KESK tarafından hazırlanan ve Genel Merkezlere gönderilen 31.08.2009 tarihli toplu görüşme sürecine dair bilgilendireme yazısı aşağıdadır.

Bu yıl sekizincisi yapılan toplu görüşmeler öncesinde 1 Ağustos 2009 tarihinde Danışma Meclisimiz; “Bilgilendirme, TİS Süreci (Yürütülen faaliyetlerin değerlendirilmesi, Önümüzdeki sürecin planlanması) ve Örgütlenme” gündemiyle toplanmıştır. Danışma Meclisi toplantısının ertesi günü MYK’mız yapılan değerlendirme, görüş, öneri ve eleştiriler ışığında kararlar almış ve bunları Dönemsel Mücadele Programı ile somutlaştırarak 03.08.2009 tarihinde örgüte göndermiştir.  Şimdiye kadarki çalışmalarımız dönemsel mücadele programına uygun olarak yürütülmüş olup bundan sonrasında yapacağımız çalışmalar da programın özüne uygun olarak gerçekleştirilecektir.

 

Toplu Görüşmelerin başladığı 15 Ağustos günü, 13–15 Ağustos’ta “TİS YOKSA GREV VAR” şiarıyla Diyarbakır ve İstanbul’dan yola çıkan yürüyüş kolları sabah 08.00’den itibaren Ankara Maltepe/Nokta durağında toplanmış, saat 9.00 civarında yürüyüş başlamış ve saat 10.00 sıralarında Başbakanlık ana bina önünde toplanılarak genel başkanımız tarafından basın açıklaması okunmuştur. Ardından heyetimiz uğurlanmıştır.

 

Devlet Bakanı Hayati Yazıcı’nın toplantıya önceden hazırladığı basın açıklaması metnini okuması ve ardından basını dışarı çıkmaya davet etmesi üzerine Genel Başkanımız müdahale etmiş ve yaşanan tartışma ardından kamuoyuna Konfederasyonumuzun TİS ve grev talebini bir kez daha açıklamıştır. Genel Başkanımız özetle; toplu görüşme masasının özellikle AİHM kararından sonra meşru olmadığını, geride bırakılan toplu görüşmelerde mali konular başta olmak üzere hiçbir kazanımın sağlanmadığını, aksine hak gaspları yaşandığını, toplu görüşmelerde ne konuşulursa konuşulsun, uzlaştırma kurulu ne karar verirse versin son kararın Bakanlar Kurulu ve Başbakan tarafından verildiğini, yapılacak zam oranlarının önceden belirlendiğini, mali disiplin kurallarının uygulandığı bir ekonomik anlayışta zaten emekçilere bir şey verilmeyeceğini, dolayısıyla bu masanın dağıtılarak TİS masası oluşturulması gerektiğini, krizden sadece memurların değil toplumun çok geniş bir kesiminin etkilendiğini, dolayısıyla KESK olarak kriz mağdurlarının sorunlarını da gözeten ve giderilmesine yönelik bir tutum içerisinde olduğumuzu dile getirmiştir. Yine konuşmanın sonunda TİS taleplerimizi özetlemiştir. Genel Başkanımızın ardından T. Kamu Sen ve Memur Sen başkanları da değerlendirmelerde bulunmuşlardır.

 

Basının dışarı çıkmasından sonra gündemin belirlenmesine geçilmiştir. Genel başkanımız TİS takviminin ele alınacağı, yol haritasının belirleneceği tek gündemli bir yaklaşımın olmaması durumunda dahil olmayacağımızı ve irademizi hükümete teslim etmeyeceğimizi belirtmiştir. Ancak tüm çaba ve ısrarımıza rağmen TİS gündemin beşinci sırasına konmuştur. Eğer talebimiz kabul edilmiş olsaydı, TİS’in uygulanmasına yönelik bir yol haritası çıkarılacak, hükümetin “hazırlık yapmamız gerekiyor” gerekçesi elinden alınarak bütçenin de netleştiği Ekim-Kasım 2009’da TİS’e oturulmuş olacaktı.  Ancak Hükümet TİS hakkımıza engel olmaya devam ettiği gibi, ısrarımız karşısında bir kez daha iş güvencesinin ortadan kaldırılacağı Kamu Personel Rejimi Yasası’nı tehdit olarak ortaya atmıştır. Genel Başkanımız buna karşı duracağımızı, iş güvencemize kimsenin dokunma cesaretini gösteremeyeceğini ifade etmiştir. Bu oturumda belirlenen gündem maddeleri şu şekilde olmuştur:

 

“1- 2008 yılı Mutabakat Metni’nin değerlendirilmesi,

2- Değişik statüde çalışan kamu görevlileri ile özelleştirilen kurumlardaki personelin sorunları, 3- Kamu görevlilerinin diğer hakları ve çalışma şartları,

4- Hizmet kolları bazında yaşanan sorunlar,

5-Toplu sözleşme ve grev hakkı,

 6- Mali ve sosyal haklar”

 

Daha sonra heyetimiz toplantıyı terk ederek dışarıda basın açıklaması yapmıştır.

Genel Başkanımız, burada yaptığı açıklamada özetle;

“ … Toplu görüşmenin iradeyi hükümete teslim etmek anlamına geldiğini,  Devlet Bakanı Hayati Yazıcı’ya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarını anımsattıklarını, Sayın Bakan’a Uluslararası Çalışma Örgütü’nün Türkiye’yi kara listeye aldığını anlattığını, Türkiye ile hangi ülkelerin kara listede olduğuna bir bakmasını önerdiğimizi, Kenya, Kolombiya… gibi ülkeler dışında hiçbir demokratik ülkenin o kara listede olmadığının görüleceğini, bunun nedeninin 4688 sayılı yasa olduğunu, Anayasa’nın 90. maddesinin ihlal edildiğini, bugüne kadar yapılan toplu görüşmelerin hiçbirisinde bir kazanım sağlanamadığını,  geçen yıl burada görüşmeler devam ederken, Başbakan’ın yapılacak zamları açıkladığını, bu yıl da yapılacak zam oranının belli olduğunu, yüzde 5.5 dolayında verileceğini, dolayısıyla her şeyin önceden belirlendiği bir mekanizmada neyi görüşüleceğini, hükümetin toplu görüşme masasına gelmesi gerektiğini ifade etmemize ve ısrarımıza rağmen gündem önerilerinde anlaşamadığımızı, içeride bu iradenin olmadığını,  Sayın Başbakan’ın, Çalışma Bakanı’nın ve Hayati Bey’in de bulunduğu bir 3’lü zirve yapılarak toplu sözleşme ile ilgili yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğini, fakat bu önerimizin dikkate alınmadığını, KESK’in mücadelesini sürdüreceğini, masayı sürekli denetleyeceğimizi, sorunların emekçilerin lehinde çözülmesinden yana olduğumuzu, toplu sözleşme hakkımızın gündeme girmesi için mücadeleye devam edeceğimizi, eninde sonunda kazanacağımıza inandığını… “ ifade etmiştir. Basın emekçilerinin soruları üzerine genel başkanımız; “ “KESK masadan çekildi mi, çekilmedi mi?” tartışmaları doğru bir tartışma değildir,  olması gereken, meşru olan TİS’tir ve Toplu iş sözleşme masasına gelmeyen hükümettir. Tartışılması gereken budur. Hükümeti toplu iş sözleşmesi masasına mutlaka oturtacağız” demiştir. Greve ilişkin gelen bir soruya ilişkin ise; “Evet. Bunu son oturumda toplu iş sözleşmesi görüşülmezse, bu konuda bir adım atılmazsa, kamu çalışanlarının lehine bir sonuç ortaya çıkmazsa sonbaharda bütün emekçilerin grevini örgütleyeceğiz. Grev yaptırım gücü olan emekçilerin tek silahıdır. Bundan başka da yol yoktur” şeklinde yanıtlamıştır. “Toplu iş sözleşmesi konusu görüşülmedikçe gündemi zorlayacaklarını” ifade eden genel başkanımız, toplu görüşmelerde belirlenecek komisyonlarda görev almayacağımızı ifade ederek toplu görüşmeye gelen bürokratların bile bir hazırlık içinde olmadıklarının görüldüğünü, onların da o masayı ciddiye almadıklarını” dile getirmiştir.

 

Heyetimiz daha sona Milli Müdafaa Caddesi’nde bekleyen arkadaşlarımızın yanına dönmüş, içerde yaşananlar hakkında genel başkanımız açıklama yaparak bilgi vermiştir. Açıklama ardından yürüyüşe katılan arkadaşlarımız dönmek üzere alandan ayrılmışlardır.

 

Toplu görüşmelerin ikinci oturumunun yapıldığı 19 Ağustos 2009 Çarşamba günü tüm illerde, sözleşmelilerin sorunlarına dikkat çeken ve bunların en başta iş güvencesi olmak üzere taleplerinin dile getirildiği basın açıklaması metni okunarak AKP il binalarının önüne siyah çelenk bırakıldı. Ankara’da yapılan eyleme MYK üyelerimiz katılmıştır. Eylem basında da geniş yer bulmuştur.

 

Toplu görüşmelerin üçüncü oturumunun yapıldığı 20 Ağustos 2009 tarihinde tüm illerde merkezi ve kalabalık yerlerde halka yönelik “HAK VERİLMEZ ALINIR” başlıklı değerlendirme ve taleplerimizin işlendiği bildiri dağıtma eylemi gerçekleştirildi.

 

Toplu görüşmelerin dördüncü oturumunun yapıldığı 21 Ağustos 2009 tarihinde tüm illerde merkezi yerlerde toplu sözleşme ve grev hakkımıza ilişkin basın açıklaması okunarak oturma eylemleri yapıldı. Yine gün içerisinde işyerlerinde bildiri dağıtma eylemi yapıldı.

 

22 Ağustos 2009 Cumartesi günü Sendikamız Eğitim Sen Konferans Salonu’nda “ÇALIŞMA YAŞAMININ DEMOKRATİKLEŞMESİ AÇISINDAN TİS ve GREV HAKKI” Sempozyumu düzenledi. Sempozyumun ilk oturumunda DİSK Genel Başkanı Süleyman ÇELEBİ, HAK-İŞ Genel Başkanı Salim USLU, TTB Merkez Konseyi Başkanı Gencay GÜRSOY ve TMMOB Yönetim Kurulu üyesi İlker ERTEM TİS ve Grev hakkına ilişkin değerlendirmelerde bulundular. Prof Dr. Mithat SANCAR’ın oturum başkanlığını yaptığı 2. turda Prof Dr. Mesut GÜLMEZ, Aziz ÇELİK ve Av. Murat ÖZVERİ Toplu sözleşme ve emekçi haklarının durumunu ele aldılar. Sempozyumun son oturumuna Yaşar SEYMAN başkanlık etti. Bu oturumda söz alan AKP Milletvekili Agah KAFKAS, CHP Milletvekili Cevdet SELVİ ve DTP Milletvekili Sevahir BAYINDIR emekçi haklarının siyasi boyutları üzerine görüşlerini dile getirdiler. Sempozyuma başta sendikamız Eğitim Sen şube başkanları olmak üzere çok sayıda dinleyici katılım sağladı. Sempozyum hukuki, siyasi ve çalışma yaşamı açısından gerek bilgilerin yenilenmesi ve gerekse de yeni bilgiler edinme açısından olumlu katkılar sunmuştur. Sempozyumun bant kayıtları çözümlenmekte olup önümüzdeki günlerde kitaplaştırılacaktır.

 

25 Ağustos 2009 Salı günü tüm illerde 11.00 – 12.00 saatleri arasında 1 saatlik iş bırakma eylemi gerçekleştirilmiş, merkezi yerlerde basın açıklaması yapılmıştır. Ankara’da saat 11.30’dan itibaren çeşitli işyerlerinden Sakarya Caddesi’ne doğru yürüyüş yapılmış ve saat 12.30’da Sakarya Caddesi Özgürlük Heykeli önünde basın açıklaması gerçekleştirilmiştir. Çankaya Belediyesi önündeki emekçilerin buluşmasına Genel Başkanımız, MYK üyelerimiz ve sendika MYK üyelerinden katılım olmuştur. Her ne kadar sendikalarımızdan eyleme katılım raporları çok az gelmiş olsa da, alınan duyumlara bakıldığında önemli oranda bir katılımın sağlandığı görülmektedir. Önümüzdeki dönemde de başta işyerleri olmak üzere en geniş kitleye ulaşılarak yönelimimiz, mücadele hattımız ve taleplerimiz konusunda aydınlatma çalışmaları, sürece katma çabası devam etmelidir.

 

Toplu görüşme sürecinde, oturumların yapıldığı her günde Ankara’da Yüksel Caddesi’nde Emek ve Demokrasi Kürsüsü kurulmuş, TİS ve grev hakkımıza yönelik bilgilendirme çalışması yürütülmüştür.

 

Yine toplu görüşme sürecinde medya ile ilişkilerin geliştirilmesine, konfederasyonumuzun görüşlerinin ve taleplerinin kamuoyuna mal edilmesine yönelik yoğun çaba harcanmış, başta genel başkanımız ve genel sekterimiz tarafından olmak üzere birçok TV ve radyo kanalıyla, gazetelerle röportajlar yapılmıştır.

 

26 ağustos 2009 günü yapılan toplu görüşme oturumunda hükümet kamu emekçilerini bir kez daha sefalete mahkûm edeceğini ilan ederek %2 + 2 zam oranı önermiştir. Son oturumda ise beklendiği gibi hükümet teklifini revize ederek %2,5 + 2,5 önermiştir! Güya bununla da “elimizden gelenin en fazlasını yaptık” aldatmacası yeniden devreye sokulmuş oldu. KESK ilk oturumda bunların yaşanacağını söylemesine rağmen masada oturan konfederasyonlar ise uzlaştırma kuruluna gideceklerini ve geçen yılki mutabakat metninin gereğinin yapılmaması nedeniyle Başbakan hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladılar. Oysa tam da bu nedenle bizler toplu görüşme değil toplu sözleşme masası diyoruz. Uzlaştırma kuruluna gitmek de suç duyurusunda bulunmak da sonuç sağlamayacaktır. Çünkü hükümet zaten 4688 sayılı yasaya dayanarak keyfi dayanmakta, son sözü söylemektedir. Üzerinde anlaşma sağlandığı söylenen maddeler hakkında basına yansıyan bilgilerden anlaşıldığı kadarıyla, geçen yıllardan kalma, gereği yapılmayan maddeler yeniden imza altına alınacak!

 

“Hak verilmez alınır” şiarının gereğinin yapılması önümüzde duruyor. Kriz mağdurları ve bir bütün emekçilerin birlikte fiili ve meşru mücadelesi ile geleceğin kurgulanması, programlanması ve bunların hayata geçirilmesi karşısında hiçbir güç duramayacaktır.

                                        

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]