13 Kasım akşamı Paris’te üç ayrı noktada gerçekleştirilen saldırılar sonucunda şimdiye dek 129 kişi hayatını kaybetti. Saldırıda ölenlerin sayısının yüksekliği ve katliamın doğrudan sivilleri hedef alması bütün insanlık adına oldukça üzüntü verici bir durumdur. Lübnan’ın başkenti Beyrut’un güneyinde yoğunlukla Filistinlilerin yaşadığı ve Lübnan Hizbullah’ının etkin olduğu bölgede 12 Kasım’da meydana gelen peşpeşe iki patlamada da 43 kişi ölmüş ve 239 kişi yaralanmıştı.
Saldırıya uğrayanların anlatımlarından, yapılan resmi açıklamalardan ve IŞİD’in saldırıyı sahiplenmesinden öğrendiğimiz üzere bu insanlık dışı saldırılar Ortadoğu’da konuşlanmış olan ve oldukça uzun süredir Suriye halkı başta olmak üzere Ortadoğu’daki halklara savaş açan IŞİD’lı teröristler tarafından gerçekleştirilmiştir.
Saldırganlar Paris’teki alçakça saldırıya gerekçe olarak Fransa’nın Suriye’ye ye müdahale etmesini ileri sürmüşlerdir. Saldırıların hemen ardından Paris’te bulunan ve yoğunlukla Kuzey Afrikalıların kaldığı mülteci kampı Fransız faşistlerce ateşe verilmiştir. Bu saldırıların Avrupa’nın pek çok ülkesinde var olan yabancı düşmanlığını tırmandıracağını ve hem Suriye’de hem de tüm Ortadoğu’da mevcut güç dengelerini doğrudan etkileyeceğini tahmin etmek güç değildir.
Irak işgaliyle başlayan, Suriye, Lübnan ve Yemen’e de yayılmış olan savaşa bölgesel ve küresel çıkar odaklı yaklaşımların en önemli sonucu IŞİD terör örgütünün büyümesi ve güçlenmesi olmuştur. Bölge halklarının geleceğini ve yaşamlarını hiçe sayan yaklaşımların bugün artık dünyayı tehdit eden bir canavarı ortaya çıkarmış olması tüm insanlık adına korkunç bir durumdur. Irak ve Suriye’nin pek çok noktasında, Ankara’da, Beyrut’ta ve Paris’te gerçekleşen saldırıların faili aynıdır. Bu alçakça katliamları lanetliyor, Beyrut ve Paris’te hayatını kaybedenlerin ve yaralananların acılarını paylaşıyor ve en derin dayanışma duygularımızı iletiyoruz.
14 Kasım 2015