Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde sendikamız Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası’nın (SES) da içinde bulunduğu Sağlık Emek-Meslek Örgütleri, hastanenin düşük olan teşvik ödemelerinin iyileştirilmesi talebiyle iş bıraktı.
25-26-27 Şubat günlerinde 3 gün süren iş bırakma eylemi için Ege Üniversitesi Poliklinikler önünde bir araya gelen sağlık emekçileri, burada açıklama yaptı.
Sağlık çalışanları adına ortak basın açıklamasını okuyan SES İşyeri Temsilcisi Selin Akgöl, Ege Üniversitesi Hastanesi’nin teşvik ödemelerinin üniversite hastaneleri arasındaki en düşük ödeme olduğunu belirterek basın açıklamasını okudu.






Sendikamız adına söz alan SES İzmir2 No’lu Şube Başkanımız Başak Edge Gürkan ise şöyle konuştu:
“Ege Üniversitesi için 24 dalda en iyi hastane dediler. Hastanenin ‘en’lerini sıralayalım. En fazla hastası olan, Ege Üniversitesi. En az personel çalıştıran, Ege Üniversitesi. En fazla iş yükü olan, Ege Üniversitesi. En az teşvik ödeyen, Ege Üniversitesi. Kreş ücreti en pahalı olan, Ege Üniversite. Siz 24 alanda en iyiyiz derken, sağlık emekçileri açısından durumunuz budur. Yönetime sesleniyoruz. Ege Üniversitesi, Ege Bölgesi’nin en büyük, en fazla hasta kabul eden hastanesi bir sağlık kurumunda bütçe, sağlık emekçileri ve hastaları için kullanılmayacaksa bu bütçe nereye kullanılıyor? Sağlık emekçileri iş ve ev arasında mekik dokuyor. İkinci bir hayatları yok. Bunun karşılığında karnını doyuramayacak bir ücret alıyor. Bunun adı kölelik düzenidir. Buna itirazımız var. İnsanca çalışmak ve insanca yaşamak istiyoruz. Bizler birleşe birleşe kazanacağız. Günlerdir sendikal haklarımızı engellemek için yönetim elinden geleni yapıyor. Çünkü birleşmemizden korkuyorlar. Korkacaksınız. Yönetime sesleniyoruz. İnsanca yaşayacak bir ücret istiyoruz. Bunları alana kadar bu alanları terk etmeyeceğiz.”
Sağlık Emek-Meslek Örgütleri adına okunan basın açıklaması metni şöyle:
BASINA VE KAMUOYUNA
Ege Üniversitesi Hastanesi sağlık emekçileri; ağır çalışma koşulları, uzun nöbetler, eksik istihdam, sağlıkta şiddet, özlük haklarının aşındırılması ve yoksulluk sınırının altında kalan ücretlerimizin her geçen gün açlık sınırına yaklaşmasıyla mücadele etmekteyiz.
Yıllardır her toplu sözleşme ve zam döneminde ısrarla vurguladığımız; yoksulluk sınırı üzerinde, tek kalemde, emekliliğe yansıyan temel ücret talebimizi duyurmaya uğraşıyor, bu hakkı kazanmak için büyük mücadeleler veriyoruz. Bugün bu talebimizin bir kez daha su yüzüne çıktığını görmekteyiz.
Bizler geçinemediğimiz gibi dalga geçercesine teşvik ücretlerimize yapılan bu -mış gibi zammı kabul etmiyoruz. Kamuda çalışan diğer meslektaşlarımızın teşvik ödemesiyle bizlerin teşvik ödemesi arasında uçurum farklar var ve bunun dengelenip adil bir dağılım yapılmasını istiyoruz. YÖK’e bağlı üniversite hastaneleri ve sağlık bakanlığıyla birlikte sağlık hizmetlerini yürüten üniversite hastaneleri arasında Ege Üniversitesi Hastanesi geçmişinden bugüne sağlık alanında yaptığı öncülüğünü teşvik ödemesini en düşük veren hastane olarak emekçileri mağdur etmeye devam etmektedir. Bu da yetmez gibi Ege bölgesinin en büyük, en fazla hasta kabul eden ve en komplike vakaları alan hastane olarak eksik istihdam yüzünden her bir emekçi 3 kişilik çalışırken ‘teşvik ödemelerimiz artacak mı’ diye sorduğumuzda ticarethaneymişçesine ‘daha fazla çalışın, kazandırın, biz de sizin teşviklerinizi arttıralım’ şeklinde cevap almaktayız. Burası bir kamu kurumu ve kamu kurumunda kar amacı güdülmez.
Bizlere hastane bütçesinin nereye harcandığını şeffaflıkla söylemek zorundasınız. Çünkü bizler eski, yıpranmış bir binada çalışmaktayız. Malzeme yok ve bu durum yurttaşların sağlık hakkını gasp etmektir. Bir peçete almaya yoksun hale gelmiş durumda olan idare, bütçe tercihini kaldırımdaki dijital ekranlara, siyah kaldırım taşlarına harcayana kadar hakkımız olan ve bizim ürettiğimiz emeğimizden yana kullanabilirdi. Aynı idare ağır çalışma koşulları yüzünden istifa edip giden sağlık emekçilerini görmeyip buradan bir sonuç çıkarmamaktaki ısrarcı tavrına devam etmektedir.
İçinde bulunduğumuz ağır ekonomik koşullarda bizler bir yandan enflasyon ile boğuşurken bir yandan da emeğimizin karşılığını alamadığımızı görmekten bıktık. Bir pazar paramızı dahi karşılamayan bu zammı kabul etmiyoruz.
Kabul etmediğimiz daha bir sürü şey var;
-Ücretsiz olmayan kreşi
-Yetersiz ve lezzetsiz yemekleri
-Hijyenden yoksun bir hastaneyi
-Tayin ve becayiş hakkımızın olmayışını
-Ağır çalışma koşullarımızı kabul etmiyoruz.
Bizler olmazsak bu hastanenin dört duvardan başka bir anlamı yok. Ege Üniversitesi sağlık emekçileri olarak diyoruz ki; tüm engellemelerinize ve baskılarınıza rağmen teşvik ek ödemelerimiz 2 katına çıkmadığı sürece bizleri bu alanda görmeye devam edecek ve üretimden gelen gücümüzü kullanıp hizmet üretmemeye devam edeceğiz.