türlü ödemeleri işletme bütçesinden karşılanacak ve sözleşmeli çalıştırma esas alınacak,

3-Birlik yönetim kurulları; Tıbbi uzmanlık hizmeti satın alınması, personel planlaması yapılması, birlik bünyesindeki personel hareketlerinin sağlanması, birliğin her türlü araç, gereç, malzeme, taşınır ve taşınmazları ile birlikte satılması, kiralanması, kiraya verilmesi, işletilmesi, işlettirilmesi konularında yetki sahibi olacak. Aynı zamanda hastane ve ünitelerinin kurulması, kapatılması veya niteliğinin değiştirilmesi konusunda bakanlığa öneride bulunacak.

4-Birlik gelirlerini; “Birlik karları, sağlık hizmetinin satılması (muayene, işlem, laboratuar, tetkik, ameliyat vb.), üretilen ürünlerin satılması (Kan, ilaç,  serum vb.),taşınmazların satılması, kiralanması,  işletilmesi, bağış ve yardımlar ile gerektiğinde devletçe yapılacak yardımlardan elde edecek.

5-Birlik giderleri; Personele yapılacak her türlü ödeme, tıbbi uzmanlık hizmetleri ile avukatlık hizmeti satın alınması, tıbbi, cerrahi alet, malzeme, cihaz satın alınması, laboratuar–görüntüleme hizmeti satın alınması, birlik bürokratlarına verilecek maaş, taşerona verilecek ücret olacak.

6-Hastaneler; hizmet alt yapısı, organizasyonu, kalite, verimlilik ve hasta memnuniyeti vb. konularda değerlendirilerek 100 üzerinden puanlandırılacak ve A, B, C, D, E sınıflarına ayrılacak. D ve E sınıfına düşenler birlik dışına çıkarılacak.

 

Soruyoruz;

Sağlık hizmeti sunumunu merkezi planlama ile tüm yurtta dengeli ve eşit şekilde yürütme işini yapmayacak olan Sağlık Bakanlığı ne iş yapacaktır?

Hastaneler kendi geliri ile hizmet yürütecek ve bu gelirler de vatandaşa sunulacak sağlık hizmetinden elde edilecek ise, vatandaş niçin vergi ödemekte, bu da yetmemekte niçin GSS primi ödemeye zorlanmaktadır?

A, B, C, D, E olarak sınıflandırılan hastanelerde hizmetin niteliği de farklı olacaktır. Vatandaş hangi kıstasa göre hangi hastaneye gidecektir? Bu durum kamu eli ile vatandaşı sağlık hizmetlerine ulaşım açısından sınıflamak değil midir?  

Sağlık bir kamu hizmeti olarak asli ve süreklidir, hizmeti verecek personel de sürekli ve kamu personeli olmalıdır. Taşeron ve sözleşmeli çalıştırma sonucu ücretler daha da düşerken, işgüvencesi tamamen ortadan kalkmayacak mıdır?

Her türlü hizmetin satın alma yolu ile kurum içinde gördürülmesi, hastanelerde bugün kısmen var olan parçalanmış hizmetleri tamamen parçalamayacak mıdır?

Asıl soru şudur? Sağlık hizmeti ile kâr nasıl bir arada nasıl olacaktır? Kamusal sağlık hizmetinde kâr olur mu? Satacağı kandan kar bekleyen bir anlayış ile sağlık hizmetleri daha iyi duruma nasıl gelecektir?

Kamu sektöründeki hastanelerin özerkleştirilmesinin ve piyasa mekanizmaları ile yürütülen işletmeler biçiminde organize edilmesinin pek çok sakıncalı tarafı vardır. Dünyada bu uygulamalar sonucunda eşitlik ilkesi büyük ölçüde zarar görmüş, sağlık emekçilerinin çalışma koşulları kötüleşmiş, katkı payları ve cepten ödemeler artmış, özerk hastaneler özerk olmayanlara göre daha pahalı hizmet vermeye başlamış buna karşın verimlilik artmamış ve yoksul kesim sağlık hizmetinden faydalanamaz hale getirilmiştir. ABD’yi de içine alan dünya çapındaki deneyimlere göre sağlık hizmetlerinin özel sektöre tümüyle devredilmesi yoksul ve dezavantajlı grupları oldukça olumsuz etkilemektedir.

Ülkemizde de bu modelin uygulanması halinde; sağlık hizmetleri bütünlük içinde verilemeyecek, bölgesel farklılıklar daha da artacak, sağlık alanı yerel politikacıların müdahalesine daha açık hale gelecek, kamu kesimi daha fazla güç kaybedecek, cepten ödemeler ve katkı payları artacak, sağlığa erişim daha da güçleşecektir. Sağlık emekçileri ise iş güvencesiz, düşük ücretli ve örgütsüz çalışmaya zorlanacaktır. Kısacası; Hastaneler işletme, çalışanlar sözleşmeli köle haline getirilecektir. Buna karşı durmak herkesin görevi ve sorumluluğudur. SSGSS yasasının parçası ve devamı niteliğinde olan tasarı derhal geri çekilmelidir. 14.11.2008

 

MERKEZ YÖNETİM KURULU

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]