Kriz, Orta Vadeli Program ve yeni esnekleştirme dalgası

Facebook
Twitter
WhatsApp

Kriz, Orta Vadeli Program ve yeni esnekleştirme dalgası-Denizcan Kutlu

Her kriz, ekonomi, siyaset, kültür, vs. gibi alanlarda farklı kimi yapı ve süreçleri de beraberinde getirdi, getirecek. Bu önerme, Türkiye ve çalışma ilişkileri üzerinden sınanmaya çalışıldığı zaman, zengin bir deneyime sahip olduğumuz söylenebilir.

1994 ve sonrası: Artan talepler, fiili dönüşüm
1994 krizi, sermaye kesiminin çalışma ilişkilerinde artan esneklik taleplerini gün yüzüne çıkarmış, esnek çalışmanın yasal düzlemde temsili gerçekleşmese de, bu tür istihdam ilişkileri giderek yaygınlaşan ve derinleşen bir biçimde görülür olmuştu. Bu dönemde esnek çalışma ve teknik işbölümündeki dönüşümün üst yapısal bir alanda, hukuksal-yasal düzlemde temsiline yönelik hedef ilk ürünlerini vermiştir.

Fiili olarak değişen çalışma ilişkilerinin yasal temsili, önce mahkeme içtihatlarında, daha sonra ise doktrindeyer bulmuştur (Yücesan-Özdemir ve Özdemir, 2008: 101). Söz konusu yasal temsilin, bireysel iş hukuku noktasında somutlanması ise yine bir krizin ardından, 2001’den sonra, 2003 yılında ortaya çıkan 4857 sayılı İş Yasası’na kalmıştır.

2001 ve sonrası: Yasal temsil ya da 4857
İlerleyen zamanda, sermaye kesimine farklı esnek çalışma biçimlerini yasal bir zemine taşıyan ve yenilerine öncülük eden 4857 sayılı yasa da yetmez olmuş ve bu kesim bu sefer 1994 ve 2001 krizleri sonrasındaki söylemlerine benzer bir biçimde, iş hukuku ve emek piyasasının türlü katılıklarla çevrili olduğunu öne sürmeye devam etmiştir, etmektedir. Halen yaşamakta olduğumuz son kriz, bunu çok açık bir biçimde göstermiştir. Sermaye kesimi, her kriz döneminin ardından yapmaya çalıştığı gibi yenilenme gereksinimini, yasal bir düzleme taşırarak gerçekleştirmeye çalışmaktadır. Özel istihdam bürolarına mesleki anlamda geçici iş ilişkisi yapma yetkisi veren düzenlemenin yasalaştırılması çabaları bunun somut bir çıktısı olarak görülmelidir.

2009 ve sonrası: Olağanüstü esneklik ve dibe doğru yarış…
Bu durum Orta Vadeli Program 2010-2012(1) (OVP) gibi temel ekonomik metinlere de yansıyor. Bu yazıda, OVP temel alınarak, anılan yenilenme gereksinimi ekseninde çalışma ilişkilerinin esnekleştirilmesi tehlikesine dikkat çekilmeye çalışılacaktır.

Öncelikle belirtmek gerekir ki, metin kendi içerisinde son derece tutarlıdır. Söylem ve söylemi yaratan “maddi koşulları”n neo-liberal karakteri tam bir uyum içerisindedir. “Bölüşüm”ün adı bile geçmeyen metinde, tutarlılık, üretim, büyüme, yatırım, istihdam gibi alanların özel sektör ve mali disipline teslim edilmesi ile devam etmektedir. Yaşanan ekonomik krizin, uygulanan politikalarla bir ilgisi yokmuş gibi hareket edilmekte, bu ise doğal olarak, atılacak adımlarda yapısal koşulların göz ardı edilmesi ile sonuçlanmaktadır.

“Katılık”lar istihdam artışına engel!..
Bilindiği üzere, çalışma ilişkilerinin yeniden yapılandırılmasının düşünsel ve elbette ideolojik önkabulleri, sermaye kesiminin tezleri doğrultusunda oluşturulurken, “emek piyasası katılıkları” söylemi, bu önkabulün temelini teşkil etmektedir. Böylelikle, “istihdam artışı hedefi” ve bu kapsamda gündeme gelen yasal düzenlemeler, çalışma ilişkilerinin daha fazla esnekleştirilmesi, kuralsızlaştırılması, düzensizleştirilmesi ve güvencesizleştirilmesi anlamına gelmektedir.

Aşağıda OVP’nin istihdam alanı ile ilgili aktarılmaya çalışılacak hedefleri bu pencereden okunmalıdır. OVP’de, “2000’li Yıllarda Dönüşüm Çabaları” başlığı altında, “Ekonomide rekabet gücünün artırılmasına yönelik olarak; (…) işgücü piyasasının etkinleştirilmesi, iş ortamının iyileştirilmesi, (…) gibi alanlarda önemli gelişmeler sağlanmıştır” denilmektedir. Bir söylem çözümlemesi gerektirmeyecek kadar açık olduğu için ayrıntılandırmaya gerek yok; 4857 sayılı İş Yasası ile yapılan tam da budur.

Büyüme ile birlikte çalışma düzeni de özel sektöre teslim
Programda, “Temel Amaç ve Reform Alanları” başlığı altında, “(…) krizden çıkış ve sonrasındaki büyüme sürecinin özel sektör öncülüğünde gerçekleştirilmesi hedeflenmektedir” ifadesi yer almaktadır. Ekonominin büyüme dinamiğinin özel sektöre terk edilmesi, çalışma düzeninin de özel sektörün gereksinimlerine göre yeniden yapılandırılmasını ister istemez beraberinde getirmektedir, getirecektir. Krizin Türkiye’de gerçekleşme biçiminin finansal düzlemden çok reel sektör bazında olması, sermayenin bu eğilimini pekiştirecektir.

Programın izleyen “Makro Ekonomik Politikalar” başlıklı bölümünde, “özel sektörün ileriye yönelik uzun dönemli plan yapabilmesi için elverişli bir ortam” ın oluşturulacağı taahhüt edilmektedir. Bu çerçevede 2010-2012 döneminde “ekonomide rekabet gücünü artıracak, (…) kapsamlı bir yapısal reform programı” nın uygulanacağının altı çizilmektedir. Bu yazı kapsamında konumuzla ilgili olarak söyleyecek olursak, esnek istihdam biçimlerinin yaygınlaştırılacağı açıkça kaydedilmektedir:

“İstihdamın artırılması ve kayıtdışılığın azaltılması amacıyla, güvenceli esneklik yaklaşımı çerçevesinde esnek çalışma modelleri teşvik edilecek ve yaygınlaştırılacaktır.”

Üretim alanı esnek çalışma doğrultusunda yeniden düzenlenirken, yasal temsil süreci de unutulmamıştır:

“İş ortamını iyileştirmek, öngörülebilirliği artırmak ve piyasa ekonomisinin etkili bir şekilde işleyebilmesini temin etmek üzere ilgili temel kanunlar güncellenecek, bu alanda yargının hız ve etkinliği güçlendirilecektir.”

Yeni bir esnekleştirme, kuralsızlaştırma ve güvencesizleştirme dalgası
Aktarılanlar ve söylenenler ışığında, sermayenin krizini aşacak yeni düzenleme biçimlerinin yerleştirilmeye çalışılacağı, böylelikle Türkiye’de çalışma yaşamını yeni bir esnekleştirme, kuralsızlaştırma ve güvencesizleştirme dalgasının beklediği açık olarak ifade edilebilir. 1994 ve 2001 krizlerinin ardından Türkiye emek piyasasında esneklik doğrultusunda önemli adımlar atılmıştı. Bundan sonra neler olabileceği ve sermaye kesiminin talepleri başka bir yazının konusunu oluşturmaktadır; ancak özel istihdam bürolarının mesleki anlamda geçici iş ilişkisi kurabilmesine yönelik düzenleme ve kıdem tazminatında yeniden yapılanma çabaları bu dönüşümün ilk ve önemli ayakları arasında sayılmalıdır.

(www.sendika.org’dan alınmıştır.)
Kaynaklar:
1.Yücesan-Özdemir,G. Özdemir, A.M. (2008) Sermayenin Adaleti Türkiye’de Emek ve Sosyal Politika, Dipnot Yayınları, Ankara
2.Orta Vadeli Program 2010-2012, http://rega.basbakanlik.gov.tr/main.aspx?home=http://rega.basbakanlik.gov.tr/eskiler/2009/09/20090916.htm&main=http://rega.basbakanlik.gov.tr/eskiler/2009/09/20090916.htm

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]