Genel Başkanımız Bedriye Yorgun’un 31 Temmuz 2008 Tarihinde 12. Kuruluş Yıl Dönümümüz Nedeni İle Yapmış Olduğu Basın Toplantısı Metnidir.

Büyük mücadelelerle, derin acılara, sürgünlere ve baskılara karşın sevgiyle büyüterek bugünlere getirdiğimiz sendikamızın 12. yıldönümü nedeni ile düzenlediğimiz basın toplantısına katılarak bizleri onurlandırdığınız için hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım. Hoş geldiniz. Onur verdiniz. Bugün burada sizlerle kuruluş yıldönümümüzün coşkusunu paylaşmayı isterdik. Görülen o ki hüznümüz daha da çok… Emek, barış ve özgürlük mücadelemiz aynı zamanda baskıların, saldırıların ve zorbalıkların tarihi oldu. Sağlık, eğitim ve sosyal güvenlik hakkımızı pazara çıkardılar; Ekmeğimizi küçültüp aşımızın tadını kaçırdılar, Sosyal haklarımızı sosyal yardıma indirgeyip sadaka kültürü geliştirdiler.Emeklilik hakkımızı gasp edip, kefen paramıza göz diktiler. İşsizliği ve köleliği dayattılar. Çocuklarımızın geleceğini IMF ve Dünya Bankasına ipotek ettiler. Ülkenin dört bir yanında salgın hastalıklar kol gezerken yaptıklarının adına reform dediler. Ülkenin büyük kentlerinden en ücra köylerine kadar çok zor şartlarda, kısıtlı imkânlarla insanın sağlığı ve mutluluğu için görev yapan sağlık emekçilerini, onurun ve şefkatin emekçilerini, performans sistemine mahkûm ettiler.. Numune Hastanesinde Kırım Kongo Kanamalı Ateşi teşhisiyle tedavi gördükleri sürece çalışamadıkları için sağlık çalışanlarının performans puanı kırıldı. Maaşlarından kesintiler oldu. Oysa onlar; paranın yükselen değerlerine inat, sevgiyi ve yaşamı üretirlerken, kanamalı bir hastayı insanüstü çaba sarf ederek hayata döndürürken bu hastalığa yakalandılar. Döner sermaye döndürebilir mi insana duyulan sevginin çarkını? Peki ya sevgili Nazlı Yazıcı’nın ve Arzu Öğren’in Kırım Kongo Kanamalı Ateşi olan hastanın ızdırabını dindirmeye çalışırken, yarasına merhem olurken hastalığı kapıp yaşamını yitirmesine ne demeli…Katsayısı var mıdır ki paylaşılan, dindirilen acının. Hayatının baharında dertlere çare olmaya çalışırken, çaresizce yaşamından olan Arzu’yu hangi döner sermaye geri döndürecek.

Buruğuz sevgili dostlar. Arzu Öğren’in kırıldı beyaz melek kanatları… Tatlı bir masal anlattılar içinde demokrasi, özgürlük, gelişme ve kalkınma olan… Önce Susurluk’ta kamyona çarptı. Sonra Şemdinli’de derinden yüzeye vurdu masal, kötü masal kahramanları çıktı birden. Dehşeti ve zulmü gördük yeniden. Uğurları kurşunladılar, Metin Göktepe’leri işkenceden geçirdiler, çınarları devirip barış güvercinlerini vurdular en işlek meydanlarda. Çoluğu- çocuğu sokaklara salıp kan kokusu yaydılar. Çeteleri baş tacı edip vatan kurtardılar. 21 Mart’ta Newroz alanlarında 1 Nisan’da Kızılay’da, 1 Mayıs’ta emeğin onur şöleninin adresi olan Taksim’de onurlu yurttaşlara karşı, haşin ve sert yüzlerini gösterdiler. Maskeleri düştü. En son Güngören’de, kadın çoluk çocuk demeden yine en işlek meydanlarda bombalar patladı. Kan kokusu ve acı yayıldı. Yaşam hakkı bombalarla Güngören’de tuzla buz oldu. 17 insanımızı kaybettik. Yüreklerimiz acı dolu ve buruk.

Sizlerinde bildiği gibi Yönetim Kurulu üyemiz sevgili Meryem Özsöğüt cezaevinde… MYK üyemiz 8 Ocak 2008 tarihinde evine yapılan baskınla gözaltına alındı. Katıldığı bir basın açıklaması nedeni ile 6 ayı aşkın bir zamandır haksız yere tutukluluğu devam ettirilen Özsöğüt’ün 5. duruşması 5 Eylül 2008 tarihinde görülecektir. Sendikamızın girişimleri ile bu haksız ve hukuk dışı uygulamalar ILO’ya (Uluslar arası Çalışma Örgütü’ne) taşınmış ve ILO tarafından Türkiye’ye bu konuda müdahale etme kararı alınmıştır. Aynı zamanda PSI (Kamu Hizmetleri Enternasyonali) uluslar arası bir imza kampanyası başlatmış ve uluslar arası imza kampanyasına Türkiye de dahil dünyanın her yerinden binlerce duyarlı kişi, akademisyen, milletvekili, kurum ve sendika destek vermiştir. PSI ve ETUC(Avrupa Sendikalar Konfederasyonu) kampanyayı AB’nin bütün organlarına taşıyarak destek toplamaya devam etmektedirler. MYK üyemiz Meryem Özsöğüt’e destek olan bu kadar insanın varlığı bizi oldukça mutlu etmiştir. Buna karşın emek, insan hakları, demokrasi ve özgürlüklerden yana saf tutanlara karşı geçmişte olduğu gibi sistematikleşen bu tarz uygulamaların gelecekte de devam edeceğini biliyoruz. Kişisel hak ve özgürlüklere de büyük bir saldırı anlamına gelen bu uygulama ile muhalefetin ve mücadelenin önemli bir parçası olan sendikamız da cezalandırılmak istenmektedir. Meryem arkadaşımız bu anlamlı günümüzde olması gereken yerde olamadığı için buruğuz. Yıldönümümüzde önceki yıllarda olduğu gibi kokteyl, şölen yapma, eğlenme enerjisini kendimizde bulamadık. Ama bütün bu olup bitenler karşısında mücadele azmimizin arttığını bilmenizi isteriz. Her ne kadar SES’in kuruluşunun 12. yıldönümü ise de biz büyük ve görkemli çıkışımızı 90’lı yılların başında büyük amaçlar üzerine kurgulayarak gerçekleştirdik. O günden bu güne ölümleri acıları ve sürgünleri göğüsledik. Tarif ettiğimiz onurlu yaşamı kurabilmek adına bu kavganın samimi ve gönüllü emekçileri olarak toplumsal muhalefetin sözcüsü olduk. Kamunun vicdanında ve yüreğinde meşrulaştık. İşyerlerinde, alanlarda, yol yürüyüşlerinde sesimizi soluğumuzu ötekileştirilmiş mazlumlara ulaştırdık. SES verdik dilsizlere, türkü olduk, halay olduk meydanlarda, izini sürdük, düşünü kurduk hep birlikte barışın. Haklar yasalardan önce gelir şiarıyla 89-90’larda başlayan kamu emekçileri sendikal haklar ve özgürlük mücadelesinde sağlık ve sosyal hizmet iş kolunda fiilen kurulan 4 sendikanın; Tüm Sağlık Sen, Genel Sağlık İş, Sosyal Hizmet Sen ve Sağlık Sen’in birleşerek daha güçlü sendika özlemiyle buluşturdukları SES’in 12. yıldönümü. Yürütülen fiili meşru mücadele ile il ve ilçelerimizde 92 şube ve temsilcilik açtık. (44 Şube 27 il temsilciliği ve 19 ilçe Temsilciliği) 40 bin SES’i buluşturduk. Peki SES bu kadar mı? Elbette değil. SES bir sokak hareketidir. SES Türkiye emek, demokrasi ve özgürlükler mücadelesi tarihinin devamıdır. SES’in tarihi, sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin çıkarlarını, toplumun hak ve çıkarlarıyla buluşturarak, herkese eşit, finansmanın vergilerden sağlandığı, ulaşılabilir, nitelikli sağlık hizmeti, sosyal hizmet diyerek alanları dolduranların tarihidir. SES, İnsanca yaşanacak özgür ve demokratik bir yaşamın adıdır. Baskıya ve köleliğe karşı özgürlük ve eşitliktir. Savaşa karşı barıştır. Şovenizme karşı halkların kardeşliğidir. Fiili ve meşru bir sevdadır, hukuku aşkından gelir. Dağ yellerinden, kır çiçeklerinden, alın terinden alır sevgisini, Yasak bir dilin kanatlanmış sözcükleridir gökyüzündeKısacası onurlu bir yürüyüşün, inadına direnişin tarifidir SESSES özgür ve onurlu yaşamı cesurca ve cömertçe örmeye devam edecek. Necati’nin, Ayşenur’un, Behçet’in çıkışlarıyla donanık belleğimiz köklü mücadele geleneğinden aldığı mirasla inadına ve rağmen gülümsemeye yine de ve ille de emek, insan hakları, özgürlük demeye devam edecektir.

Karanlığa SES verecek SES’ini çığlığa dönüştürecektir.

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]