Adana’da Aile Hekinliğinin Bir Yılı

Facebook
Twitter
WhatsApp

SAĞLIKTA YIKIMIN BİR YILI VE YANAN BURSA DEVLET HASTANESİ

İlimiz 21 Mayıs 2008 tarihinde yani 1 yıl önce, 18 Toplum Sağlığı Merkezi 58 Aile Sağlığı Merkezi, 589 Aile Hekimliği odası ve

250 sözleşmeli, 340 geçici görevli ebe ile Aile Hekimliği Pilot uygulamasına başlamıştır.SES Adana Şube olarak aile hekimliğine geçişten önce ve sonra eksiklik ve yetersizliklerle ilgili olarak yetkilileri ve kamuoyunu bilgilendirmeye çalışmıştık.

 

Aile Hekimliği sistemi Sağlıkta Yıkım Programının 1. basamaktaki piyasalaştırma ve özelleştirmenin adıdır. Bu sistem iş güvencesiz, emekliliğe yansıyan ücretlendirmenin olmadığı, koruyucu sağlık hizmetinden ziyade tedavi edici hizmetin öncelendiği, doktoru baz alan ve diğer sağlık çalışanlarını yok sayan, etik değerlerin yıpratıldığı ve bölge tabanlı olmayan bir sistemdir.      

Ülkemizde 2004 yılından bu yana 33 ilde Aile Hekimliği sistemine geçilmiş olmasına rağmen hala asıl Aile Hekimliği yasası çıkartılamamıştır. Bu da her ilde farklı uygulamaların olmasına ve sorunların yaşanmasına neden olmaktadır. İlimizde de aşağıya çıkardığımız yanlış uygulamalar gerek çalışanların mağduriyeti ve gerekse de halkın sağlık hakkına ulaşamaması açısından çok önemli olduğunu düşünüyoruz.              

Aile Hekimliği uygulaması ile; çok ciddi bir reçete tüketim ortamı oluşmuştur, sağlık ocaklarındaki ekip çalışması ortadan kaldırılmış, bir ebe ve bir doktordan 1.basamak sağlık hizmetini yürütmesi istenmiştir. Bu personel eksikliği de ebelerin ev ziyaretlerini engellemiştir. Bunun sonucu olarak da gebe tespitleri, bebek izlemleri, aşılar ve koruyucu sağlık hizmetlerinde yetersizlikler meydana gelmiştir. Çalışanların nöbet sorunu çözülemiyor, nöbetlerdeki malzeme sıkıntısı giderilmiyor, Sağlık Müdürlüğü ve TSM’ lerde görevli sağlık emekçilerinin döner sermaye payı düşmüştür. Bazı AH’ lerinin nüfusunun 1.000, bazılarının ise 4.000 civarında olması ciddi adaletsizliklere neden olmuştur. Çalışanların aldıkları maaşların ancak dörtte biri emekliliğe yansımaktadır. Çalışanlar sorunlar karşısında çok bunaldıkları için çözüm yolunu sendikalardan uzaklaşıp, hiçbir işlevi olmayan dernekler aracılığıyla çözmeye çalışıyorlar. Oluşturulan bilgisayar programları yetersiz ve Sağlık Müdürlüğü’ne bilgiler yeterli gitmiyor, geçici görevlendirmelerde adalet sağlanabilmiş değil ve 60 TL civarında komik ek ödeme alan sağlık çalışanları mevcut. Aile Hekimliklerinde yeterli sağlık hakkına ulaşamayan insanlar acillere akın ediyor ve aciller içler acısı bir ortamda çalışıyor. Geçen yıla göre 2/3 oranında az hekimle çalışan acillerde, ortamın kötü olması nedeniyle oluşan problemler sağlıkçılara fatura edilmeye çalışılıyor.             

Bir yılda Adana’da bu sorunlar yaşanırken Hükümetin “Sağlıkta Yıkım Politikaları” sonucunda Bursa’da da görüntüleme merkezi taşeron firmaya emanet edildi. “Sağlıkta Dönüşüm” adı altında sağlık sistemini piyasacı mantıkla  “karlı işletme”lere dönüştürme programı da bununla birleşince sıkıntılar daha da kaçınılmaz oldu. Kar eden ve kendi kendine yeten hastaneler yaratmak için, hastaneleri yeterli sağlık personelinin yanı sıra idari ve teknik personelden de mahrum bıraktılar, bu hizmetleri yürüten personeli de üvey evlat olarak gördüler.          

“Toplam Kalite Yönetimi” adı altında hastanelerin görünür yüzünü cilaladılar, otelcilik hizmetlerini ön plana çıkardılar, hastanelerin en görünür yerlerine ISO Kalite Belgeleri astılar. Otelcilik geliştirildi ama hastanecilik bitirildi. Şimdi ise ölen hastaların arkasından timsah gözyaşı döküyorlar

Hastane mimarisinde olmazsa olmaz kriterler varken ve dünyada bir standarda gidilirken ülkemizde maalesef bu konuda Sağlık Bakanlığı’nın bir çalışması görülmemektedir. İşin ehli olmayan yandaş müteahhitlere verilen hastane inşaatları, bitmek bilmeyen tadilat ve tamiratlar, yarım bırakılan işler hastane mimarisi olmadığını, aslolanın taşeronluğun sürdürülmesi olduğunu gösteriyor.

 Bizce bu yangının kusurlusu yok, suçlusu var. O suçlu da özelleştirmeden, taşeronlaştırmadan, paraya endeksli sağlık hizmeti sunma mantığından ve kadrolaşma hırsından vazgeçmeyen Sağlık Bakanlığıdır.

Her şeye rağmen biz yine önermelerimizi yapacağız;

-Sağlığın hiçbir alanında taşeron çalıştırılmamalı, hizmet üretimi de sunumu da parçalanmamalıdır

-Mevcut personel hemen kadroya alınmalı, eleman eksikliği giderilmelidir.

– Hastanelerde ehliyetsiz ve liyakatsiz yöneticilik yapanlar derhal bu görevlerinden alınmalıdır.

-Tedavi Kurumları Genel Müdürlüğü bünyesinde “Mimari ve teknoloji” birimi oluşturulmalıdır.

-Teknik personel kadrosu güçlendirilmeli, görev tanımları yapılmalı ve bu görevleri dışında çalıştırılmamalıdır

-Mevcut hastanelerde halen tamirat ve tadilat yapan müteahhitlerin işleri TMMOB denetimine sokulmalıdır.

-Hastanelerin özelleştirilmesi için atılan adımlardan derhal vazgeçilmelidir.

                                                                                                                                                                                                                 28.05.20098

                                                                                                                                                                        SES ADANA ŞUBE YÖNETİM KURULU

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]