15 Temmuz Darbe Girişimi Henüz Tümüyle Aydınlatılmamış, Siyasi Ayağı Açığa Çıkarılmamıştır.

Facebook
Twitter
WhatsApp

15 Temmuz 2016 tarihinde yıllardır devlet fideliğinde büyüyen/büyütülen, AKP iktidarı döneminde “ne istediyse verilen”, ortak olduğu iktidarı tümüyle ele geçirmek isteyen, bu isteği yerine getirilmeyince cemaatin darbe girişimine tanık olduk. Bu girişim, açıkça iki siyasal İslamcı fraksiyon arasındaki iktidar çatışmasının ürünüdür.

15 Temmuz darbe girişiminde tanklar, savaş uçakları, helikopterler ile meclise, devlet kurumlarına ve halkın üzerine ateş açılmış, 249 vatandaşımız yaşamını yitirmiştir. Darbe girişiminin yıl dönümü dolayısı ile bir kez daha darbe girişimini şiddetle kınıyor, tüm sorumluların açığa çıkarılarak yargı önünde hesap vermesi gerektiğini düşünüyoruz.

Konfederasyonumuz tüm sendikaları ve bir bütün olarak üyeleriyle birlikte 15 Temmuz darbe girişimi karşısında daha ilk gün net bir tutum almış, bedeli ne olursa olsun her tür darbeye karşı olduğumuzu, karşı bir duruş sergileyeceğimizi, temel hak ve özgürlükleri kim çiğnerse çiğnesin onlara karşı bir mücadele içerisinde olacağımızı belirtmiştir.

Aradan bir yıl geçti…

15 Temmuz darbe girişimi, darbelerin panzehiri olan demokrasinin tüm kural ve ilkeleriyle hayata geçirilmesi, parlamenter sistemin kurum ve kurallarıyla işletilmesi, farklı düşünce ve inançların kendilerini ifade edebilmelerinin sağlanması için bir zemin ve gerekçe haline getirilmeli iken tam tersine, AKP’nin sivil darbesine gerekçe haline getirilmiştir.

Cumhurbaşkanı ve AKP’nin darbe girişimini 14 yıldır yapamadıklarını hayata geçirme konusunda “Allahın bir lütfü” olarak görmüş, büyük bir siyasi fırsata çevirmiştir.

15 Temmuz bir darbe girişimi olarak akim kalmış, ancak 20 Temmuz’da OHAL’in ilanı ile birlikte AKP sivil darbesi gerçekleşmiştir.

AKP iktidarı devletin tüm olanaklarını, baskı araçlarını kullanarak muhalif tüm kesimlerin topyekûn tasfiye edilmesi için darbe girişimini kullanmıştır/kullanmaktadır.

OHAL ilan edilirken “bir ay” gibi bir süre öngören siyasi iktidar, bırakalım birkaç ayı, bugün, darbe girişimin yıldönümünde, OHAL’in 3 ay daha uzatılacağını ilan ederek sivil darbeye devam edileceğini göstermiştir.

Kaldı ki, referanduma sunulan anayasa değişikliği ile de OHAL rejimi süresiz ve sınırsız şekilde temel yönetim biçimi haline getirilmiştir.

15 Temmuz’dan bu yana açıklanan KHK’lar ile anayasa rafa kaldırılmış, ülkemiz anayasasızlaşma sürecine sokulmuş, hukuk ayaklar altına alınmıştır. AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, her gün tüm dünyaya meydan okuyarak hukuk dışılığın devam edeceğini, hiçbir demokratik ilkeye bağlı olmadıklarını kendi üslubuyla ilan etmektedir.

20 Temmuz sivil darbesiyle birlikte milletvekilleri cezaevine konulmuş, kayyumlar ile birçok belediyeye el konulmuş, birçok belediye eş başkanı ve çalışanları tutuklanmıştır.

Onlarca medya kuruluşu kapatılmış, çalışanları ve yazarları cezaevlerine konulmuş, basın yasaklarına sosyal medya yasakları da eklenerek haber alma hakkı engellenmiş, düşünce ve ifade özgürlüğünde Cumhuriyet tarihimizin en karanlık günlerine imza atılmıştır.

Nükleer enerji projelerine ve HES’lere yeniden yol açılmış, OHAL gerekçe gösterilerek halkın demokratik talepleri engellenmiştir.

Kadına yönelik şiddet, ayrımcılık, güvencesizlik zirve yapmış, LGBTİ+ bireylere yönelik baskılarda, çocuklara dönük taciz ve istismarda artış görülmüştür.

15 Temmuz’dan bu yana110 binden fazla kamu emekçisi ihraç edilmiştir. Bunlardan 3249’u konfederasyonumuza bağlı sendikaların üyesi olup 700 dolayında arkadaşımız ise açığa alınmış durumdadır.

Bir kamu emekçisinin hiçbir adil soruşturma geçirmeden, savunma hakkı verilmeden ve sadece OHAL süresince değil ömür boyu meslekten ihraç edilmesi, vatandaşlık haklarının sınırlandırılması düzenlemesi nasıl bir zorbalık ile karşı karşıya olduğumuzun en somut ifadesidir. Kendi çıkardıkları yasaya bile uyulmamış, bir ay içinde kurulması gereken OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu aylar sonrasında kurulmuş, ilgili tebliğ iki gün önce Resmi Gazetede açıklanmıştır. Hükümete bağlı/bağımlı bu komisyonun mağduriyetleri ortadan kaldırmayı değil, içeride ve dışarıda yoğunlaşan tepkileri dindirmeyi, sürece yaymayı ve göstermelik bazı işlemlerle hukuksuzluğu meşrulaştırmayı amaçladığı bileşiminden ve çalışma tarzından anlaşılmaktadır.

AKP sivil darbesi açıkça sendikal örgütlülüğü, temel hak ve özgürlükleri hedef almaktadır. Sendikal hak ve özgürlükler KHK’lar yoluyla ortadan kaldırılmıştır. Sendikal faaliyetlerimiz açığa almaların, ihraçların, gözaltı ve tutuklamaların gerekçesi haline getirilmiştir. Hala 70’e yakın KESK’li sendikal faaliyetleri, meşru ve haklı eylem, etkinlikleri nedeniyle tutukludur.

Üyelerimizden ikisi işlerine dönmek talebiyle 128 gündür açlık grevinde olan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’dır. Bu arkadaşlarımızın tutukluluk hallerine son verilmesi, taleplerinin karşılanarak tüm ihraç edilenlerin görevlerine iade edilmesi acilen sağlanmalıdır.

Gerek ihraçlarda ve gerekse de açığa almalarda herhangi bir hukuksal süreç işletilmemiş, siyasi iktidar keyfiyete dayalı ve kendi siyasal ajandası doğrultusunda çıkardığı KHK’larla emekçileri, ailelerini ve milyonlarca insanımızı sosyal ölüme terk etmek istemiştir.

İhraçların bir amacı da demokratik, bilimsel, özerk, laik ve anadilinde eğitimi savunan akademisyenlerin uzaklaştırılarak barış ve bir arada yaşama talebinin bastırılması, gerici eğitimin önünün sonuna kadar açılmasıdır; gerici-mezhepçi temelde kültürel hegemonya tesis etme çabasıdır. On binlerce eğitim emekçisinin ve akademisyenin ihraç edilmesi eğitim hakkının da ihlal edilmesidir.

AKP bu süreci kamu emekçilerinin iş güvencesini ortadan kaldırmayı ve performans sistemiyle kamuyu tümüyle özel şirketlere dönüştürmeyi hedefleyerek yine fırsatçılık yapmıştır. Bu süreçte emekçilerin grev hakları OHAL ve KHK gerekçe gösterilerek, yasaklanmıştır. Daha iki gün önce AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, işverenlere yönelik olarak “Biz göreve geldiğimizde Türkiye’de OHAL vardı ama bütün fabrikalar grev tehdidi altındaydı. Hatırlayın o günleri. Ama şimdi grev tehdidi olan yere biz OHAL’den istifade ederek anında müdahale ediyoruz” diyerek OHAL’in emek düşmanı politikalara nasıl manivela yapıldığını açık ve net olarak itiraf etmiştir.

15 Temmuz darbe girişiminin yıldönümü nedeniyle bir kez daha “Askeri ve siyasal darbelere hayır, OHAL kaldırılsın, KHK’lar iptal edilsin” diyoruz.

İhraç edilen arkadaşlarımız tekrar görevlerine dönünceye, OHAL kaldırılıncaya, KHK’lar ve iş güvencesini ortadan kaldırmayı hedefleyen düzenlemeler geri çekilinceye kadar kesintisiz bir mücadele yürütecek, darbelere karşı kararlı ve ilkeli duruşumuzdan bedeli ne olursa olsun taviz vermeyeceğiz.

AKP 15 Temmuz darbe girişiminin yıldönümü etkinlikleri adı altında gövde gösterisi yapmaya, muhalif kesimlere gözdağı vermeye ve sivil darbesine meşruiyet sağlamaya çalışmaktan vazgeçmelidir. Yine birçok ilde bu etkinliklere kamu emekçilerinin katılımının zorunlu hale getirilmesi dayatmasına son verilmelidir.

“NE ASKERİ NE SİVİL DARBE, ACİL DEMOKRASİ!”

 MUTLAKA GERİ DÖNECEĞİZ! BİZ KAZANACAĞIZ!

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]