29 TEMMUZ 2011

Ankara Meslek Hastalıkları Hastanesi’nde Kütahya’dan gelmiş
65 vatandaşımız halen yatıyor. Dün Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu olarak
kendilerini ziyaret ettik. Bu vatandaşlarımız kamuoyu tarafından da dikkatle
takip edilen Kütahya Eti Maden işletmesinde çalışıyorlar. Kendilerine yapılan
tetkiklerde vücutlarında ağır metaller ve arsenik tespit edilmiş durumda. Bugün
itibarı ile Kütahya’da “zehirlenme” endişesi taşıyan birçok işçi ve vatandaş
tedirginlik içinde tatmin edici açıklamalar bekliyor.

İşletmenin şoföründe, yani havuzun kenarında bile olmayan,
linç tankında olmayan, işin laboratuarında olmayan, filtrelemesinde olmayan
yani tüm üretimden uzak olan yerde çalışan işçide bile işletmenin içindeki işçi
ile aynı sonuçlar çıkmış durumda. Yapılan tetkiklerde arsenik aşçıda bile var. Dolayısı
ile arseniğin toz, toprağın içinde olduğu anlaşılıyor. Bunun Kütahya genelinde
olma ihtimali de vardır.

Meslek Hastalıkları Hastanesi’nde halen yatan 65 gümüş madeni
işçisinin genel durumlarında “görünür” bir bozukluk tespit edilmemiş. Hastane
kendilerinden yeni tetkikler için tekrar numuneler alıyor. Meslek Hastalıkları
Hastanesi’nde hekim meslektaşlarımız konuyla ilgili gayretli bir çalışma
içindeler. Hastane Başhekimimiz 3-4 gün içinde tetkik sonuçlarının çıkacağı
bilgisini veriyor.

Kütahya’da bugün asıl tedirginliği oluşturan ağır metaller
ve arsenik. Havaya suya ve toprağa karışması sonucu arsenik vücuda üç farklı
yolla alınıyor:

1. Hava yoluyla

İşyeri ortamında ve yakın çevrede maruz kalma, Endüstriyel
tesisler, Maden işletmeleri

2. Ağız yoluyla

İçme suyu, gıdalar

3. Cilt yoluyla
(temas)

Kanda arsenik ölçümü akut zehirlenmeler dışında çalışma
ortamları için az kullanılır. Yakın zamandaki maruz kalmayı yansıtır; maruz
kalışın yoğunluğu ile ilişkisi net olarak ortaya konmamıştır. Çalışanlarda
arsenik maruz kalışının etkisini görmek için gün sonunda yapılan analizde
idrarda 130 mikrogram/litre arsenik bulunması (arsenik trioksit) çalışanların
ortamdan kaynaklanan günlük 10-100 mikrogram metreküp arseniğe maruz kaldığının
göstergesidir. İdrarda arsenik ölçümlerini değerlendirmek için, uyulması
gereken kurallar vardır. Saç ve tırnaklarda ölçümün de çalışma ortamında rutin
olarak kullanılması önerilmez çünkü
kişilerarası değişikler ve kontaminasyon olasılığı yüksektir. Adli tıpta daha
geçerlidir.

Siyanür kullanılan madenlerin yakınlarında yapılan
ölçümlerde çevrenin ağır metallerle kirlendiğini gösteren çeşitli kanıtlar bulunmaktadır.
Yüzey sularından, topraktan, suda yaşayan bitki ve böceklerden, kara
bitkilerinden, kuşlardan alınan örneklerde arsenik düzeyinin yükseldiği
saptanmış, artışının atık havuzlarıyla ilişkili olduğu, atık depo alanlarından
gerçekleşen sızıntı ve taşmalar, ayrıca asit-maden drenajı sonucunda suya ve
toprağa arsenik başta olmak üzere kadmiyum, civa, kurşun, çinko ve benzer ağır
metallerin (yörenin jeolojik yapısına bağlı olarak daha başka ağır metaller de
katılabilir) karıştığı görülmüştür.

Madencileri ve altın, gümüş madenlerinin yakınlarında
yaşayan okul çocuklarını kapsayan çalışmalarda idrardaki arsenik düzeyinin
arttığı ve arsenik maruziyetinin tipik belirtilerinin gözlendiği
bildirilmiştir. Çalışmalar madencilerde
akciğer kanserine bağlı ölüm riskinin karşılaştırma toplumlarına göre 1.5-3.7
kat daha yüksek olduğunu ve maden maruziyeti ile akciğer kanseri gelişimi
arasında bir doz-yanıt ilişkisinin bulunduğunu da göstermiştir. Madencilerde
akciğer kanserinde görülen artışından tek başına sorumlu tutulabilecek bir
etmen tanımlanamamış, cevherin içinde doğal olarak bulunan elementlerin yanı
sıra işlem sırasında kullanılan potansiyel kanserojenlerin birlikte rol
oynadığı sonucuna varılmıştır
.

Kütahya’da sözü geçen gümüş madeni işletmesi 1986 yılında
kurulmuş ve 2006 yılında özelleştirilmiştir. İşletmenin İstanbul Sanayi
Odası’nın yıllık en fazla kar eden şirketler sıralamasında 6. sırada yer aldığı
görülüyor. İşletme bugün kapasitesinin %360 ile çalışıyormuş. Avrupa’nın gümüş
ihtiyacının %60’ını karşılıyor deniyor. Ama bu para insanlarımızın sağlığı
pahasına kazanılamaz.

İşletmenin 900 işçi çalıştırmasına, “çok tehlikeli işyeri”
sınıfında yer almasına rağmen uzun süredir haftada bazı günler işyeri hekimi
çalıştırdığı anlaşılmaktadır. Meslek Hastalıkları Hastanesi tarafından
işletmeden istenen yıllık periyodik sağlık muayene raporlarının alınamadığı
anlaşılmaktadır. Bu tablo işletmenin işçi sağlığı iş güvenliği önlemleri
konusunda yetersiz olduğu düşüncesini kuvvetlendirmektedir. Bugün itibarı ile
işletmenin kayıtlı işyeri hekimi de tespit edilememiştir.

Yapılan çalışmalara göre köylülerin kronik maruziyet içinde
olduğu düşünülüyor. Kan kurşun düzeyleri bunu gösteriyor. Burada genel bir
ortam maruziyeti olduğu anlaşılıyor.  Maruziyet kökeninin de siyanür atık havuzu
olduğu tahmin ediliyor.

Şimdi işçilerin vücudunda krom, nikel, çinko, bakır, bizmut,
kalay, alüminyum, civa, arsenik, kurşun ve diğer metaller araştırılıyor.
Bölgedeki insanlar toprakla karışmışlar. Suda, toprakta, bölgede ne varsa
insanlarda da o var. Madende ne varsa insanda onu arıyoruz. İstanbul’da bir
laboratuarda yapılan çalışmada işletmenin 100 işçisinin 98’de arsenik
maruziyeti tespit edilmiş durumda.

  1. Sadece
    65 işçinin değil tüm işçilerin maruziyet açısından taranması gerekiyor.
  2. Öncelikle
    işletmeye çok yakın olan Yukarı Köprüören, Gümüşköy ve Dulkadir
    köylerindeki vatandaşlarımızın hem tetkiklerinin yapılması hem de klinik
    olarak değerlendirilmesi gerekiyor.
  3. Bölgedeki
    riskin tam olarak ortaya çıkarılması gerekiyor.
  4. Çevre
    Bakanlığı’nın suların, akarsuların analizini yapması gerekiyor. Çevre
    Bakanlığı’nın hızla bölgeye müdahale etmesini bekliyoruz. Bu vesileyle
    “çevre etki analizleri” diye bilinen prosedürlerin ne kadar doğru
    hazırlandığının da gözden geçirilmesi gerekiyor.
  5. Çalışma
    Bakanlığı’nın işletmeyi işçi sağlığı iş güvenliği konusunda denetlemesi
    gerekiyor. İşletmenin derhal bir işyeri hekimi istihdam etmesi
    sağlanmalıdır.
  6. Bölgedeki
    çocuklar özel olarak ele alınmalı ve hızlıca taranmalıdır.
  7. Atık
    havuzlarına su basılıp basılmadığının kontrol edilmesi gerekiyor. Havuzun kurumaması
    lazım. Buharlaşmayla beraber siyanür zehirlenmesi, sürekli yayılıyor.
    Havuzun kuruduğu yerlerden bu buharlaşma daha çok oluyor.
  8. Eldeki
    tüm bilgilerin kurumlarla ve kamuoyu ile şeffaf biçimde paylaşılması
    gerekiyor.
  9. Ankara’da
    TTB’nin de içinde olduğu Kütahya’daki sağlık ve çevre sorununu izleyen
    platform ile ilgili Bakanlıkların birlikte hareket etmesi beklenen ve
    gereken tutumdur.

Bu ciddi sağlık tehdidi karşısında durumumuzu gözden
geçirmek zorundayız. Açık ki sözü edilen tehdit tüm Kütahya halkı için geçerli
olabilir. Eğer böyle bir durum varsa,
Sağlık Bakanlığımızın bu tehdide cevap verecek tesis ve ekip bakımından yeterli
hazırlığı yoktur. Türkiye’de ciddi
bir hata yaparak meslek hastalıkları hastanelerini zayıflatıyoruz. Oysa tersine
daha da kuvvetlendirmemiz gerekiyor.

İşçi sağlığı alanında hepimizin bildiği gibi sorunlarımız
artarken alanı taşeronlara emanet etmeye kalkıyoruz. Bu hatalardan hızlıca
dönerek, insanı gözeten, insan sağlığından, halk sağlığından yana olan
tedbirleri almamız gerekiyor.

Kütahya halkını bu maruziyetlerden korumak, 900 işçiyi ve bu
metallere maruz kalan tüm vatandaşlarımızı uzun dönemde kanserden korumak
devletin görevi olarak ortada durmaktadır.

Saygılarımızla,

 

ANKARA TABİP ODASI

SES ANKARA ŞUBE

 

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]