Ülkemiz son günlerde birbiri ardı sıra patlatılan bombalar, askeri operasyonlar, çatışmalar ve ardından gelen cenazelerle sarsılıyor.
Bu durum tüm toplumda endişe yarattığı gibi, biz sağlık ve sosyal hizmet emekçilerini de fazlasıyla tedirgin etmektedir. En son Beytüşşebap’ta yurttaşlarımızın ve ardından Şırnak’ta 15 gencimizin ölümü yüreklerimizi acıtmıştır. Sıkılan her kurşun, patlayan her mayın-bomba, ölen her insan, akan her damla kan toplumdaki gerginliği, şiddet eğilimini ve kutuplaşmayı artırmaktadır.
Onlarca yıldır militarist yöntemler dışında çözüm yollarının göz ardı edildiği kürt sorununda, hala şiddeti ön plana alan yöntemler kullanılmaktadır. Bu durum halkın tedirginliğini ve mağduriyetini artırmaktadır. Büyük Ortadoğu Projesi doğrultusunda Irak’ın ABD tarafından işgali ve Irak’ta gelişen süreçle birlikte bir Ortadoğu sorunu haline gelen kürt sorununun çözümünde hala askeri yöntemlerin kullanılması kaotik ortamı derinleştirmekte, din-dil-ırk ayrımı gözetmeksizin toplumun her kesimde korku ve güvensizlik yaratmaktadır. Büyük bir oy oranıyla tekrar iktidara gelen AKP Hükümeti, Türkiye’nin temel sorunlarını çözmek bir yana uyguladığı politikalarla adeta emperyalistlerin değirmenine su taşımaktadır.
Gerek medyanın, gerek yetkililerin yaptığı savaş çığırtkanlığı, şovenist kışkırtmalar, gündemden düşürülmeyen sınır ötesi operasyon söylemleri ülkedeki barış-kardeşlik ve bir arada yaşam koşullarının ortadan kalkmasına hizmet etmektedir.
Biz sağlık hakkının yaşamla başladığını savunanlar; ancak şiddetin ve savaşın son bulduğu bir ortamda barışın, kardeşliğin ve sağlıklı yaşamın adımlarının atılabileceğine inanıyoruz. Acı, kan ve gözyaşının devam ettiği bir ülkede barış gelişemez. Bu yüzden tüm halkımızı, geliştirilen-geliştirilecek olan şiddet ve terör ortamına hayır diyerek, yıllardır kardeşçe bir arada yaşayan insanların, demokratik- eşit ve özgür bir ülkede bir arada yaşamasını savunmaya davet ediyoruz.
Şiddet ortamının yükselmesinden nemalanmak isteyenlere dur demeliyiz! Sınır ötesi operasyonlar, militarist yöntemler çözümü değil, insanlığın, doğanın yok oluşunu getirecektir. Gün, şiddet değil toplumda iç barışın gelişmesini sağlamak için çözüm üretme günüdür. 10.10.2007
MERKEZ YÖNETİM KURULU