Ülkemizde Verem, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi, çeşitli ishaller gibi
bulaşıcı hastalıklardan, içme suyunda yüksek düzeyde arsenik, hava kirliliği,
baz istasyonları gibi çevresel tehditlere kadar, çok geniş bir çerçevede
yayılan önemli halk sağlığı sorunları yaşanmaktadır. Bu sorunların çözümü ise
sağlığa bütüncül yaklaşım ve bütüncül sağlık hizmeti gerektirir. Aile hekimliği
modeliyle birlikte, bu önemli hizmetler Toplum Sağlığı Merkezleri’ne
devredilmiştir. Ancak, bu hizmetleri yürüten, bölgesinde
yaşayan toplumun sağlığını geliştirmeyi ve korumayı ön plana alarak sağlıkla
ilgili risk ve sorunları belirleyen, bu sorunları gidermek için planlama yapan,
bu planları uygulayan, TOPLUM SAĞLIĞI MERKEZLERİ şimdi kapatılıyor.

Aile hekimliği sistemi ve bunun bileşeni olan Toplum Sağlığı Merkezleri, yoksulluğun,
sağlık eşitsizliklerinin çok yaygın olduğu, sağlık bilincinin henüz
yerleşmediği ülkemiz açısından uygun bir birinci basamak hizmet modeli
değildir. Ama bu modelde ısrar eden Sağlık Bakanlığı en azından Toplum Sağlığı Merkezlerini,
halk sağlığı sorunlarını daha etkin bir şekilde çözebilecek ve aile
hekimlerinin çalışmalarını gereği gibi denetleyebilecek kurumlara
dönüştürmelidir. Fakat; son yönetmelik değişiklikleri Bakanlığın, sağlık hizmetlerinin sadece bireysel yönü ve tedavi edici
boyutu ile ilgilendiğini, toplumsal hizmetleri, yani salgınların önlenmesi,
sağlığı etkileyen çevresel risklerin denetimi, bebek ve anne ölümlerinin nedenlerinin
sorgulanması, okullara yönelik sağlık hizmetleri gibi hastalıkların asıl
nedenlerini ortadan kaldırmaya, kontrol etmeye yönelik halk sağlığı
hizmetlerini gözden çıkarttığını göstermektedir.

 

Bu yönetmelik değişiklikleri nelerdir?

 

Sağlıkta Dönüşüm Programı
kapsamında yayınlanan yönergeyle, il içerisinde ve ilçelerde her yüz bin kişiye
bir adet toplum sağlığı merkezi oluşturulmuştu. Fakat Sağlık Bakanlığı Temel
Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, 21 Eylül 2010 tarihinde yönerge
değişikliğine giderek, geçici bir madde eklemiştir.

 

Geçici madde 2: Birden fazla Toplum Sağlığı Merkezi kurulmuş
olan ilçede, müdürlükçe uygun görülecek olanın dışındaki Toplum Sağlığı
Merkezleri bir ay içerisinde kapatılır.

 

Bunun sonucunda Konak,
Bornova, Buca, Karabağlar, Bayraklı gibi nüfusu 100 binin çok üzerinde olan
ilçelerde birden fazla olan tüm Toplum Sağlığı Merkezleri kapatılacaktır.

 

Kamuoyu Aracılığı ile TOPLUM SAĞLIĞI MERKEZ’lerinin
kapatılması emrini veren ve uygulayan yetkililere soruyoruz: Toplum Sağlığı
Merkezi kapatılan bölgelerde, sağlık alt yapısında, sağlık göstergelerinde,
sosyo-ekonomik gelişmişlik düzeyinde nasıl bir değişiklik olmuş da TOPLUM
SAĞLIĞI MERKEZ’lerinin kapatılmasına karar verilmiştir? Yoksa bu ilçelerde bulaşıcı
hastalıkların kontrolü, üreme sağlığı hizmetleri, çevre sağlığı hizmetleri,
işçi sağlığı ve iş güvenliği hizmetleri, sağlık eğitimi hizmetleri, okul
sağlığı ve aşılama hizmetlerine gerek yok mudur?

 

 

 

 

 

 

Yoksa Bakanlığın başka planları mı vardır?

 

Yönergeden bir gün önce
İzmir İl Sağlık Müdürlüğü, TOPLUM
SAĞLIĞI MERKEZ’lerinde çalışan 96 pratisyen hekimi 1.10.2010, 31.12.2010
tarihleri arasında üç ay hastane acil servislerinde geçici görevlendirme yazısı
yayınlamıştır. Yani, minareyi çalmadan kılıfı hazırlamışlar, Toplum Sağlığı Merkezlerindeki
kapatılma sonucu oluşacak hekim kadrosu fazlalığı da böylece eritmiş olma planı
yapmışlardır.

 

Acil Servislerde sorun
yaşandığı bir gerçektir. Bu sorun yapısaldır ve sistemden kaynaklıdır. Acil
Servislerde teknik, fiziki v.s koşulları düzeltilmedikçe, sorunlar devam
edecektir. Yıllardan beri Acil Servislerde görev yapmamış hekimlerin, Acil
Servis Uyum Eğitimi verilmeden geçici görevlendirilmeleri, önce hastaya zarar
verme ilkesine aykırıdır. Sağlık hizmeti, deneyimli ve bir arada çalışma
alışkanlığını geliştirmiş bir ekip olmadan verimli bir şekilde sunulamaz.
Koruyucu ve acil sağlık hizmetlerinde hekim ve hemşirelerin geçici görevlerle
sürekli yer değiştirmeleri, hem deneyim oluşturmanın hem de ekip hizmetinin önünde
ciddi bir engeldir. Acil servislerde sözüm ona bir düzeltmeye gidilerek halkın
sağlığı tehlikeye atılmaktadır.

 

SONUÇ OLARAK: Bu uygulamalar, birinci basamakta koruyucu,
tedavi edici ve esenlendirici sağlık hizmetlerini bir ekip olarak üreten ve
sunan sağlık birimlerinin kapatılmasının son halkasıdır. Burada görev yapan
sağlık çalışanlarını yıllardır uyguladıkları geçici görevlendirme ve
sürgünlerle daha da yıldırarak, sözleşmeli çalışmaya zorlamaktır. En önemlisi
de, toplumsal hizmetleri, yani salgınların önlenmesi, okullara yönelik sağlık
hizmetleri ve aşılama gibi hastalıkların asıl nedenlerini ortadan kaldırmaya,
kontrol etmeye yönelik halk sağlığı hizmetlerinin gözden çıkartıldığını
göstermektedir.

 

SES İZMİR ŞUBESİ

 

PRATİSYEN HEKİMLİK DERNEĞİ İZMİR ŞUBESİ

 

TÜRK HEMŞİRELİK DERNEĞİ İZMİR ŞUBESİ

 

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]