İSRAIL APARTHEIDINE MEYDAN OKUMAK – UÇAKLA

Facebook
Twitter
WhatsApp

Filistin
halkı uzun sebatkarlık tarihi ile ayakta duruyor. (
Anne Paq /  ActiveStills)

Bu hafta yüzlerce aktivist “Filistin’e Hoş
geldiniz” inisiyatifinin bir parçası olarak Tel Aviv yakınlarındaki Ben Gurion
hava alanına uçarak İsrail apartheidine meydan okumayı planlıyor. Heraklit bir
zamanlar şöyle demişti: “Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.” Gerçekten de
insanlık tarihi değişimin tarihidir ve Filistin’e Hoş Geldiniz projesi işte bu
geleneği izliyor.

Statükoya meydan okumadan hiçbir değişim
meydana gelmez. Modern çağda bile çok az insan ABD’deki medeni haklar,
Avrupa’da aydınlanma, köleliğe son verilmesi, kadınlara oy hakkı verilmesi ve
dünya genelinde demokrasilerin kurulması gibi şeyleri nasıl başardığımızı
anlamak konusuna kafa yoruyor. Adaletsiz bir durumdan (statüko) doğan tüm bu
değişimler, kitle hareketi aracılığıyla gerçekleşti.

Bugün ufkumuzda görünen elbette ki on yıllar
süren diktatörlüklerden – bu yapıların çoğu Batı tarafından yaratıldı ve
desteklendi – özgürlük için can atan Arap halkının kitlesel hareketidir.

Adaletsizliğe isyan elbette ki Filistin’de
apartheid karşıtı mücadelenin de alameti farikasıdır. Bu mücadele, 131 yıl önce
ilk Siyonist koloninin kurulmasına kadar götürülebilir ve 1948’de ırkçı İsrail
devletinin bu sömürgeci yatırımın zirvesi ve vücut bulması şeklinde kurulması
ve 1967’de Filistin’in geri kalanını işgal ederek bu devletin müteakip
yayılması ile ileriye doğru dev bir sıçrayış göstermiştir.

Günümüzde yeryüzündeki 11 milyon Filistinliden
7 milyonu mültecidir veya yerinden edilmiştir. Filistinli mülteciler, BM
istatistiklerine göre dünya genelindeki tüm mültecilerin üçte birini teşkil
ediyor. Ancak biz iyimseriz ve değişimin eli kulağında olduğuna inanıyoruz.

Değişimin Eli Kulağında

Bizler, birçok ve büyük ölçüde başarılı
ayaklanmalardan (1881’de başlayıp 1920, 1929, 1936, 1972, 1987 ve 2000’lerden
geçti) oluşan kendi tarihimizden çıkardığımız olumlu yaklaşımla ayakta
duruyoruz. Bizler, on yılların etnik temizlik girişimlerinden sonra halen
Filistin’in nüfusunun (5,5 milyon Filistinli, 5,5 milyon İsrailli Yahudi)
yarısını oluşturan halkımızın sumud‘u yani sebatı ile ayaktayız.

Hiç şüphesiz, Oslo Anlaşmalarının halk direnişini nasıl sakatladığını düşündükçe
kahroluyoruz. Bu öngörülebilir bir gelişmeydi ve İsrailli müzakereci Dore Gold’un
1995’te The Jerusalem Post’a
söylediği
gibi
niyet, “Batı Şeria’da psikolojik bir gerçeklik yaratmaktır. İlk kutlamalardan
sonra Filistinliler kendilerini bir dereceye kadar kantonlaştırmaya hapsolmuş
bulacaklar.”

Ancak durmaksızın dönüşen yeni direniş
biçimlerine gururla bakıyoruz. Bu direnişi ruhunun son tezahürü, -bu yıl 15
Mayıs’ta olduğu gibi
Nakba Günü geri dönüş yürüyüşleri sırasında – topraklarımıza ve
evlerimize göre dönme girişimleri ve
Gazze ablukasını kırmayı amaçlayan Gazze’ye
Özgürlük Filosu’dur
. Boykot, Yatırımların Geri
Çekilmesi ve Yaptırımlar (BDS)
hareketinin
büyümesiyle yürekleniyoruz.

Bir şeyleri ahlaki ve direngen yöntemlerle
değiştirmek konusunda bireysel ve kolektif sorumluluğumuz vardır. Dr. Martin
Luther King Jr. şöyle demişti: “Bir şerri edilgenlikle kabullenen biri o şerri
işleyen kadar buna bulaşmış demektir. Şerri ona karşı çıkmaksızın kabullenen
gerçekte onunla işbirliği yapıyordur..”

Diğer seçeneklerin felaket derecede olumsuz
oldukları kanıtlanmıştır: politikacılara (seçilmiş veya kendi kendini tayin
etmiş) askeri kapasitelerin değişmesinin yaratacağı, önceden kestirilemeyen
olaylara bel bağlamak – kitle imha silahlarının geliştirilmesini küçük
devletler ve devlet dışı aktörler için bile görece kolay kılan gelişmiş bilim
çağında tehlikeli bir gelişme bu. Kimse kendini aldatmasın: büyük bir meydan
okumaya yaklaşıyoruz. Bu, sivil toplumun, bu güçlü ve direngen halk direnişi
taktikleri uyguladığı için mücadeleyi kazanacağı sivil bir meydan okuyuş
olabilir veya konvansiyonel askeri güçlere karşı koymak için modern teknolojiyi
kullanan silahlı isyan yoluyla gerçekleşebilir.

Yerel diktatörlüklere meydan okuma konusunda
Mısır ve Tunus’ta sivil direnişin gücünü gördük. Sömürgeciliğe karşı,
Cezayir’de (1960’larda kurtuldu) ve Güney Afrika’da (daha yakın bir zamanda)
halk mücadelesinin ve silahlı mücadelenin bir bileşimi başarıyla meydan okudu.
Fakat Güney Afrika’da sivil meydan okuyuşun ve silahlı ayaklanmanın bu
bileşimi, uluslararası sivil katılımla gelişti. Her durum benzersizdir ve bizim
buradaki yerel tarihimiz ve bu yaklaşan meydan okuma da Filistin’e özgü ve
diğer yerlerdekinden farklı olacaktır.

Bizleri Ayırma Girişimlerini Kabul
Etmeyeceğiz

Özgürlüğe doğru bir sonraki adımımız, yüzlerce
erkek, kadın ve çocuğun bizleri Filistin’de ziyaret etmek için Tel Aviv’e
uçmayı planladıkları 9-16 [Temmuz] tarihleri arasında gerçekleşmesi planlanan
bir dizi etkinliktir. Uluslararası toplum, yurtdışından ziyaretçi kabul etmeye
yönelik temel insan hakkımızı tanımalı ve kendi vatandaşlarının Filistin’e
taciz edilmeksizin seyahat etme hakkını desteklemelidir.

Özgürlük Filosu’nun denize açılmasındaki
gecikmeden dolayı bu iki inisiyatif zamansal olarak çakışabilir. İsrail bizi
tecrit etmeye çalıştıkça biz de dürüst insanlar olduğunuz için sizleri açıkça
ve gururla bize katılmaya davet ediyoruz. Bizleri ayırma girişimlerini veyahut
sizleri alışık olduğunuz kadar dürüstçe konuşmamaya zorlama çabalarını kabul
etmiyoruz.

Misafirler, Filistin misafirperverliğinin ve
bir ağ kurma, kardeşlik programının ve Filistin kasaba ve köylerinde gönüllü
barış çalışmasının keyfini sürecek. Avrupa ve Birleşik Devletler’deki
aktivistler delegasyonlar örgütledi ve uçuşlarını ayırttı. Fakat ister bu
girişimlerin veya diğerlerinin gönüllüsü veyahut katılımcısı olun, anahtar
kelime katılmaktır. Her yerde tiranlığa karşı süren devrimler var. İnsan ruhu
sonsuza kadar zincire vurulamaz. Hepimiz bu özgürlük mücadelesine katılmalıyız,
çünkü suskunluk aslında suç ortaklığıdır.

Mazin Qumsiyeh Filistin Adalet Ağı’nın (PalestineJN.org) uluslararası
koordinatörü ve Beytülahim Üniversitesi profesörlerindendir ve
Filistin’de
Halk Direnişi
adlı kitabı kaleme almıştır.

Filistin
İçin İsrail’e Karşı Boykot Girişimi tarafından
Electronic
Intifada
sitesinden çevrilmiştir.

Mazin Qumsiyeh   The Electronic
Intifada 
5 Temmuz 2011

 

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]