Basına Ve Kamuoyuna
Sendikamız kurulduğu günden bu güne kadar geçen 12 yıllık süreç ve sendikamızı kuran dört sendikanın 6 yıllık süreci ile birlikte 18 yıllık süreçte mücadeleyle dolu bir tarih yaratmıştır. Sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin çalışma ve yaşam koşullarının düzeltilmesi; var olan haklarının korunması ve yeni haklar elde edilmesi için sayısız eylem yapmıştır. İşkolumuzda özelleştirme saldırılarına “sağlık haktır, satılamaz” şiarıyla barikat olmaya çalışmış, herkese eşit- ulaşılabilir- nitelikli- ücretsiz sağlık hizmeti sunulmasını savunmuştur. Sendikal mücadelenin demokrasi mücadelesinden ayrı olamayacağı, insan hak ve özgürlüklerinin tanınmadığı, demokrasinin sadece egemen ideolojinin hoşgörü sınırları içinde ki görüş ve mücadeleye hapsedildiği bir ülkede hiçbir hakkın ve kişinin güvencede olamayacağı bilinciyle hareket etmiştir.
Sendikamızın yürüttüğü mücadele işveren devlet tarafından çeşitli yöntemlerle engellenmeye; baskı, ceza, sürgün, tutuklamalarla üye ve yöneticilerimiz yıldırılmaya, geride kalanlara gözdağı verilmeye çalışılmıştır. Bu yöntemlerle sonuç alamayan Sağlık Bakanlığı son çare olarak işten atmalara başvurmuştur.
Genel Başkanımız Bedriye YORGUN, Şanlıurfa Şube Başkanı iken Düzce’ye sürgün edilmiş, bu dönem rahatsızlığı nedeni ile ilgili almış olduğu hastalık raporlarından özellikle iki adeti hakkında soruşturma açılmıştır. Hakem hastane olan Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Sağlık Kurulu ilk incelemesinde raporları usul ve fenne uygun bulurken, Sağlık Bakanlığı müfettişlerinin itirazı üzerine yaptığı ikinci incelemede usul ve fenne aykırı bulmuştur. Aynı hastane aynı sağlık raporları hakkında birbirine zıt iki karar vermiştir.
Alınan raporların hiçbir tanesine konulan tanı ve teşhislerin gerçeğe aykırı olduğu veya hiç böyle bir tanı ve teşhis konulamayacağına dair bir tespit bulunmamaktadır. Bedriye Yorgun’un suçlandığı raporlarla ilgili olarak ya usulüne uygun işlemler yapılmadığı ya da verilen raporların sürelerinin uzunluğu ile ilgili tespitler bulunmaktadır. Dolayısıyla hastalıkları geçirdiğine dair yaşamış olduğu olayların gerçekliği kabul edilmiştir. Buna rağmen, Genel Başkanımız Yüksek Disiplin Kurulu kararıyla usule de aykırı olarak hukuksuz bir şekilde işten atılmıştır.Sağlık Bakanlığı’nın sendikamıza yönelik saldırıları Genel Başkanımızla sınırlı kalmamış, şimdi de MYK üyemiz Meryem Özsöğüt hakkında memuriyetten men talebiyle Yüksek Disiplin Kurulu’nda soruşturma başlatılmıştır.
Soruşturmanın gerekçesi aynı zamanda ülkemizde insana ve insan haklarına verilen değerin, adaletin nasıl işlediğinin de göstergesidir. Son yıllarda ülkemizde sokak ortasında sorgusuz, yargısız gerçekleştirilen infazların sayısı hızla artmaktadır. Baran Tursun, Ahmet Özkan son olarak Çağdaş Gemik polise verilen yetkilerle sokak ortasında öldürülmüştür, Ferhat Gerçek isminde 17 yaşındaki genç sakat bırakılmıştır. Bu şekilde 2007 yılında 24, 2008 yılının on ayında 31 kişi öldürülmüştür. Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nın raporuna göre 2006’da 11, 2007 yılında 10 kişi işkencede öldürülmüştür. Engin Çeberin işkenceyle öldürülmesi yakın zaman örneklerindendir.
Bunların sorumluları cezalandırılması gerekirken karşı çıkanlar yargılanmakta, cezalandırılmaktadır. İşte Meryem ÖZSÖĞÜT hakkında açılan soruşturmanın içeriği budur. Kevser Mırzak’ın öldürülmesini protesto eden basın açıklamasına katıldığı için “ siyasi ve ideolojik çalışma yapmak” iddiasıyla ve memuriyetten çıkarma talebiyle Yüksek Disiplin Kurulu’nda soruşturma açılmıştır. Olayla ilgili başlatılan idari soruşturmada başlangıçta kınama cezası talep edilirken, şimdi memuriyetten men cezasının istenmesi düşündürücüdür ve içinde soru işaretleri barındırmaktadır.
Sendikamızın yürüttüğü çalışma ve verdiği mücadeleden rahatsız olan Sağlık Bakanlığı yöneticilerimizi cezalandırma yoluna gitmektedir. Özellikle Zekai Tahir Burak Kadın Hastalıkları Hastanesi’nde ki bebek ölümlerinin ortaya çıkartılması, AKP Hükümeti’nin kadrolaşmasına hizmet eden klinik şef ve şef yardımcılarının atamasının iptal ettirilmesinin intikamını bizleri işten atarak almaya çalışıyorlar.
Bizler sendikalarımızı kurarken hakların mücadelesiz, mücadelenin bedelsiz kazanılamayacağını biliyorduk. Onlar da bilsinler ki hiçbir ceza, baskı bizi mücadelemizden alıkoyamayacaktır. 07.11.2008 SES MERKEZ YÖNETİM KURULU