Özel sağlık sigortasının uygulandığı ülkelerde yoksullar sağlık hizmetlerinden yararlanamıyor.

Türkiye’de sağlık ve sigorta sistemi adım adım özelleştirilmek isteniyor. Bu uygulamaya geçen ülkelerde ise sistemin acısını yoksullar çekiyor. Zenginler daha fazla para ayırarak sağlık hizmetleri alırken, yoksullar hastanenin yakınından bile geçemiyor.

Ankara Tabip Odası’nın (ATO) düzenlediği 8’inci Nevzat Eren Halk Sağlığı Sempozyumu’nda, dünyadaki sağlık sistemleri masaya yatırıldı. Özellikle ABD örneği çarpıcıydı. Çünkü Türkiye’nin benzetilmeye çalışıldığı ABD’de zenginlerin sağlığa aşırı para harcadığı, ancak yoksulların sağlık hizmetlerinden yararlanamadığı vurgulandı.

ABD’deki özel sigorta finansmanlı sağlık sistemini anlatan Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Cem Terzi, ABD’nin kişi başına düşen sağlık harcamasının en yüksek olduğu ülke olmasına rağmen, gelişmiş ülkeler içinde sağlık yönünden en geri ülkeler arasında yer aldığına dikkat çekti.

İsveç vazgeçti

Özel sigorta finansmanlı sistemin sadece ABD, Şili, Uruguay’da uygulandığını söyleyen Terzi, İsveç’in ise bu sistemi kısa bir süreliğine deneyip vazgeçtiğini belirtti.

Bu sağlık sisteminde yaşlılar, sağlık sorunları olanlar, kronik hastalığı olanlar, sakatlar ve yoksulların sigorta kapsamına alınmadığına işaret eden Terzi, ABD ve Şili’de devlet aracılığıyla bu kesimlerin sigortalanması şart koşulduğunda sigorta şirketlerinin piyasadan çekildiklerini aktardı. Terzi, sigorta şirketlerinin müşterilerin primlerini hesaplamak için genetik teste tabi tutulmaları için girişimlerde bulunduklarını dile getirdi.

Yaşlılar, çocuklar, siyahiler ve Latin Amerika asıllılarda yoksulluk oranının daha hızlı arttığını bildiren Terzi, sigortasızlığın da bu kesimlerde yüksek olduğunun altını çizdi. ABD’de halkın yüzde 15’inin sağlık güvencesi olmadığını vurgulayan Terzi, AKP’nin iddialarının aksine, sadece yüzde 3’lük bir kesimin bireysel sağlık sigortasına sahip olduğunu ifade etti. ABD’de patronlar tarafından ödenen özel sigortadan yararlananların nüfusun yüzde 55’ini oluşturduğunu kaydeden Terzi, patronların da ya dar kapsamlı sigortaları tercih etme ya da hiç sigorta yapmama eğiliminde olduklarını söyledi. ABD’de 45 milyon insanın sigortasız olduğu bilgisini veren Terzi, sigorta şirketlerinin masraflı hastalıkları sigorta kapsamına almamaları dolayısıyla 32 milyon insanın mağdur olduğunu iletti.

‘1970’lerle piyasalaşma başladı’

Nevzat Eren’in “Değişim sancılıdır” sözüne atıfta bulunarak sözlerine başlayan İlker Belek de tıp ortamının para kazanılabilir bir talep büyüklüğüne ulaşmasının, 1970’lerden itibaren sermayenin ilgisini çektiğini bildirdi. Belek, sağlığın piyasalaşması için 1980’lerde ilk adımların atıldığını, 1990’da sosyalizmin dağılmasının ardından hız kazandığını kaydetti. Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü’nün sağlığın piyasalaşması için ilk raporlarının da bu tarihlerde yazıldığına dikkat çeken Belek, GATS ve tahkim anlaşmalarıyla piyasalaşma başladığını aktardı.

Hastanelerin işletmeye dönüştürülmesinin, hastaneler, doktorlar ve sağlık çalışanları arasında rekabete yol açacağına işaret eden Belek, “Kapitalizmi ehlileştirecek mücadelelere girilmedikçe ortaya çıkacak tek şey, Tuzla tersanelerinde yaşanan kazalar olacaktır” dedi. (17.03.08/EVRENSEL)

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]